fırlama bir çocuk olduğumdan dolayı bir kere 10 metreden beton zemine çakılmış ve az daha beyin üstü gidecekken arkadaşımın babası tutmak isterken ters dönmüş ve o adamın bu hamlesi sayesinde hayatım kurtulmuştu. 7 yaşındaydım. çenem kanamış ve büyük bir yara açılmıştı. fırlamalığın sonu da bu olsa gerek.
Bilyeli arabaya binmek. Çocukluğumun en eğlenceli aktivitesiydi. Bayır aşağı sürerdik. Bu kadar güzel bir şey olamaz derdim. Araba kullanmadan önce kendimi bu konuda çok geliştirmişliğim vardır.
Kozalak ile okul köşelerinde top oynamak , mahalle maçları yapmak , sabahları erkenden kalkıp çizgifilm izlemek , dertsiz tasasız olmak , dev gibi hayaller kurmak , üniye geçince rahatlamak * bla bla bla...
şimdiki 25 kuruş bizim çocukluğumuzda büyük paraydı. gidip onla kalem dondurma alırdık. sakız çekilişinden radyo çıkıyordu. toto denen çikolatadan yumurta alırdık içinden oyuncak parçaları çıkardı. onları birleştirirdik. bi de pepsi neskafeli kola yapıyodu. (bkz: pepsi coffecola)
Tek katli yikik dokuk tuvaleti disarda olan kerpic ev, evde yasayan birbirinden kucuk 3 kardes, yagmurda akan damimiz ve annemin cumartesi gunleri yikayip avluya astigi okul önlügüm.
Kafa rahatlığıdir benim için. Ne iş derti ne yarınım ne olacak kaygısı kimi zamanda yaşlanıyoruz düşüncesi hele ki bi de sevdiklerinin teker teker dünyadan göçüp gitmesi olunca o çocukluğumun anılarını daha çok özlemle hissediyorum içimde.
toplanırdık 5-6 kişi herkesten 10 - 15 kuruş çıkardı. ederdi 80-90 kuruş. bu parayla gider 5 tane 10 kuruşluk sünger cipslerden alırdık. geri kalanıyla 5 kuruşluk cino. savaş abiden bide büyük poşet isterdik. poşeti yırtar koyardık ortaya, içine tüm cipsleri döker cinoları 3 e bölüp koyardık. bi güzel ziyafet. şimdilerde yediğimiz piringılslardan magnumlardan çok çok daha zevkli gelirdi. yine kalbim bi değişik oldu. vay be.