mahallede oynanan saçma sapan bir sigara kağıdı oyunu. o iğrenç sigara kağıtlarını yerden toplardık. şimdi elimi para verseler sürmem. ne mal adam mışım!
ebeveynlerim 12-13 yaşıma kadar üstsüz denize soktu beni. utandım utandım da anlatamadım derdimi. 'bırak kız rahat etsin' dedi babam yanımda denize giren ve içimde kelebeklerin uçmasına neden olan beybi feys (sanki o yaşta başka feys olma şansı varmış gibi)e aldırmadan.
bütün harçlığımızı yatırdığımız kartlardır. tuttuğumuz takımın futbolcu kartlarını saklar onları oyuna sokmaz, sevmediklerimizi inadına kaybetmeye çalıştığımız kartlardır. çok biriktiğinde kesinlikle naylon lastikle masa çekmecesine koyduğumuz kartlardır. en sonunda binbir zahmetle biriktirdiğimiz kartları kapışşşşşşş diye bağırarak fırlatıp attığımız kartlar.
tornet. bilen bilir o zamanların en prestijli oyuncağıydı. mahallede tornet sahibiysen havandan geçilmezdi. "atla yolun sonuna kadar bırakıyım seni güzelim" cümlesi çıkardı hep tornet sahibinin ağzından. ağzını kırdığımın.
ekşi yüz sakızları, ağızda patlayan şekerler, mantar tabancalar, bakkaldaki çekilişler( ne de çok param giderdi o çekilişlere ) arı maya... duygulandım.