sabahları çizgi film izlemek için erkenden kalktığımız da,sanırım star tv'nin reklamlarında ''al eline kuponu ara nalkaponu''reklamını duyup peşisıra gelen at kişnemesini keyifle dinlemek...
bayramda alınan yeni kıyafeti başucuna koyup, heyecandan sabaha kadar uyuyamamak.
ev ev dolaşıp şeker toplamak. hatta şeker yerine para veren evi diğer arkadaşlara göstermek. *
mutfakta ne varsa katıp karıştırarak iksir yapmak.
annenin kozmetik ürünlerine gizlice ulaşıp yüzünü gözünü boyamak.
işe giden babanın arkasından ağlamak, zor anlar yaşatmak.
yatağın altında gizlenmekte olan kurtadamın korkusu.
babaya mikrofonu hoparlöre bağlatıp söylenilen, saatler süren uydurma şarkılar.
action man ile barbieleri ilişkilendirmek.
casper, heidi, power rangers, keloğlan, küçük ev.
mahalle oyunları. diğer çocuklar.
ve niceleri.
kışın,soğmaması için gazete kağıdına sarılı bir tencere pirinç pilavının anneanne veya anne tarafından sobanın arkasına yerleştirilmesini kıvrıldığımız sıcak koltuk köşesinden izlemek...
haftasonları gidilen ev gezmelerinde, evin çocuklarıyla geç saatlere kadar oyun oynamak ve bundan büyük keyif almak, haftasonunu iple çekmek...
ilk bisiklet...
kahraman baba... *
zeynep adlı civcivimi banyoda yıkamaya çalışırken kafa üstü yere düşüşüm ve civcimin ölmesi. üzerine annemden bir ton sopa yemem ardından hayvanlara karşı bir daha sevgi duyamamam.
sözlük çocukluğuma indin kahretsin. bu agresiflik oradan mı geliyor ki?
hiç olmadık bir yerde hiç olmadık bir zamanda insanın aklına düşen ve de kişiyi çok farklı duygularla geçmişe götüren anılardır. çoktan unutuldukları düşünülür çoğu zaman fakat onlar kendilerini unutan zihnin vefasızlığına inat bir anda beliriverirler. yıllar sonra yolda karşılaşınca selam vermediğin bir insanla tuhaf bir nedenle kanayan yaraları kullanarak kan kardeşi olmak gibi. alt sokaktaki gecekondunun kiremitlerine taş atıp can havliyle eve kaçmak ya da apartmanındaki kibirli zengin çocuğun üstünde bildiğin tüm küfürleri test etmek gibi. ya da sınıfında yakalığındaki dantel en güzel olan kız için birbirine yapışık iki kalp çizip birinin içine kendi başharfini diğerine de onunkini yazmak gibi.
- televizyon kanallarının "tv1 ve tv2" den(bakın trt ismi sadece kurumun adı o zaman) ibaret olması
- ilkokulda giydiğimiz efsane siyah önlük
- plastik topla yapılan maçlar(surata denk geldi mi, acayip iz yapardı)
- vhs videolar(herkesin evinde yoktu, olan evlere gıpta ile bakardık)
- commodore 64, amiga 500 veya siyah kutulu ateri oynamak(bu da herkeste yoktu, olanın havasından geçilmezdi)
- siyah ekran üzerine yeşil yazı yazan bilgisayarlar (o zamanın efsane bilgisayarları idi, boyutları çok büyüktü)
- televizyonda gece 12 de istiklal marşının çalması ve "lütfen televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız" yazısının çıkması(size ne belki video da film izlemek istiyorum ben, veya o karıncaları izlemek istiyorum sabaha kadar yani ne karışıyorsun)
- küp kapta satılan sek yoğurdu, şişede satılan sek süt(inanın bugünkü yoğurtlarda ve sütlerde o tat yok)
- bonibon şekeri, dandy sakızları(tadları süperdi)
bazan büyükçe bir taş ev, bazan çok sevecen bir nine, bazan da çok istendiği halde alınmayan bir oyuncak.
bir ses, bir koku bazan, hafızayı tetikler. insan o kadar yılı aşarak o detaya gider.
o detaylar ki, bizi biz yapar.
Hep zinciri atan bir bisikletim vardı.Yokuş aşağı bırakır tekrar o ağırlığı kendim tepeye çıkarıp bir daha bir daha pedal çevirmeden inerdim.Bunu yıllarca hergün bıkmadan usanmadan yapardım.