uzaylılar, evet uzaylılar! hatırlarım işaretler filmini. mel gibson pederliği bırakmış aile babası. uzaylılar bu adamın evini beğeniyor. eh filmde ara sıra kol bacak siluet şeklinde görünüyorlar tabi. sonunda bütün olarak da görülüyorlar o ayrı. ama o siluetler beni uykusuz bıraktı be arkadaş. geceleri penceremde uzaylılar gördüm ya.
büyüdükçe geçtiği sanılan ancak ne kadar bastırılmaya çalışsanızda zaman zaman bilinçaltınızdan çıkıp gelen sizi esir yapan korkulardır.
(bkz: karanlık korkusu)
babaannem ben asansöre yalnız binmeyeyim diye kıllı diye bir adam türetmişti.
bak kıllı gelir ısırır seni asansör köşelerinde sıkıştırır aman aman sonra uğraş dur diye. hayır yani 5 yaşındaki çocuğa asansörde sıkıştırılma hikayesini anlatırsam o çocuk 15 yaşında asansörde tecavüz fobisine sahip olur.
babaanne, rica ediyorum yahu!
o kadar çoklardır ki hayatımızı çocukluğumuzu sarmalamışlardır, bilinçaltımıza işlemişlerdir.
başlarında karanlık vardır içinde ne olduğu asla bilinemeyen karanlık. odamızdaki her alana uygun ayrı bir senaryo yazabiliriz. her figürü korku nesnesine çevirebiliriz. ölüm de vardır özellikle annenin ölmesi.
Sabah ezanı...
Evimiz Camiye çok yakın olmamasına rağmen sürekli sabah ezan sesine uyanırdım ve içimi tarif edilemez bir korku kaplardı.
Sanırım 5-6 yaşıma kadar devam etti bu durum.