18:00 star'da verilen Pokemon.
Şükran Teyze'nin muhallebili kurabiyesi.
Komşunun kör köpeği rex.
Yan binanın/mahallenin çocuklarıyla yapılan kavgalar. (Çamur topundan, tahta sopaya. mınçıka yapmışlığımı bilirim)
Çamurla yapılıp kurusun diye güneşe bırakılan heykel çalışmaları.
Beyblade. (Üüüç ikii biiir haaaazıır, ATEŞ!)
Digimon.
Yu-gi-oh.
Playstation one.
Atari. (Bilimum contra)
Taso.
Gazoz kapaklarının tren yoluna dizilmesi, gelen trenlerle düzleşmelerini izlemek sonra da, alıp saklamak.
Magnum'un bir zenginlik sembolü olması. (Allah'ım bitmeyen dondurma yapmışlar.)
Okulda trencilik oynarken etek kaldırmak.
"Atan alır kampanyası ehuheheuhe"
"Zıbanmak yok lan! Düzgün atın"
"Ya anne valla ayaklarım temiz, yıkamayalım" (8 saat toz toprak içinde koşturulmuş)
Sevdiğin herkesin masada olduğu sana çok büyük gelen sofralar.
"Hadi salıncağa biraz da kardeş binsin"
Okul kantininde satılan çikolatası Titanyum sertliğinde çakma kinder yumurtalar.
Arada sırada mahalleye gelen dönme dolapçı (sanırım buna denk gelen son nesilim.)
Komşu araba yıkarken akan suya çalı çırpıyla baraj kurmak.
"Aaaaannneee mısırcı geldi paraaa. ya anneeee mısırcı gidiyo çabuuk."
ışıklı ayakkabıyı çok merak edip aldıktan iki gün sonra sıkılmak.
Saatlerce oturup karıncaları izlemek, kedileri sevmek, köpeklerle oynamak. (iyice polyanna sedat'a bağladım a.q.)
Ama en güzeli:
Çocukken herkesin sana çok iyi görünmesi çünkü büyüdükçe o çok sevdiğin insanların kötü yüzlerini de görüyorsun ve sanırım çocukluğunun bittiği an da o an oluyor.
diğer insanları kendin gibi temiz sanmak, dünyanın nasıl bir pislik olduğunu bilmemek, öpüşmeyle çocuk doğduğunu sanmak, en gerçek ve temiz aşk olan çocukluk aşkını yaşamak, annelerin ve teyzelerin küfür etmediğini sanmak, ileride mutsuz olacağını bilememek, bisikletten düşmeyle ortaya çıkan diz ve kol yaraları, kalabalıkta her an anneyi kaybetme korkusu, anne seni bırakmasın diye gece elini onun eline sarıp uyumak, baba iş dönüşünde geç kaldığında gidip onun servisini '' acaba öldü mü '' korkusuyla caddede beklemek, birilerinin dizine yatmayı sevmek, sürekli oyun oynayıp kendini kaybetmek, başkaları tarafından önemsenmek için gidip saklanmak.
evde yastıkla oynadığımız tek kale maçlar terlikleri ters çevirip mandalla basket atmalar. evin içini iplerle doldurup oyuncak bebeğinize beşik yapmalar. bunlar ev halleri. dışarıda kumdan pasta gece vakti öcülü cinli oyunlar oynamak. Annenizin 5 dakkada bir sizi çağırmasıdır. yeni kıyafetler giyince kendini prenses prens gibi hissetmektir. şimdiki cipsleri değilde pofuduk mısır cipslerini tükürükle ıslatıp birleştirmekti.
Cino
hügo
power ranger
pokemon
misket
taso
mıli*
gece oynanan saklambaç
sıdıka
bisiklet
eriklere dalmak
kapış yapmak
yağlı ekmek
salçalı ekmek
ateri
adaptör ısındı
top benim lan
oralet
bayram*
bayramlık
başsız gelin
keloğlan
sayışma
meybuz
tombi
futbolcu kartı
goal 3
tsubasa
ninja kaplumbağalar
maske
denver
kızıl baron
ay savaşçısı
yer altı canvarları
su getir
ekmek al
sigara al
ve daha niceleridir.
öğleden sonraları sokağa çıkıp mahalle çocuklarıyla çeşit çeşit oyunlar oynamak. akşam ezanı okununca anne bağırmasıyla eve girmek zorunda olmak. pazar sabahları sırf çizgi film izlemek için gün doğmadan uyanmak ve akşamında, ertesi gün okul olduğu için banyo yapıp erkenden yatmak.
akşam ezanına kadar oynayıp, akşam ezanı başladığında eve terli terli girmek. top mı oynadın diye azar işitmek ve annenin atletini değiştirmesi sonrası da şahane pazar izlemek uyumak.