karşı komşunun minik kızı, annesi bir yere giderken bize bırakılmıştır. dört beş yaşlarındaki bu kız pek bir obur, pek bir iştahlı sevimli bişeydir *..
annem benim çocukluğumdan kalma birkaç oyuncak, birkaç resimli kitap, oyuncak yerine geçebilecek birkaç ıvır zıvırı önüne koymuş, işlerine devam etmek için mutfağa gidecekken kızımıza acıkırsa haber versin diye "bak acıkırsan bana söyle, sen makarna seviyorsun diye makarna yaptım, istediğin zaman yiyelim makarnalarımızı olur mu?" demiş, kızımız da "piki." diyip oyun oynamaya başlamış.
15 dakika kadar sonra mutfak kapısında belirip
-şey, siz biraz önce bir makarnadan bahsetmiştiniz galiba di mi..
- barış,kaç yaşındasın bakiym? ablanda senin kadardı. bak oda büyümüş gitmiş...
+ dört yaşındayım. ablam küçükken ben nerdeydim
- sen o zaman yoktun
+ yoktum da nerdeydim?
- evet. güzel soru...
1.sınıfa giden kardeşe ders çalıştırılmaktadır. ç . c . k kelimesini tamamlayamayan kardeşe şu şekilde anlatılmaya çalışılır.
ben:ablam sen nesin şimdi
kardeş:insan
ben:insan değilde başka bir şey
kardeş:adaaamm
ben:yok ablam adam da değil sen nesin onu söyle
kardeş:zilli
bir arkadaşımın 5 yaşındaki oğluna annesi kızmıştır.biraz suskunluktan sonra tarık isimli velet dayanamaz ve konuşmaya başlar.
tarık: anne,ağacları,denizleri,havayı,suyu,bu koltuğu bilgisayarımızı,seni,beni yaratan allahtır biliyor musun?
anne : evet oğlum,tabii biliyorum.
tarık: e o zaman niye sen yaratmış gibi davranıyorsun??
anne : ....!!?
biz : ahahhahahahha
3.5 yaşındaki cadı kuzen yine beni yakalamıştır ve soru bombardımanına tutmuştur bile:
k: bu neee bilio musun axi ablaa? *
b: evet minnoşum o ben.
k: aaa sen misin o! *
b: yok öyle ben değil bu başka ben.
k: nasıl sen peki?
b: güzelim sen değil ben.
k: ama sen ben diyosunn o yüsden bende sen diyorum.
b: hayır ama. bunun adı ben.
k: hmmm. *
bir süre sonra anlayıp anlamadığını test etmek için onun elindeki beni soruyorum:
b: balişkom bu neydi?
k: kendim.
b: ppuuuhahahahahahahahahhaha ***
4 yaşındaki tatlı yeğencik ilk defa msnde online olur.
ben; nihancım merhaba, nasılsın? gibisinden yazmışımdır.
cevap olarak da, f2 tuşuna basmak suretiyle kaydedilen ses kaydı gelmiştir.
ihtiyar dumur vaziyette ses dosyasını açıp açmamakla tereddüt etmektedir.
nihayet tıklanan ses dosyasında yarı ağlamaklı yarı acınası sesle şunlar sarfedilir:
ihtiyar aaaaabbiiii been okumaa billlmiyoruuummmmm.
tam 4 yaşındaydı.
meğer msnde bütün akrabalar ile f2 tuşuna basıp sesli iletişim kurarak chat yapıyormuş.
3 yaşındaki üst kat komşumuz ufaklık bana ismimle hitap etmektedir.
bir gün üst komşuya gidilir ve muhabbet başlar.
u: dibi topu at.
d: tamam al bakalım. * sen de at hadi.
u: olmaz atmam.
d: hadi atsana oynayalım. bak ağlıcam yoksa. **
u: şhhhhh.. ağlama sakın aşağıda abla var çok kızar sonra.
d: aşağıdaki abla mı?
sürekli ağlaması yüzünden annesi aşağıda abla var * duyarsa kızar diyerek çocuğun ağlamasını susturmaktadır. **
çocuk aşağıdaki ablanın ben olduğumu hala bilmemektedir. *
1. yer: adana'da bir köy
olay 6 yaşındaki hedehödö kuzenle onun annesi arasında geçmekte ve şahsım tarafından tanıklık edilmektedir.
+ anneieiee kumandayı versene
- olmaz programım başlıyo
+ anne vermezsen babama söylerim seni s.ker *
2. kahramanlar hedehödö kuzen ve izafiyetsiz
i: pişt lan burada kırtasiye falan var mı *
k: niye kieiee
i: uç lazım olum uç.. sıfır yedi uç
k: ben bilmem kırtasiyeciye sor...*
yer apartman
başroller: 2 çocuk + portakalda vitaminin babası
apartmanda top oynayıp ses çıkaran çocuklara baba kişisi kızınca çocuklar rahatsız olur ve aralarında konuşurlar. bu sırada baba kişisi dışardan gelmektedir ve bazı sesler duyar, dinlemeye alır, bir yandan yürür :
çocuk: * benim diğer adım şiddet, der. bunu duyan baba kişisi sinirlenir;
baba: benim de diğer adım şimşek, sana bi çakarım dünyayı turlarsın!
çocuk: (sessizlik)
sonuç: çocuk kişisi abandone olmuştur ve kaçmıştır, baba kişisi ilerde eline silah alıp okul da basar bu velet diye söylenerek eve girer.
bir tv programında "ev mi alırsın komşu mu" diye çocuklara soru sorulur, çocukların bir tanesi hariç * hepsi "ev alma komşu al" atasözünü duymuş olsa gerek *komşu derler. ev diyen çocuğa sunucu * döner ve sorar: sen neden ev alırsın, söyle bakiym.
kahramanımızın kıvrak cevabı da şöyledir:evin olmadan komşun nasıl olacak ki...
gece içilir ve eve dönülür saat 11 sularında, evde gene içilecek ve film izlenecektir. 8 yaşında lara ayaktadır ve lafı patlatır :
- ayyaş ayyaş gelmeyin benim evime!
sonra lara gider odasında oyuncak salyangozlarıyla oynamaya devam eder, ancak 5 tane 30 civarı yaşta adam oturur ve düşünür saatlerce biz ayyaşmıyız, kötü mü halimiz vs. diye. içki içilemez daha fazla, film de izlenmez. lara hepimizi göt etmiştir.
hedecan 2,5 yaşında ve fenerbahçelidir, şahsım tarafından beşiktaşlı yapılmıştır. sonrasında, tamamı fenerbahçeli olan ev halkının hedecanla görüşmemi engellemesi sonucu ve kendi uyguladıkları baskılar sonucu hedecan fenerbahçe'ye geri dönmüştür.
hedecan kartal'ın beşiktaş'ın maskotu olduğunu bilmektedir ve kendisine "kartal küçük" diye öğretilmiştir bu baskılar sırasında...
bir belgesel izlerken, görüntüye bir kartal gelir.
* hiiiii, hani kartal küçüktü? büyükmüş işte büyükmüş.
- küçük oğlum o aslında.
* yalan işte yalan büyükmüş işte büyükmüş. kocaman canavar kadar işte!
baba: oglum su amcana kufur et bakayım.
çocuk: senin ağnuğa ğogrum.
baba: afferin oğluma.
amca: ayıp suleyman ayıp.
çocuk: senin ağnuğa ğogrum.
baba: ha ha ha ha...
amca: söyle oğluna küfür etmesin artık necadi. kafam atıyor bak.
baba: tamam. tamam oğlum sus küfür etme artık amcaya.
çocuk: sanane lan! seninde ağnuğa ğogrum.
baba ve amca : !?!?!??!?!
küçük evrenin sonundaki babil baligi*kreşte kendisiyle konuşan dengesiz kişiler yüzünden evde sürekli saçma sapan sorular sorarak dolaşmaktadır.asıl ilginç olan ona o yaşta tanrı kavramını anlatmaya çalışan zihniyettir.sorular:
-allah neye benzer?
-dişimin arasına girebilir mi?..
-allahla hoca arkadaş mıdır? şeklindedir..aile çocuğun bunları nerden öğrendiğini anlayamaz..bir de bunların üstüne çocuk sogulama olayını abartıp "burası aydınlıkevlerse niye elektrikler kesiliyo" ya da "ayrancıya geldik bize neden ayran ikram etmiyolar" gibi saçmasapan soruları da araya karıştırmıştır..anneyle baba çok endişelidir ve hemen psikoloğa gidilir..
annemin anlattığı üzere psikolog ilgimi başka yönlere çekmeyi önermiştir..
anneyle neşe içinde lunaparka gidilir..
mutlu ebeveyn işe yarıyo galiba diye sevinmektedir.tam ahtapotun tepesinde ansızın ilk soru gelir..
-allahın çizmesi varmıdır?
1 sn içinde ikincisi:
varsa kırmızı mıdır?
anne ağlamaya başlar..baba anneyi teselliye çalışmaktadır..çocuksa şaşırmıştır.aklını sorular kurcalamaktadır..birkaç seans sonra konu kapanır..
bu olay yıllar sonra bir ortamda anlatıldığında muhafazakar kesimden "tövbeeee tövbeeee" sesleri yükselmiş,aynı zihniyetin değişmeyen tepkisi gözlenmiştir.
3 yaşındaki yeğen biraz hasta olmuş ve sümükler akıyor hâliyle coşkun ırmaklar gibi. dayı sorumluluğuyla:
- bak elif sakın ola ki sümüklerinin tadına bakayım deme, daha çok hasta olursun tamam mı
+ sümük yenir mi hiç salak (orijinal telaffuz için "s" yerine "ç", "l" yerine de "v" koyun)
annenin arkadaşının büyümüş de küçülmüş veledi:
-ben büyüküm,aplayım
-hadi len oradan daha ellerin bile küçük
-yaa.sana nee!
-büyüğüm deme,sıktırma boğazını
-anneme dicem
-defol be de.anandan mı korkucam.kitlerim dolaba
-...neden?
-işte
4-5 yaşlarındaki sedat, özenle soyulmuş ve yemesi için hazırlanmış portakalın köşesinden dişleri yardımıyla açtığı delikten suyunu içiyor posasını yemiyordur.
annesi: sedaat yavrum niye yemiyosun ama soydum o kadar aaaa..
sedat: anne ben fantasını içiyorum ama. hehehe.*