çk < gabriel abi ferrarimi yener renomu?
gg < renault.
on sn sonra
çk < gabriel abi renomu yener mersedesmi?
gg < offf renault..
heman sonra
çk < gabriel abi renomu yener şahinmi?
gg < manyak cocuk bi sktir git..
çk < yaaa..
gg < renault
bi on dk sonra tam gitti diye sevinirken..
çk < gabriel abi renomu yener besiktasmı
gg < honk!!
gg < çka gel şu salak kardesini al basımdan....
bir adet 4 yaşında yeğen, ancak okuma yazma bilmemektedir. bilgisayarı açık ve boş bulunca oturur.
-hala ben yası yascam.
+hadi yaz.*
gfadghh gşjlktyiıu5 tyhjkh f th
fgja6b 746n lhşsmş5msş
gibi birşeyler yazar.
+halaaaa
-efendim
+bi gel yanlıs yasdım.
-nereyi yanlış yazdın.
+oya deyil yanlıs sildin hala ya
-alla alla olum sen okuma biliyomusun
+hayıy
-ee o zaman nerden biliyosun yanlış sildiğimi
+okuma bilmiyoyum yasma biliyoyum.
-takdir ettim şimdi.
+abim tesekkür almıstı
-ne?
+ne denmes hala. efendim.
-halacım beni yalnız bırak.
+ben saten tek basıma oynuyoyum senle oynamıyoyum ki
-tamam ben seni yalnız bırakıyorum. hey allahım ya..
- oğlum, gel bakayım buraya. anlat bakalım ne öğrendin okulda.
- baba bugün öğretmenimiz dedi ki güneş doğudan doğup, batıdan batarmış.
- evet oğlum.
- o zaman doğu çok önemli dimi baba? dünya hep doğudan aydınlanıyormuş.
- tabiki önemli oğlum. önemli olmaz mı?
- baba peki o zaman neden insanlar doğuda görev yapmaktan korkuyo. üzülüyolar hep doğuya giderken. madem doğu çok önemli neden üst kattaki ahmet amca doğuya atanınca üzüldü. orda görev yapınca aydınlığa katkıda bulunmazlarmı kii...
- şey oğlum, hadi git şimdi. benim uykum geldi. konuşuruz sonra. ( eşşeğinsıpası seni. nerden bulur bu lafları bilmem)
yıllar sonra bir nostalji yapalım denmiş, çocukluk zamanlarında beraber atariciye kaçdığın arkadaşla oturmuşsundur oyunun başına. hani cadillacs and dinosaurs diye eski bir atari oyunu vardır. işte onun oynanma esnası ve bizim ufak kardeşle aramızda geçen tatsız konuşma:
+ abi niye bu oyuna mustafa diyolar?
- bu oyunun en iyi adamının adı mustapha bu olduğundan o karakterin ismiyle anılıyo.
+ ama abi hagar*'da da en iyi adam cody, ona neden hagar diyosunuz?
- (arkadaşa dönüp) okuldan kaçıp atariciye gitmeyi biliyosun ipne, anlat bakalım şimdi çocuğa...
mutfakta ağzımda sigarayla tezgahın ustunu temizlemektyim*. o sırada komşunun 4 -5 yaşlarındaki kıpır kıpır oglu yemek yemektedir*. ben de dersimi alıp dumurlar halinde kaçacağımdan bi haber koyun gibi devam etmekteyim işime.
bir de başka bir komşunun kızı olan sude, bahçeye açılan mutfak kapısının etrafında kendi kendine oyalanmakta, her zamanki hulyalı alemindedir.
sude : s
tolga : t
aritra : a
t - abla bilio musun sigara içmek çok kötüymüş. sigara içenlerin ciğerleri kapkaranlık oluyormuş.
a - yaa öyle mi? kim dedi?
t - örtmen
...
... (tolga tabagını alıp bahçeye dogru adım atar)
a - nereye gidiyorsun?
t - örtmen dedi ki sigara içenlerin yanında durmayın. sizin de cigerleriniz kapakaranlık oluuur.
a - tamam gidiyorum ben şimdi sen otur.
(sude buyuk buyuk ninesinin prenses olusundan kaynaklandıgını düşündügüm o kendi aleminde yaşayan tavırları ve bağlanmış kollarıyla gelir. sakin, aşırı sakin konusur)
s - ne konuşuyordunuz?
t - hiiç konuştuk bitti bile anlatmama gerek yok.. *
s - ne konusuyordunuz? (her defasında aynı ton aynı vurgu en ufak bir farklılık yok)
t - konuştuk bitti!
s - ne konuşuyordunuz?
t - ya gerek yok anlatmama kendi aramızda konuştuk bitti bileeae!! *
s - ne konusuyordunuz?
t - örtmen sigara içmek cigerleri kapkaranlık yapıo dedi onu soyledim.
s - hmmm... .... ... ben hiç sigara içtiğimi hatırlamıyorum.
t - mmm evet ben de hatırlamıyorum.
a - e hadi ben gittim o zaman. *
sevdiğim bi yurt arkadaşımın bir tinerci çocukla diyaloğu:
çocuk: abi bi sigara versene be abi be. hadi be abi!
arkadaşım: al hadi bi tane. (paketten bi tane sigara verir çocuğa)
çocuk: siktr beeaa! monte carlo'ymuş.
-merhaba amca elma var mı?
*yok oğlum burda olmaz elma burada et satılır. manav ileride, bak tee şurada..
-(biraz sonra)amca elma var mı?
*yok dedim yaa evladım..
-amca elma var mı?
*yok evladım yok...
-amca elma var mı?
*yok allahın cezası yok...
-amca elma var mı?
*yok dedim yaa ulan valla kulaklarından civilerim şu duvara seni haa!!!!
-amca çivi var mı?
*şimdi de çivi mi çıktı başımıza...yok ulan çivi de yok...
-hmm o zaman, amca elma var mı? *
4.5 yaşındaki yeğenle uykulu bir haldeyken konuşulur.
+söyle kahvaltıyı hazırlasınlar?
-hazıylıyoolaay
+o zaman söyle daha çabuk hazırlasınlar.
-hazııy ama seni çağıymıyoylay
+o zaman söyle beni çağırsınlar.
-...
+ yankı brada, söyle bakalım bana bildiğin pokemonları. say hadi hepsini.
- o ney yaaa.
+ olm var ya anime.
- anneemaaeee ??!!
+ nası ya, hiç mi izlemedin sen pokemonu ?
- pookeemonuuu ... ggghhhh picokkuuu * hatirladim simdiii, eheheh, yadi yakalamaya gidelim onlardan ...
mahallenin kabadayisi olan 8 yasindaki murat kendinden 1 yas kucuk selimi dover ve hikaye selim'in annesinin camdan murat'a bagirmasiyla baslar:
selim'in annesi: ulan pic, anainz doguruyor doguruyor *sizi sonra sokakda bizim cocuklari dovuyorsunuz.
mahallenin kabadayisi murat: asil sensin pic, benim babam var senin baban nerede?
sa: bak hele buyuklerine cevap da veriyor, seytanmisin lan sen?
mkm: asil senin cocugun selim seytan, gecen gun altina bok yapmisti.
sa pencereyi kapatir ve bir daha yuzunu goren olmaz.
-ardacım bılıyor musun? ayse aynı anda hem senın teyzen , hem de muratın ablası olabılır.o yuzden kavga etmenıze gerek yok
-kavga etmıyoruz kı konusuyoruz.
4 yaşındaki yeğenim emre 20 yaşındaki ablası beril ve ben oturmuş yemek yemekteyiz. emre bir anda oturduğu yerden kalkar ve arası hiç iyi olmayan ablasının yanına gidip kafasını ablasının göğsüne koyar. ben şaşkınlık içinde bu mesut tabloyu izlerken berilde emrenin saçlarını okşamaya başlamıştır. tam o esnada emre kalkar ve ablasına öyle bir tokat giydirir ki benim bile canım acımıştır. akabinde kalkar emreyi ablasından korumak için yanıma alırım ve armızda şu diyalog gelişir:
ben: oğlum niye vurdun lan ablana?
emre: ....
beril: niye vurdun lan söylesene?
emre: ....
ben: oğlum söylesene niye vurdun durup duruken ablana?
emre: (uzun süre düşündükten sonra)hani benim kafam ablamın göğsündeydi yaaa
ben: eee?
emre: içinden bana küfretti duydum ben!
işte o an kuzenimin geleceğin psikopatlarından biri olduğunu anladım.