4 yaşında oğlumla karşılıklı sohbet ettiğimiz an.
-oğlum peki ne olacaksın büyüyünce?
-babacim bunu ben büyük olunca konuşsam, şimdi legolarımla oynamak istiyorum.
yiğit(3,5), gecenin bir yarısı odamın kapısına vurmaya başlar:
y: medeni kanuun, koynunda uyusam nolar kii ?
m:zzzz!...(uyuma numarası)
y: medeni kanuuuun bi aş kapıyı bi aşşş (aç).
m: ne var yiğit ?
y: ne var denmez ki bi öpiyim giderim.
(tabi yarım saat sonra kucakta uyuyakalır.)
Anne işten gelir ve çocuğuna özlemle sarılır.
Anne : Nasıl geçti günün ?
Çocuk : bu gün çok kötü düştüm. bacağıma baksana . ( bacaktaki morarmış yeri gösterir )
Anne : nasıl düştün anneciğim ?
Çocuk : koşuyordum, yerde kaya vardı, vıdı vıdı vıdı ...
Anne : oooo allah korumuş.
Çocuk : ne koruması bacağımı görmüyormusun .
Anne : ??!!..
bizim mahallemizde vardı bitane fırlama. çocuk sarışın çilli bişeydi. hep geçerken dikkatimi çekerdi çocuğun kulak memeleri küçücüktü. sanki kulak memesi yokmuş gibi. birgün yoldan geçerken arkadaşıma dedim bak şu çocuğun kulak memeleri küçücük diye. bu fırlama duydu beni. sonra bir kakara kikiri arkadaşlarıyla toplaştı memeli küçük diye isim taktı bana. o gün bugündür memeli küçük kaldı benim adım. ulan haykırıyorum benle ne alakası var ipnenin kulakları küçücük yok arkadaş.
Aile arabada çok kötü kavga ediyordur.
- yaa susun artık kulağımın zarı patlayacak.
+ ...
- Biliyor musunuz anneannemin zarlarından biri patlamış.
Evet kulak zarlarından birinde sorun vardır anneanne kişisinin, yalnız hani derste gülme krizine girersinde hocadan saklanmaya çalışırken dahada gülersin ya işte o hesap ailenin yanında buna gülmemeye çalışmak dahada fena hale getirdi olayı içim mi şer anlamadım ama hala gülüyorum.
Limonata satarak para kazanmaya çalışan birkaç çocuk ve onların bu başalngıcında heveslerinin kırılmaması için, kibar olmaya çalışan ben.
- abi limonata istermisin?
+ teşekkür ederim susamadım.
- zaten bu su değil, limonata.
+ ??!!..
sahilde güneşlenmeye çalışırken fırlama bir çocuğun gelip soruyu yapıştırmasıyla başladı her şey.
- abi gölgelenmek diye bir şey var mı?
+ gölge de otururken söylenilebilinir ama bilmiyorum kulağa yabancı bir kelime. oladabilir yani olmaz değil.
- güneşlenmek olduğuna göre.
+ haklısın. allah kahretsin haklısın evet.
çocuk şortunu giymek üzereyken;
baba : ters giyiyorsun. içini dışına çevir, öyle giy.
çocuk şorta bir bakar ve giymek için bir ayağını sokar.
baba : ters giyiyorsun dedim.
çocuk : giyip çıkarıcam öyle çevriliyor .
gece saat 1-1:30 sularında anne, hala, kuzen ve indis arabayla denizli sokaklarında gezinmektedir.
kuzen arka koltukta uzanmış uyuklamaktadır.
anne indis'e gökyüzündeki en parlak olan yıldızı işaret eder
+bunun adı ne indis
-çoban yıldızı sanırım
+şu çevresindekiler ne peki
uyuklamakta olan kuzen başını kaldırır
*koyunları, keçileri
1. sınıf kuzenimin sınıfta öğretmenle geçen diyalogu :
öğrt: çocuklar bugünkü dersimizde p harfini öğrenicez. şimdi herkes p harfiyle bir kelime söylesin bakalım
a: pırasa öğretmenim
öğrt: aferim kızım
b: portakal öğretmenim
öğrt: aferim oğlum
c: şişe öğretmenim
öğrt: şişe'nin neresinde p harfi var yavrucuuuğummmm!!!
c: kaPağında öğretmenim
öğrt: otur yavrum..
4 yaşındaki kuzen ada ile diyaloğumuz.cadıı kişisi kocaelide eve çıkacaktır. bunu ada ya şu şekilde yansıtır.
cadıı: adacığım. annem beni evde daha fazla istemiyor.ben arkadaşımla başka bi şehire taşınıyorum bebeğim.
ada:erkek arkadaşınla mı?
cadıı:yok hayatım. kız arkadaşımla.
ada: ama özlerim ben seni. gitme. bizde kal.
cadıı: olmaz hayatım sizde de yer yok ki. nerde yatcam.?
ada: e yatak alırız sanaaa.olmadı benim beşiğimde yatarsıınn.gitme noluur.(ses ağlamaklı)
hem annen sana nasıl kıyaar?sana kızıcığım diyo. bu kötü bişey mi ki,iyi bişey bu.
-abla senin kanında* yemek mi vağ*, bebek mi?
+şeyyyy, yemek tabiki! hem evli bayanların karnında bebek olur.
-neden?
+offf yaa! ne bilim ben? git annene sor!
annesi hamileliği nasıl anlattıysa çocuğa, çocuk her karşısına çıkana soruyordu bu soruyu.
bundan 6-7 sene önce ailece yemek yiyorduk. kardeşim de o zamanlar 3-4 yaşlarındaydı. herhangi bir konu hakkında bana kızan kardeşimle aramızda geçen diyalog:
kardeş: piç!
tearsofcold: ne? ne dedin sen? o dediğinin anlamını biliyor musun sen?
kardeş: (kendinden gayet emin bir şekilde) pirinç ya pirinç. hani pilav yapılıyor ya.
otobüs yolculuğu sırasında bubbagump ile minik kız çocuğu* arasında geçen diyalogdur. çocuğun annesi*de olayın içindedir.
a: ablaya merhaba demek ister misin tatlım?
ç: eaa meraba ablaa.
b: merhaba canıım.
a: ablaya sor bakalım tatlım ismi neymiş.
ç: ablacım senin ismin neey?
b: benim ismim bubbagump canım. peki senin ismin ne?
ç: benim ismim belinay peygamberçiçeği.
b: --iç ses: nası yani-- ismin belinay mı?
ç: ismim belinay peygamber çiçeğii.
b: peygamber çiçeği soy adın mı oluyor?
ç: benim ismim belinay peygamber çiçeği. moy* oluyoy böyle dağlayda oluyoy.
a: ehehe. belinay isminin anlamı peygamber çiçeği ablası, o tam bilemiyor da.
b: hıı öyle mi. ne güzel ismin varmış senin öyle.*
ç: ben senin kızın oliyim mi o zaman?
b: nası yani ya, ne çocuğu?*
ç: ben senin evine gelicem, sen bana mama yapıcan, ben de sana anne diycem. öyle çocuğun olcam yani.
a: belinaycım lütfen bak ablayı rahatsız etmeyelim.*
b: ama senin zaten annen var tatlım, öyle olmaz yani değil mi? hem bak annen üzülür.
ç: o zaman sen babamla evlen, sana öyle anne diyim.
a: belinay böyle şeyler ayıp kızım, söylenmez öyle bak.
b: ehe ehe, çocuk işte annesi.*
ege ve bakıcısı arasında geçen diyalogdur. şöyle ki:
e:teyze ben sünnet olunca nerden çişimi yapacağım?
b:teyzecim sadece küçük bir deri var onu alacaklar. yani çişini aynı yerden yapacaksın.
e: o küçük derinin kime ne zararı var? *
- nabıyonuz lan keraneciler
+ ne diyon abi ya o ne demek
- lan kahveci gibi bi şey
+ bizim ev de var ki kahve getiriyim mi
- tamam hadi sen git eve geri gelme.