Kemal Kılıçdaroğlu'nun boyunun kısa oldugunu vurgulayan akrabamıza olan gıcıklığı nedeni ile, Ben Kemal'i seviyorum diye ortalarda gezen üç yaşındaki kuzenimin, Tayyipçi annesi ile girdiği diyalog:
-Anne beni köfte yemeye götürür müsün?
-Götüremem bebeğim, senin o çok sevdiğin Kemal, restorantın yollarını kapatmış.
-Sende Recep'e söyle açtırsın o zaman.
küçük yeeenim ve ben gün bugün 1 saat önce takside :d
*muşab aaabi..yeyeye gidioz muşab abii ?!?!?!
+bana bilet almaya gidiyoruz ensar
*bileti yapcan muşab aaabi ?!?!?!
+ben ankara'ya gitcem ya ensar o yüzden
*ya muşab aabi ankayada napcan muşab aaabi yaa ?!?!?!
+ben okula gidiyorum ya ensar gitmem lazım o yüzden
*ankaya ujak mı muşıb aabi ?!?!?!
+uzak tabi ensar çok uzak
*ya muşab aabi kim koymuş bu ankayayı ujaka ya kim kim koymuş ?!?!?!
+adjaksljfhalksjdha (!)
kızımın okulu nihayet açıldı. bir haftadır yeni öğetmeni ve sınıf arkadaşları ile tanışma döneminde.
kızım: annecim ben yeni öğretmenimi çok sevdim böyle ona sarılıp sarılıp öpmek istiyorum.
buzz: e sende öp o zaman
kızım: yok olmaz daha o seviyeye gelmedik. (seviyeni yesinler senin...)
ing. öğrtemeni blackmind: ....(bir saat açıklamalar)sınıfta bu yüzden türkçe konuşmuyoruz çünkü hepimiz ingilizce bilen çocuklarız değil mi. neymiş türkçe yok
beyza: türkçe yok ama turkish var.!!!
i.ö.b. :arkadaşlar soru soruyorum bileni öpücem. tamam mı ?
orkun what colour is that?
o: blue. ama bu çok kolaydı teacher zor sor.
i.ö.b.: ok. orkun is that a blue bag?
orkun: no. it is a yellow pencil.
i.ö.b. : aferinn gel öpücem. ( gelir ve dudağımdan öper)
b: oğlum nie dudağımdan öpüyosun?
o: ben 2 tane bildim!!!
b: ceylin dinlemezsen ingilizce öğrenemezsin.
c: senden başka kimse bilmiyo ki ingilizce zaten gerek yok.
b: tuna cow lar bize milk veriyo di mi?
t: evet.
b:peki neresinden?
t: poposundan. *swh~
~
k, cemaat in okullarından birine gitmektedir, b ise bakalım ne öğretiyolar çocuğa, beyin yıkıyolarmı diyerekten sorular sormaktadır.
nerdeyse tüm sorularıma güzelce cevap vermiştir k. ve sıra son soruya gelmiştir.
x: biliyo musun ben bugün horuç * tuttum .
t: tamam bırak şimdi.
x: tamam nasıl bırakıcam.
t: elinde değil mi oruç.
x: yok elimde bak.
t: e sen tutamışsın orucu.
x: ama ben .. ben horuç.. anne yaaaa
-Ahmet:Vayy furkan gelmiş hoşgeldin furkancım.
-Furkan:Hoşbulduk teyze.
-Ahmet:Furkancım erkek teyze olmaz dayı olur tamammı dayıcım.
-Furkan:tamam dayıcım.
-Ahmet:bugün okulda neler öğrendin bakim?
-Furkan:Öğretmenim bana büyüyünce ne olacaksın diye sordu.
-Ahmet:eeee sen ne cevap verdin furkancım.
-Furkan:Kayu olacam dedim.
kendi parmaklarıyla 3 nüfusa göre 4 yaşındaki afacan olan kuzene sıcak bir gülümsemeyle sırıttıktan sonra;
+ne bakıyorsun ya?bak hala bakıyor, baba şuna bir şey desene hala beni izliyor diye yakarmalar.
+ siktir de bakayım amcalara
- ...
+ siktir de amcalara dondurma alıcam, siktir de hadi
- ...
+ bak şu amcaya siktir de mısır alıcam sana siktir de hadi amcalara
- bi siktiy git ya.
ortamdaki herkezi ve beni gülme krizine sokmuş bir diyalogdur. aklınca küçük çocuğa küfür etmeyi öğretecek.
yaş 5
kızımla lokantacılık oynuyoruz. o garson ben de müşteriyim. en son hesabı getirdi ben de para verdim. verirken de üstünü getirin ama dedim.
aldığım cevap;
hayır size üstünü getirmeyeceğim. para getireceğim... (e hem öğretme hem her şeyi çocuktan bekle olmuyor tabi...) :)
kahve içilmiş usulen fal kapatılmıştır. meraklı gözlerle bakan velete* fincan uzatılır. çocuk: hımmm* sana bir tane göc var.* kodinjection: ee bu kadar mı yanı? çocuk: evet bu kadar! kodinjection:ama çok az şey söyledin. çocuk: hımmm sana iki tane göc var!! kodinjection: ??!!
bir butik kafede nostaljik bir resime bakıp dalan küçük bir kızla aramızda geçen diyalog şöyledir ;
-fıstık neden öyle daldın?
+bu resim bana eskileri hatırlattı
-?!!! hımmm evet **
dün beş yaşında olan kuzenimle yaptığım, içeriği aşağı yukarı şu olan konuşmadır;
- abla, gök gürlediğinde yukarda düğün yapıyolar dimiii, umut (komşu çocuk) haayır diyoo
- evet ablacım düğün yapıyorlar yukarda, umut bilmiyor
- aa gerçekten mii?! nasıl oluyor anlatsana, sen herşeyi bilirsin zaten
- sen herşeyi bilirsin?
- tabii, o yüzden en çok seni seviyorum been
- ??
birbiinden tatlı birisi 5 diğeri 9 yaşında olan küçük yeğenlerimle sürekli tuhaf diyaloglara giriyorum da bu sefer ki biraz daha farklı.
olay şöyle gelişir : evde oturmuş iki bebeyi de yanıma almış kendimce onlara bişeyler öğretiyorum.. konumuz da yer çekimiydi.
ben :
--şiiimdii bakın bu kumandayı böyle tutuyorum, ben tutarken hava da kalıyo.. bakın şimdi bıraktım ve yere düştü.. sizce nasıl oldu bu? niye havada duramıyo ben tutmayınca?
9 yaşında ki işin içinde bir iş var, kesin bir sebebi olmalı.. tarzında düşüncelere dalarken, küçük hanım çok kısa bir süre düşündükten sonra anında cevabı verir :
-- off kanatları yok kiii nasıl havada dursun halacım yaaa?!!
- dünyada en çok karınca mı, insan mı var teyzoş?
+ o nasıl bi soru?
- hehehe bilmiyor musun?
+ karınca daha çoktur heralde.
- nerden biliyorsun?
+ bir evde 5 kişi yaşıyor. bir yuvada yüzlerce karınca...
- evet doğru bildin.
+ !!??
bu diyalog ben 6 yaşında kamerayla tanıştığımda yaşanmış. öyleymiş.
e: enough is enough
n: nadya
e: nadiş hanım kaç kilosunuz?
n: 45, kemiklerim kalın
e: atttmayıın en az 70 kilosunuzdur
n: *yalandan gülme çabası*
e: evet.. görüyorsunuz şu kemik kızı. çok iğrenç bi mankene benziyo.
n: ???!!