+ oğlum ders çalışman lazım, hadi kalk çabuk
- hep ben hep ben siz niye çalışmıyorsunuz
+ ben zamanında çok çalıştım oğlum
- hı tabi tabi babaannem senin çok tembel olduğunu hiç ders çalışmadığını söylemişti.
geçen oturmuş güzel bir şekilde cornflakes yerken paşam ile muhabbet ediyoruz.
dayısı olarak biraz bilgilendirme ihtiyacı duydum kendisini çünkü sürekli olarak klimanın önüne yatıp televizyon izliyor. bende o sıra üzerinize afiyet biraz hastayım.
- len bak şu klimanın önüne geçme.
+ --- ses yok film izlemeye devam.
- olum bak ben hasta oldum onun önüne geçince bak şimdi her tarafım ağrıyor.
+ klima çarpmıştır seni.
size fazla enteresan gelmeyebilir ama 2 yaşında bir eleman bana klima çarpmış deyip televizyona dönünce şaşırdım amk. lan sen daha 2 yaşındasın hayattaki tek derdin alınmayan çikolata yüzünden ağlamak. nedir bu 30 yaşına gelmiş amca cevabı.
söz bu entry yazılırken aklıma sürekl ekşi'deki yaran diyaloglar geldi. sakın onun ile karıştırmayın bu yarmaz.
Gerçekten artık sıradanlaşmış ve sığ birer düşünen beyinlere sahip olan ve her şeyi bildiklerini sanmasa da çoğu şeyi çocuklardan fazla bildiklerini sanan yetişkinleri bazen cidden dumur eden diyaloglardır. Size yaşanmış güzel bir örnek sunayım.
Çocuk üç kanatlı bir melek çizer. Ve bunu gören büyük sorar. "Ne çizdin?"
-melek çizdim.
+ama bunun üç kanadı var.
-evet.
+sen hiç üç kanatlı melek gördün mü? Meleklerin iki kanadı olur.
-sen hiç iki kanatlı melek gördün mü?
birlikte mutfak önlükleriyle özenle hazırladığımız keklerin fırına verildikten sonra kabarmadığını düşünürken bunu 5 yaşındaki cadaloz kardeşime sormuştum.
-bence kek kabarmayacak.
+dur bakalım daha tam pişmedi
biraz zaman sonra bende onunla hemfikirken
+kek kabarmadı neden acaba herşeyide koymuştuk.
ben fırın camına odaklanmışken küçük cadaloz
-senin beceriksizliğindendir bence.
4 yaşındaki biricik yeğen ile marketteyiz.
Yine klasik bir kaos.
- teyzecim bana bu şekerlerden alsanaaa.
+ olmaz teyzecim. Onlar sağlığa çok zararlı. Hem dişlerini de çürütür.
- teyzecim nütfen alalım. Söz anneme söylemem. Aramızda kalır.
- hayır dedim tatlım uzatma. Almıyoruz. Ayrıca da nütfen değil, lütfen demeyi denemelisin. "l" ile.
+ l ile nütfen teyzecim. L ile nütfen teyzecim l ile nütfeennn...
- ??????
+abla bu ne ?
-öyle kutu ablacım. ıslak mendildir.
+alsana bana
-onu büyükler alıyor kaan biz alamayız.
+niye o ne ki abla hadi alalım sana verirler sen büyüksün
-olmaz dedim
+ne ki o hem
-küçükler bilmez kaancım
+niye ne ki o
-prezervatif kaan oldu mu öğrendin mi
+haa öyle desene
(annesi) naptın sen?
+abi dedi.
(annesi) sen!
-hayda! abla senin çocuk düz mantık. fondiple diyebilirdim bak, fırt çek derdim allah korusun. verilmiş meyvesuyum varmış.
Sadece evde patates kızartması yiyen ben ve arkadaşımın 4 yaşındaki oğlu:
- XXX teyzee yemeğe gidince patates kızartması yiyelim miii?
-Ya canım ben dışarda Kızartma yemiyorum ki tatlım.
-biz de içerde yeriz o zaman.
Mavi ekran...
- selin abla? Telefonunla oynayabilir miyim?
+ Hayır. Çocuklar telefonla oynamazlar. Gel başka bir oyun oynayalım.
- tamam. Sen git çocuk yap onunla oyna, ben de telefonunla oynayayım.
+ tamam al telefonu.
Çok bilmiş zilli.
Tren ile Ankaradan izmire gidilmektedir. Kardeş çok yaramazdır ve durmadan sağı solu kurcalamaya çalışmaktadır. Birden sorar:
-Abla bu tren neyle çalışıyor.
-Pille çalışıyor.
-E ya pil biterse?
-istasyonda şarja takılıyor pili bitince.
-Peki gidip bakabilir miyiz?
-Hayır olmaz, elektrik çarpılırsın. O yüzden hiç bir yere dokunmadan yerinde oturmak zorundasın.
-Sahi çarpılır mıyım?
-Evet.
Bu salak muhabbet sayesinde rahat bir tren yolculuğu yapılmıştır... Ve evet kardeş hala saftır...