bizim üst sokaktaki parkta bir ot vardı, böyle bohça gibi. yapraklarını açıyorsun, içinden minik bir şey çıkıyordu. artık nasıl bir bilinç altıysa adını 'peynir ekmek' koymuştuk, her gün yiyorduk avuç dolusu. hala mantıklı bir açıklaması yok ne olduğunun. iyi zehirlenmemişiz.