Uçup durarak sinir eden sineği cama bantlayıp biri artı diğeri eksi iki elektrotu bantın kenarlarından sokmak ve elektrik vermek suretiyle sineği yakmak.
çaktırmadan kaleyi küçültmek.
- lann bunlar kaleyi küçültmüş.
+ farkı yiyonuz diye böyle konuşmadığına bi yemin et.
- siktir nah alırsınız olum kolayı.
+ garısınız olum.
- yeniden başlayak. ama anan babanın üzerine yemin et, kaleyi küçültmeyeceğine.
+ yemin lan.
- 6 da devre 12 de biter tamam.
+ başla amınım başla.
uyuz olunan abiye elinde yumurta taşır durumdayken bina kapısını açmamak suretiyle, "açamıyorum" diye ayak yapmak, hem yumurta taşıyıp hem de kapıyı açamayan abinin yurtaları kırmasına sebep olmak, abinin bin türlü azar işitmesine seyirci kalmak.
hakkaten şerefsizlikti. ama sonra intikamını feci şekilde aldı.
iyi niyetli bir insan olduğumu düşünmeme rağmen çocukken çok pis bi şerefsizlik yaptım. hem de sıra arkadaşıma..
hani ilkokulda yapılan sbs'ler vardı. çoktan seçmeli. kitapçıklar önümüze geldi,ilk defa oluyoruz bu sınavdan da bi bktan çaktığımız yok. neyse yapıyoruz soruları öyle gelişigüzel. sıra arkadaşım kopya istedi, ha pardon istemedi lan,bildiğin öküz gibi bakıyor cevap kağıdıma. ehe. neyse ben gizledim cevap kağıdımı buna da dedim ki, "bakma şindi farkedecekler. ben sana söylerim. sen kağıdına bak ." tamam dedi ben buna söylemey başladım cevapları ama tabiki kendi verdiğim cevapları değil. atıyorum işte. o da işaretliyor psikopat gibi dolduruyor yuvarlakların için. mal. neyse birkaç hafta sonra sonuçlar geldi kız benden daha yüksek almasın mı? abboo! ben nirelere gidem?! neyse. o günden sonra dersimi aldım. napıyorum. kopya mopya işine girişmiyorum arkadaş. uslu uslu alıyorum sıfırımı oturuyorum yerime. en temizi, mis.
istediği çizgi film izlettirilmedi diye evin kuşunu tencerenin içine sokmak. akşam yemeğinden olmak, oldurmak.
hamiş: kuşun adı osmandı. ertesi gün balkondan kaçtı. eve başka kuş alınmadı.
her çocuğun mutlak surette yapması farz olan şerefsizliklerdir. ileride anlatacak manyaklıkların olması iyi bi şeydir.
oncasından bi tanesi: kurbağanın üzerine cam kavanoz geçirmek, ertesi gün gelip cam kavanozu açıp boğularak ölmüş, davul gibi şişmiş kurbağayı karnından yarmak suretiyle pek tabii otopsi yapmak. aynı zamanda iyi de bir biyoloji dersidir.
hayvancağızlara zarar vermek olsa gerek. evde kaybolan su kaplumbağasına kızmamım etkisiyle bulduktan sonra tavana fırlatır sonra da ağzına tükenmez kalem sokmaya çalışırdım.
köyde derede bulduğumuz 1-2 cmlik balığa benzeyen cisimcikleri mangalın üzerine atar kızarttığımızı sanırdık.
tam şerefsizlikti. masum değiliz.
bizim karşı apartmanın kapıcısı bizim apartmanın işlerini de görüyordu. işte o kapıcının kızıyla aynı yaştaydık. beraber bebek, seksek falan oynardık. bir gün onların apartmanına gittik. kız evden bebeklerini alacaktı ki oynayalım. daireleri de bodrum katındaydı. kız apartmanın önünden pencereye eğildi. tam annesine seslenecekken kızı arkadan ittim ben mal gibi. kız aşağıya düştü. yükseklik fazlaydı bi de; hem küçüğüz hem hazırlıksız falan, ben olayın şaşkınlığıyla kaçtım ordan. akşam kapıcı çöpleri toplamak için geldiğinde şikayet etmiş annemlere, kızın beline de bir şeyler olmuş, hastaneye götürmüşler. kıza üzüldüğümden değil, bizimkiler kızacak diye korkuyorum. yoksa kızı sevmiyordum zaten. şimdi pişman mıyım? hayır, kız tam şerefsiz çıktı, o günden beri de görüşmüyoruz. ordan taşındık zaten.
-şşşş kız
-ne beeee
-şşş sen varya
-hı ne giriyosun dibime salaahhhğğ +anneeeeee
-babaannee sütlü kahveee
-yaaaaağğğ böğğğğğğ ıngaaaaa ya gitseneeee
-pandiikkkk
-anneeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee
-kaç lan ismail kaç mına koyim.
anneannenin evindeki zamanlı ocağı gecenin bir yarısına ayarlamak, ertesi sabah anneannenin anneme telefonda bizzat "o piçini bir daha bu eve getirme" demesine yol açacak derecede mutfağın simsiyah olması ve anneannenin ölümden dönmesi. şu an kendisi hayatımın insanıdır o ayrı bir mesele.