-annenin büyük uğraş verip büyüttüğü çiçekleri evde yalnız iken top oynayarak kırma
-pet şişeye su doldurup, balkon camından kaldırımdan geçenlere suyu döküp hemen saklanmak.**
arkadaşımın rengarenk parıltılı taşlardan oluşan tokasını kıskanarak o taşları tek tek sökmek ve sonrasında hiçbir şey olmamış gibi davranmak.yıllar sonra itiraf ettim anca.
*Nedensizce komşuların camlarını indiriyordum.
*Arkadaşlarımın benden kazandıkları tosoları çalıyordum.
*Su dolu leğene karıncaları atıyordum,biraz beklettikten sonra yaprağın üstüne sarıp hayata geri döndürmeye falan çalışıyordum.
babanızın annenizi istemeye geldiğinde getirdiği çikolata dolu kristal kaseyi babanızın sizi uyarışlarına aldırış etmeden etrafında dönerek * yere düşürüp parça pinçik etmek akabinde nefesiniz kesilene kadar kaçmak.
ezik çocuğunun kafasını tuvalete sokmak.
ezik çocuğun kafasını çöpe sokmak.
ezik çocuğun donunu kafasına geçirmek.
ezik çocuğun kafasını kol altına alıp başına dairesel hareketlerle vurmak.
hayır bunların hiç biri yapmadım ama çocukken hep merak ederdim yabancılar hep böyle mi yapıyor lan diye.
Bir arkadaşımızı 3 sene boyunca her pazar istisna falan dinlemeden dövmek.Pazartesi günü tekrar buluşup bütün haftayı güle oynaya geçirmek.Sonra birdenbire kestik.O mu büyüdü biz mi akıllandık anlamadım.
alt komşunun balkonunda asılı çamaşırlarının üzerine bir kutu tutkalı boşaltmak.
akşamüstü hesap sormaya gelen komşuya ise elim kaydı, yanlışlıkla oldu diyerekten amatör dansözü oynamak.
7 yaşındayken komşu çocuğunu, cumhurbaşkanı emir vermiş herkes birisiyle sevişecekmiş diye kandırıp taciz etmek.
(bkz: kendimden iğrendim hatırlayınca)
yazlıklarda kapı önüne konan ayakkabıların içine yumurta, soğan, patates vb. uyuz edici malzemeler koymak * ardından evden ayakkabının sahibinin çıkması etrafa küfretmesini izlemek.
-Kitaplığındaki tüm kitapları sırt çantana sığdırıp üst komşunun küçük çocuğuna takıp , onun vücuduna ağır gelip sırt üstü düşmesini zevkle izlemek .
-Yine daha konuşamayan bir çocuğa tokat atıp suratına bakıp o korku dolu ifadesini büyük bir zevkle izlemek.
-Amcanın ayakkabısının içine su doldurmak ( yine olsa bu yaşımda yaparım)
-Evin önündeki bir arabayı arkadaşa "amcamın arabası" demek , arkadaşın inanmaması sonucu " istersen çizebilirsin" demek ve arabayı güzelce arkadaşla beraber çizmek sonrasına 1 hafta sokağa çıkma yasağı almak.
çocukken yapılan piçliklerde denebilir.
-suna basınca noluyo muna basınca noluyo diye yapılan siniri bozucu hareket.
-küçük saf bir kızı gözüne kestirip boncuklu tabancayla orasına burasına sıkmak.
-sırt çantası kendinden büyük zeki ve takdir gören arkadaşının arkasından çantasına bastırıp yere düşürmek.
-nah hareketi diye tabir ettiğimiz baş parmağın işaret parmağı ve orta parmağın arasına girmesiyle oluşan hareketi yapıp havaya kaldırıp bu kimin diye bağırarak en az 10 kişiye hareketi yedirdim diye sevinmek.
not: neden en az 10 kişi? çünkü bu mesajı en az 10 kişiye göndermezseniz hayatınızda çok pis şeyler olur araba çarpar inşaat malzemesi depenize neyim iner...
çocuk masumiyetiyle yapılan şerefsizliklerdir. benimkisi insanlara değil ama zavallı hayvancağıza bi hayli eziyet olmuştu. efenim anlatalım o zaman. küçük kardeşim ve ben evin kmesinde ki horoza kafayı taktık. gece demez sabah demez akşam demez öter de öter bu ibiş. br gün bunu yakaladık, daha önceden hazırladığımız taştan yuvanın içine hapsettik. mevsim yaz, sarısıcak ortalığı yakıp kavuruyor. tam 4 gün boyunca hayvanı orda bıraktık. dördüncü günün sonunda babamın arada bir içmek için eve aldığı biralardan birini aşırdık. doğruca hayvanı hapsettiğimiz yere gittik. evden çaldığımız bir tabağın içine birayı doldurduk ve mapushanenin kaısını açtık. hayvan can havliyle ileri atıldı, tabakta neolduğu umrunda değildi, susuzluktan kavrulmuş bir halde daldı tabağa. bir güzel içti. aradan yarım saat geçti geçmedi bizim horoz ayyaşa bağladı. iki adım gidiyor sonra kanatlarının üzerine yığılıyordu. bir gölgelik yer buldu, gagayı yere yapıştırdı bir uyumaya başladı ki top atsan uyanmaz. çok gülmüştük sarhoş olan tavuğa bakarak... hey gidi günler hey.
çocukken yaptığımız muzurlukları uğur gürsoy un fırat karikatürlerininde buldum. en güzeli ise; ıvır zıvır eşyaları toplayıp, çekmecelere sıkıştırmak. tabi o ıvır zıvır eşyalar; genelde tv, radyo v.s elektronik aletten sağlam olduğu halde, tamir etmeye çalışırken çıkan parçalardır.