olm zillere basıp kaçıyorduk lan biz. o gün bizim bütün apartmanın zillerine basıp kaçmıştım. beni nasıl gördüyse evsahibi görmüş akşam eve gidince temiz dayak yemiştim babamdan.
sokakta apartman merdivenlerine oturmuş beş çocuğun beni dövmesinden sonra, aynı apartman merdiveninde beş çocuğunda üzerine işemek. bir daha dayak yemiştim ama olsun, yine olsa yine yaparım.
-Bayramlarda harçlıklarım ile torpil, kızkaçıran alıp komşuların balkonuna atıp kaçan
-Mahalledeki çocukları birbirine düşürüp kavga çıkartan ve daha sonrasında bir köşeye çekilip uslu çocuk rolü yapan
-Hemen evimizin arkasında ki inşaatı yakan ve daha sonra utanmadan izleyen
-Aşağıda oyun oynayan çocukların üstüne poşete su doldurup aşağı fırlatan
-Milli maçı kazandığımızda bizi arabasıyla gezdirmek için söz verip daha sonrasında sözünden cayan komşunun arabasının arka sağ lastiginin havasını indiren
-Okul müdürünün azarlamasına kızıp beden eğitimi dersinde bahçede ki tüm kutu coca colaları toplayıp tuvalet deliklerinin içine atıp tıkayan
-Son olarak Sınıfdan çıkmadan önce tahtaya sabahçılara ana avrat söven mesajlar yazıp bırakan
Cocukken aslinda cocukluk safligiyla yapilan ufak yaramazliklardir.
Dedem ben kucukken bakkala giderken bana "istedigin bir sey var mi?" Diye sormustu. Ben de cocuk aklimla dolap cikolata istemistim. Aslinda dedemin bakkala gidip gelmesi 5-10 dakika surmesi gerekirken dedem bir bucuk saat sonra donmustu ve yuzunde bana dolap cikolata bulamamanin verdigi huzun vardi. Butun bakkallari dolasmis yetmemis kadikoye gitmis orada da bulamamis. Insanlar da dalga gecmisler dedemle. Simdi dusununce pismanlik var mi icimde ? Hayir yok aksine gecmisten daha cok guluyorum. Olay gerceklestiginde dedem kizar diye gulmeye korkmustum icime attigim kahkahalarimi simdi rahatlikla disa vuruyorum.
ailece sinir olduğumuz bir kiracımız vardı. bir sabah etrafta kimse yokken ben ve birkaç arkadaşım, evin önündeki arabalarının tekerleğini indirmiştik. tabi bu garez değildi daha çocuktuk. sonradan duyduğumuza göre adam az kalsın uçurumdan uçuyormuş.
Sene 1997, bir sonbahar akşam üstü. eylül ya da ekim ayı. ilkokul 4. sınıfa gidiyoruz. Köye yeni taşınmıştık ve iyi kötü bir arkadaş çevresi edinmiştim geçen 1 sene içerisinde. 5-6 arkadaş bizim evin civarındaki tepelerde cirit atıyoruz. Sulama kanalı falan da var köyümüzde, yetişkin bir insanın beline ancak gelebilecek büyüklükte. Kanalın civarlarında dolanırken bir teyze denk geldi. Bahçesinde tek başına uğraşıyordu, bahçedeki kocaman kocaman taşları bir yerden başka yere taşımaya çalışıyordu. yardım edelim dedik. ettik de, Allah var. Neyse efendim, bu teyze mutlu oldu tabii bu yardımsever gençleri görünce. Bize bahçenin diğer ucundaki havuzu ve havuzun yanındaki erik ağacını işâret ederek, oradaki ağaçtan istediğimiz kadar erik yiyebileceğimizi söyledi. Tabii ki bu fırsatı kaçırmak istemedik. Gittik erik ağacına dadandık. Dadandık derken; efendi efendi, ağacı kırmadan dökmeden erik topluyoruz ceplerimize. Sonra bizim o dönem fırlamalıkta nirvana olan arkadaşımız resul az daha ötedeki çilekleri görmüş, hadi çilekten de yiyelim dedi. Kıramadık tabii. Daldık çileklere. Hadi biz yine 3-5 tane aldık kişi başı ama bu resul resmen çöktü çileklerin üstüne kara bulut gibi. Teyze gördü tabii durumu, bizi kovalamaya başladı bu kez. "Sizi annelerinize şikâyet edecem, görürsünüz siz." diye bağırıp çağırdı arkamızdan. Resul evini öğrenmiş teyzenin. Bizim mahallede, bizim eve yakın oturuyormuş. Bize de söyledi, o civarda daha dikkatli dolaşmaya başladık. Bu da böyle bir anımdır.