uzak bir yerden evinize gelen misafirin küçük çocuğunu evi bulamayacağından emin olarak bilmediği hatta senin de bilmediğin yerde bırakıp bir şey olmamış gibi eve dönmek.o gün bugündür ne o çocuk ne ailesi bize gelmezler.
küçükken apartmanda 2. katta oturan ve almanyada yaşadığı için hiç eve uğramayan komşumuzun kapısında arkadaşlarla uçan tekme denemesi yapardık. kapı çamur içinde ve neredeyse kırılcak duruma gelmişti. sonra en alt katta oturan ve yine almanyada olduğundan kış boyu gelmeyen komşumuzun camlarına çamur sıvardık hemde baştan aşağıya ve tüm pencerelerine.
serap diye bir kız vardı ilkokuldayken bizim sınıfta, bir gün yağmur yağmıştı. bizim okulun bahçesinde çamlıkta büyükçe bir su birikintisi oluşmuştu. ben de birkaç arkadaşımı örgütledim, bir şekilde hep birlikte serap'ı oraya götürdük. dört kişi kolları ve bacaklarından tutup o suyun içine attık kızı. üzerindeki önlük sırılsıklam, ağlaya ağlaya evine gitmişti. öyle intikam falan değil, çok geçerli bir nedeni yoktu yani. ertesi gün serap'ın babaannesi şikayete gelmişti okula. çocukluk işte. buradan tekrar özürlerimi iletiyorum kendisine okuma ihtimali yok ama.
hamam böceklerini kanatlarından tutup; anne kişisine ''lütfen izin ver yiyeyim'' diye yalvarmak.
vahşilik ve nezaketin harmanlandığı bünyeme inen terlik darbeleri, böceklerin hayatını kurtarmaya yetmiştir.
bir gün (neden hatırlamıyorum) okula gitmemiştim .ilkokuldayım sanırım.ablamında o zaman kilitlenebilir bi günlüğü vardı.ablam sabah okula gittikten sonra aldım elime defteri saatlerce uğraşıp tel tokayla açtım bir güzel. sonra okudum hepsini.ablamın meğer sevgilisi varmış daha 4. sınıfta falandı oda sanırım.çocuk ablamın defterini almış beni öpersen veririm demiş bizimkide sen neden öpmüyorsun demiş falan hepsi yazıyor günlükte.hızlı çıktı bizim kız diye düşünürken defteri anahtarı olmadan kilitleyemeyeceğimi farkettim.sonra baktım ablamın eve gelmesinede az kalmış tutuştum napsam napsam diye.gidip anneme verdim defteri hepsini anlattım okuttumda bir güzel. sonra dedim anne kapanmıyo ama bu diye.oda annem açtı dersin dedi.tamam dedim rahat bi nefes aldım ablam beni değil annem ablamı öldürcek nasılsa diye düşünerek..sona annemin ablama "kızım biz sana yeteri kadar sevgi veremiyormuyuzda dışarda başkalarında arıyorsun" dediğini hatırlıyorum sadece anlayışlı anne modunda.ablamında agresif çocuk modunda kalkıp gittiğini hatırlıyorum.yıllar geçti hala bilmez defteri benim açtığımı..çocukken hatırlayıp kıs kıs gülerdim yorgan altında.
kardeşimin kumbarasını sürekli açar, belli olmayacak kadar ufak paralar çalar, o paralarla atari salonunda; street fighter, tekken 3, snow bros oynardım. ne günlerdi lan...
kuzenın burnunu klarnetle kırdıkdan sonra itinayla tuvalete sürükleyip aile görmesin diye 1 saat boyunca orda rehin tutmak.
annenin en sevdiği vazoyu kale direği yaparak evde top oynamak.
en yakın arkadaşlarla evin oturma odasını hortumla yıkamak.
kreşte en çok sevilen yeşil saçlı lahana bebeği, tüm ısrarlara rağmen vermeyen çocuğu, kafasına atılan tuğla darbesiyle bayıltmak, ve akabinde alınan tüm gün oturma cezasında daha başka suikast planlarının yapılması.