belki bilirsiniz eski mercedeslerde el freni direksiyonun solunda ve çekmeli mekmeli birşeydi. işte o çekmeli şey 4 yaşında bir çocuk için bulunmaz bir uğraş olabiliyor. tabi o çekmeli şeyi çekmekte... malum el freni inince de araba yokuş aşağı kaymaya başlıyor. neyseki yan taraftan abi kuzen koşarak açık olan camdan elini sokarak direksiyonu sağa kırıyor(ve direksiyon kilitleniyor) ve arabayla beraber 4 yaşındaki çocuk bir ağaca tosluyor ve yara almadan kurtuluyor.
not: o 4 yaşındaki çocuk bendim. o değil de 10 yaşına kadar arkadaşlarıma ''ben araba sürdümki oğlum'' diye anlattım.
köpekleri çok sevmektir. şöyle ki, daha altı yaşında bir velet düşünün ve neredeyse tam ebatlarına ulaşmış bir sivas kangalı hayal edin. sonra da bu veledin, köpeği dedesi sanıp üstüne bindiğini varsayın. çok uzun bir yolculuktu, ay çiçeği tarlasında sona erdi. en azından velet için. tarlanın içinde kaybolup, iki saat boyunca mahsur kalmak da bonus idi.
babamın cebinden para aşırıp içinde bol yemek ve giyecek olan bir çanta hazırlayıp edirne otobüsüne bindim (edirneden amerikaya gitme hayallerim vardı) fakat otobüste polisler tarafından yakalandım.babam sevincinden kızmayı bile unutmuştu.
simitçiye çelme takmıştım, adam sekeledi sekeledi ve düşmedi. işte o an etraftaki herkes filmlerdeki malum sahne gibi bana bakıyordu, simitçi ise tam karşımdaydı, gözümden yaşlar süzüldü ama kendimi bırakmadım, atik davranarak aradan sıyışıverdim ki bu linç girişiminden kurtuldum demekti...(#5056989)