çikolatayı ağzımda eritip biriktirmek suretiyle mahalledeki abilerimizin, ablalarımızın yüzüne tükürürdüm ve benzeri şerefsizlikler yapıp bu yaşıma gelmem gerçek bir başarı öyküsüdür.
öğretmenimizden duyduğum bilgiyi o kadar yanlış anlamıştım ki. bize tükürükte pek çok mikrop olduğunu ama tükürmemiz durumunda o tükürüğe başka mikropların da bulaşarak hava yoluyla fazlasıyla geri döndüğünü anlatmıştı. çocuk aklı bu ya -gerçi öyle sağa sola tükürecek çocuk da değildim- ne zaman tükürsem, nefesimi tutar olay mahalinden kaçardım. *
bir misafirliğe gittiğimizde kardeşim dahil herkes çay içerken ben kola, meyve suyu istiyordum. o zaman ki kafama göre çay içmeyince aralarında en havalı ben oluyordum.*
koyde ordek yavrularını pislendiler diye suya sokup cikardiktan sonra kurusun diye sobanin ekmek kizartilan yerine ataraktan pismelerine sebebiyet vermistim kafami sikiyim.
ben yedi yaşındayken, annemin anneannesi bize gelmişti. ben de anneannenin uyurken nefes almakta zorlandığını fark edip, bir pipet alıp kadının ağzına üflemeye başlamıştım. şaka maka bugünlere yine iyi gelmişim ben ya. yalnız ağzına direkt temastan kaçınmışım demek ki, salak ama steril.
Kuzenim gözlük takardı. Aramızda da bir yaş var. Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz ayrı gitmez o dönemlerde. Benimde gözlerim bozulsun diye televizyonun dibine dibine girerdim. Şimdi ise istemediğim halde gözlük kullanıyorum.
aynayı tavana doğru tutup tavanda yürüdüğüm hissini hissetmek avizelerin üstünden atlayıp masalara çarpa çurpa eğlenmek , kendi kendime yaptığım çocukluk abukluklarımdan biridir.
elektrik prizine parmağım sığmayınca zekamı gösterip çivi sokmuştum. elektriğin çarpmasıyla kendimi prize yetişmek için çıktığım komidinin üstünden düşüp yerde bulmuştum.
yağmurlu havada, kafaya bornoz (hem de bornoz kahverengi-beyaz çizgili) geçirip, kendini batman sanarak sokaklarda gururla yürümek. bakkaldan dönene kadar bornoz suyu iyice çekmişti.
yedi yaşındayken, ebem (annemin anneannesi) bize gelmişti. ben de anneannenin uyurken nefes almakta zorlandığını fark edip, bir pipet alıp kadının ağzına üflemeye başlamıştım. şaka maka bugünlere yine iyi gelmişim ben ya. yalnız ağzına direkt temastan kaçınmışım demek ki, salak ama steril.
3 yaşındayken uyandığımda bir annemi, bir babami sırayla yatağıma çağırttırmak. Anne gelince "ben anne mi dedim? Allah allah baba dedim baba!" diye çıkışıp babanin gellmesini sağlamak, babayada "ben babami dedim? Anne dedim annneeeee!" diye çıkışmak ve ardindan sinir krizine ramak kalmış bir çift ebebeyin elde etmektir.
Odami kirmiziya boyayacağım diye kırmızı ojeyle duvarin kenarindan boyamaya başlamaktır.
Haa en komiğide hala hatirladiğim hamurdan kadin olayi vardir. O da kısaca şöyledir; engelli ve anne babasi hayatta olmayan bir komşu çocuğu vardı, anneme sürekli anne diyordu. Efendim bende dururmuyum oyun hamurundan bir kadın yapip çocuğun suratına yapiştirmiştım. Anne dedirtemeyincede ağızına tıkmıştım çocuğun. Garibim ağizindan çikarip bakip hamura anne diye diye ağlamişti.
(Edit : niye öyle bir şey yaptım ki? Hatırladıkça üzülüyorum.)
7-8 yaşımdayım. Kağıt 500bin liram var. Katladım kibrit kutusuna koydum. Bi gün kutuyu kaybettim. Evdeki herkesi suçladım. Sonra ablam kutuyu bulmuş bana getirdi. Sonra nereye koyduğumu hatırladım. Tuvalete girince kutuyu tuvalet kağıdı rulosu arasına koymuşum. Kağıt bitince ablam yeni ruloyu takarken bulmuş.