takvim yaprağını sigara gibi sarıp içmek. ilerde kanser olursam takvim üreten bu şirketi dava edicem. insan kenara köşeye uyarı yazar. sigara gibi sarılıp içilmesi zararlıdır şeklinde.
dokuz kiremit oynamak, her bulduğun ağaca çıkmak, caddeden geçen arabalara yumurta, incir, kışsa kartopu falan fırlatmak, sonra yakalanıcam korkusuyla ayaklarını popona çarptıra çarptıra koşmak. kapıcıların camını tıklatıp durmak onun bunun ziline basıp kaçmak. en eğlencelisi de 'hamdii çık dışarı hamdii' nidaları arasında hamdi beyin camını taşlamak idi.
dörde bölünmüş portakal dilimlerinden bir dilimini ağıza boksörlerin dişliği gibi yerleştirmek... sonra sadece boxer hariç, tamamen soyunmak. babanın bornozunu giyinmek... sargı bezlerinden boks eldiveni yapmak... ve bunların hepsiyle birlikte küçük kardeşi dövmek...
Baba gecenin bir vaktinde rahatsızlanıp hastaneye kaldırılır.
Gereken yapıldıktan sonra eve yollanılır ve bütün apartman durumdan haberdar olmuş hasta yatağının etrafına toplanmıştır.
Anne ağlıyor, komşular üzülüyordur.
Hemde senden daha çok.
Çünkü sen büyük bir soğukkanlılıkla babanın hasta yatağının yanıbaşında komşu çocuklarıyla taso oynuyorsundur.
Herkes bu denli vurdumduymaz olmanı yadırgayarak evine geri dönüyordur.
Sen ise onların bu denli sinirlenmesine anlam veremeyen küçük bir kız çocuğusundur.
abiye * her türlü gıcıklığı yapıp koşup babanın yanına gitmek ve bacağına yatıp uyuyo takliti yapıp abinin elinden kurtulmak.
abiyle birlikte annenin yeni aldığı elbiseleri kesip hayatletçilik oynamak. *
abiyi anneye ispiklemek.
bu böyle sürer gider efendim. abiye sevgiler saygılar bu arada. *
ortaokulda hocaların not defterlerine koymak için fotoğraflar çekilecekken, hocanın sınıftan çıkmasını fırsat bilerek fotoğrafçı adamı kafalayıp tüm sınıfın teker teker gözlükle fotoğraf çektirmesi. tabi o gözlüklerle verilen spastik pozlar da unutulmazdı.
mahallede başı boş dolaşan bir tavuğu yakalayıp, 5 katlı inşaatın beşinci katına çıkmak.
daha sonra zavallı tavuğu aşağıda sizi izleyen diğer maloz arkadaşların gözleri önünde havaya fırlatarak yer çekimine bırakmak.
beşinci kattan düşerken çılgınlar gibi kanat çırpan tavuğun sağ salim yere inmesi.
bisiklet ile hız rekoru kırmaya çalısırken kafayı gözü patlatmak
bisikletin arka tekerine kola kutusu sıkıştırmak
akşam ebesi
osur taşım osur oyunu *(lütfen bu oyun hafife alınmayınız,oyunun açılımı: iki mermerin arasına tükürülmesi ve taşların birbirine sürtülmesi ile cıkan kokuyu herkese bak taş osurdu diye koklatmak ve koklamak) ne iğrenç bir yaratıkmışız be. *
legoları sobanın üzerine koymak
sonra legolarım eridi diye ağlamak
tebeşir tozu ateş cıkartıyormus söylentisi üzerine deli gibi su+tebeşir tozu karısımı içmek
tuvalette işini gördükten sonra ışığı kapatıp tam çıkarken tuvaletten içeri doğru "öcüüüüüüü gelll laaaan benii yeeee" diye bağırıp oturma odasına kaçmak. (içerde bulunduğu süre içerisinde hep bi öcü tedirginliği vardı demek ki.)
kız arkadaşa gül vermek için odasının camına tırmanırken,aynı zamanda gülü kopardığım asma gül ağacının üstüne 5 metreden sırt üstü düşmek.üstüne kızın babasının sırıtarak beni oradan kurtarması.