Mutfaktan pirinç, mercimek, bulgur artık ne varsa, anneme çaktırmadan kaçırıp oyuncak tabak, çanak, tencerelerde yemek yapıyormuş gibi yapmak.. bir de onları çiğ çiğ yemeğe ve yanımdakilere yedirmeye çalışmam vardı ki, ıyk..
Bisiklet sürmek, saılambaç oynamak, mahalledeki arkadaşlarla bakkal amcadan cips dilenip sonra bizi ailemize şikayet edip bide evdekilerden dayak yememiz o aldığımız zevk-i hiçbir şey ifade edemez onun dışındaysa ilaç arabalarının arkasından koşmamız.
işemediğim zaman kasıla kasıla kalkardım yataktan, yatağımı toplamaz anneme gösterirdim bak anne kupkuru derdim. ama bazen kardeşimle aynı yere yatardık, o sidikli ıslatırdı altını ben uyurken gider değiştirirdi üstünü, benim pijamalar ıslak kalırdı ne günlerdi be.
5lt lik yağ tenekelerine kara lastiklerden kestiğim yuvarlak parçalar ile tekerlik yapardım. sonra saman, ot, buğday falan yükler onu çekerdim. böyle hafif yamaç olan yerlerde onun yıkılmak üzere olmasına rağmen yıkılmadığını görmek çok zevk veriyordu.
sümüklü böceğin üstüne tuz döküp böceğin eriyisini izlemek. hatırlayınca içim ürperiyo. nasıl bi caniymisim ben böyle. hayır bi de nerden öğrendim acaba tuz dökünce eriyeceğini.