bağcılar'da bodrum katındaki evimize sıklıkla ziyarete gelen jitem ve çevik kuvvet koalisyonu herdem titretirdi küçük ve zayıf bedenimi. henüz 12 yaşında olmama rağmen; gözaltına alınmamı anlamlandıramazdım. ne işi vardı bu abilerin benle? belki bugün de anlamlandıramazdım, uğur kaymaz'ı bilmesem.
tutup kulağımdan ekip arabasına bindirdiklerinde, ağlamıştım ilk seferinde. en büyük işkencelerini bu sanıyordum. filistin askısı görmedim ama 12'lik bedenim elektrik gördü, ruhum kanadı...kaba dayak yedim.
+ azat nerde lan?
- bilmiyorum ki abiğ, valla 3 senedir görmedim abimi.
+ orospu çocuklarına bak, bebeleri bile örgütlü, konuşmuyolar. daha dur. ben seni konuştururum.
dünyadan bi'haber olduğumuz için o vakit; keşke bilsem de söylesem dediğimi net hatırlarım. ama sordukları hiçbirşeyi bilmediğim için, yardımcı! olamadım ağbilere.*
tanım: henüz iki basamaklı rakamlara yeni ulaşmışken ömrüm; gördüğüm kabuslar, gündüz vakti gördüğüm ve hala gerçek mi hayal mi emin olamadığım kafası olmayan vücutlar, eller....hepsini bana yadigar bırakan çocukluğumun yürek yaraları; nefrete olan meyilimin sedem-i güzafı.
bu ülkenin mahkeme kayıtları, annesini konuşturmak için sırtına elektrik verilen üç yaşındaki çocuk gibi akla hayale sığmayacak bir cümleyi gördüğünden sıradan sayılabilecek bir olaydır.