çocukken bizim gibi derdimiz tasamız da masumdu. eve birazcık daha geç gidebilmek ki o on dakikalık yalvar yakar alınan izinde oynanan oyun çok daha tatlı olurdu, anneden "yüz bin lira, iki yüz elli bin lira" para koparıp leblebi tozudur, meybuzdur, göz yaşartan ekşi sakızlardandır (adını hatırlayamadım) bir şeyler alabilmek, sabahları çizgi film kuşağını yakalayabilmek, beğendiğin bir oyuncağı aldırabilmek... keşke yine bu masum çocukça sıkıntılarla dolu huzurlu hayatımıza geri dönebilsek.
çocukken "büyüyünce ne olacaksın" klişesine hep "ben büyümek istemiyorum" diye cevap verip ağlarmışım. demek ki temiz çocuk kalbimle içime doğmuş büyüdükçe boka saracağı.