Bayram harçlıkları.
Gerçi ben fazla hasılat yapamazdım, bi çekingenlik vardı eli öper masum bi kedi gibi gözlerine bakardım. Icimden hadi at şu eli cebe, hadi vermelisin deyip büyüklerimin insiyatifine bırakırdım.
Simdikiler öyle mi, cin gibiler verdigin parayı beğenmeyip yüzüne bile carparlar.
Sabah 9 gibi kalkip hugo ve tolga abiyi izlemek. Hafifte serin olurdu hava girerdim battaniyenin altina millet uyayanana kadar izlerdim. Tv de sogukta calismazdi* uzerine bir seyler ortup hohlardim.:)
dertlerim minicikti. ertesi gün hallolabilecek kadar minicikti. babama söylerdim, anneme söylerdim. şıp diye hallolurdu.
şimdi başıma büyük dertler aldım. kime anlatsam ancak "hallolur sen merak etme yav" diye cevap alıyorum.
heralde küçükken çok sevimliydim de ondan mı dertlerim de sevimliydi?
okuldan gelince annenin çayın yanına patates kızartması.. sokaktan gelince eline salçalı ekmek tutuşturması. bayram sabahına yetiştirilen kalp desenli annenin ördüğü kazak.. bakınca hep annemin dahil olduğu mutluluklarım olmuş. canım annem..
bütün mahalle toplanıp su savaşı yapardık. zengin veletler su tabancalarıyla alt tabaka biz pet şişelerle teçhizatı hazırlayıp suları camiden doldurup sokak sokak birbirimizi kovalardık. kar yağdığındaysa işler daha da sertleşir kafa göz yarana, sırılsıklam olana kadar birbirimize kar topu atardık. sonrasında da ertesi gün için anlaşıp evlere dayak yiyip sobanın başında ısınmak için dağılırdık. masumduk işte, mutluyduk.
Eline geçen bozuk parayla heyecanla bakkalın yolunu tutarak;
- eti cin
- meybuz
- cips
alıvermektedir. Hele ki cipsten Ash tasosu çıkarsa dünyalar sizin olur.