emirdağın soğuk kış günlerinde, oturma odasında, sobanın yanında yapılırdı. yan tarafta kanepede sokağın yaşlı teyzesi oturur, size o an için saçma sapan gelen şeylerden bahsederdi.
bunun yanında leğende banyo yaparken fotoğrafını çektirmek diye de bir şey vardır ki çok acı.
ne kadar önüne dalin falan da koysan gizlesen de bi yerden taşar o minik illa görünür.
sobalı evlerin pazar gecesi okula gitmeden önce yaşadığı nostaljik mutluluktur. leğene sığmacak kadar büyüyüp, kömürlü banyo kazanları icat olana kadar.
Çocuğun, kendisini olimpik havuzu sauna moduna almışlar köpük banyosuyla da zenginleştirilip içinde masaja tabi tutuluyormuş gibi hissetmesine yol açan durumdur.
banyoyu yaparken annenin sanki çamur batağından çıkmışsın gibi saçını, başını,heryerini bastıra bastıra sürtmesi ve ılıtmayı unuttuğu kaynar suyu başından aşağı dökmeside bu banyoyu anlamlı kılar.
not:yandım anne diye çığlık attıktan sonra birde soğuk suyu kafandan aşağı döker ve böylece şok etkisi yaratmış olur.
Bilhassa pazar akşamları yapılan ve sonrasında tırnak kesme eylemi gerçekleştirilen ve ne yazık ki o zamanlar şikayet etsek de şimdi özlediğimiz banyodur.
lifle çok can yakan annenizi hatırlatır.
- kapının önüne yıkıyordu annem beni. çırılçıplak hem de. karşı komşunun kızları da bana bakarak lolipop yiyorlardı. sanki maymun oynuyormuş gibi. onlara bakarken annemin aniden sıcak suyu döktüğünü, devamında çığlıklarımı, birkaç saniye sonra da çığlığın arkasına tası kafama yerleştirişini anımsıyorum. vesselam pırıl pırıl oluyorduk.
- çok sıcak anne!
+ sus çocuk bak. o kirler nası çıkacak. ömrümü yedin ömrümü.
özellikle sobanın başında olursun. bir de genelde bu leğenler mavi ya da yeşildir. o eski türk hamamı kokusu vardır huzur verir, temizliktir, ferahlıktır.