bütün deterjanlar birbirine karıştırılıp olmadık bir iksir üretilip onun dünyada en iyi temizleyici madde olduğuna inanmak.(ama işe yarıyordu anneanne)*
-mezarları parmakla göstermenin çok büyük günah olduğu (bu da yetmiyormuş gibi böyle bir densizlik yapınca işaret ettiğin parmağı ısırıp ayağının altına koymak gerektiği)
-yağmur yağarken çubuklardan A yapınca yağmurun dinme ihtimali olduğu (saçma görünse de zaman zaman yağmurun dindiği olurdu)
-köylerde kullanılmayan evlerde doğaüstü varlıkların olduğu ve bütün kuyuların içerisinde çocukları suya çeken yaratıkların olduğu.
-kuş yuvasındaki yumurtayı elleyenin kel kalacağı (saçlarım hafif hafif seyrekleşmeye başlasa da buna inanmak istemiyorum)
-köye gelen bohçacıların ya da hurdacıların potansiyel organ mafyası ya da çocuk hırsızı olması.
ayıların ve aslanların şehir merkezinde, yakınlarda bi yerlerde yaşadığını zannetmek ve her gece "acaba gelir mi ve beni yer mi?" diye düşünmek.
karyolanın altında farklı bir alem olduğuna inanmak...
çalışma masasının altından ve kıyafet dolabının içerisinden uzaya çıkabileceğini sanmak... ve dolaptan her çıkışta dost uzaylılar yerine annenin "buruşturdun yine tüm kıyafetleri..!" feryatlarıyla karşılaşmak.
- bak şimdi seni görünmez yapıcam tamam mı?
+ tamam hadi yap bekliyorum...
- hoppp hokus pokusss
+ ben şimdi görünmez mi oldum.
- mrv nerdesin, seni göremiyorum...
+ hahaha... cidden göremiyor,beni (şen bir şekilde annenin yanına gidilir)
+ anne beni görüyor musun?!
- çekil kızım ayağımın altından.
+ nasıl yanı yaa, anne beni görüyor musun?
- ya havle...
cüneyt arkinin dünyanin en güclü adami olduguna inanmak ve iyi ki türk diye sevinmek.
sürekli onu ramboyla kiyaslamak, anneye babaya sürekli "rambo mu döver kara murat mi?" diye sormak, sonunda o muthis at binisini, ok atisini, yerden on metre ziplayisini ve belki aslan pencelerini hesaba katarak cüneyt arkinin rambonun agzini burnunu cok rahat kiracagi kanaatine varmak, bir turk olarak gurur duymak.
genelde abla ve küçük kardeş arasında geçen bayram harçlığı mevzusu :
küçük kardeş : süleyman amca 10 lira verdi ya nerde hani ? sen bana niye küçük para verdin ?ühüüüüüüü.
abla :bak şimdi ; parayı bozdurmamak için ben sana kendi paralarımdan 5 lira verdim .yani ikimizde de 5 lira var aslında . anladın mı?
küçük kardeş : öhüüüüü,ühüüüüü sen hep böyle yapıyosun ama . büyük paraları alıp bana hep küçükleri veriyosun seni anneme söylücem ühüüü. *
31 çekme eyleminin 31 kez git-gel yapılarak gerçekleştirildiğini sanmak. Daha da kötüsü bunu denemek. 31. git-gelden sonra bir şey olmadığını görünce yaşanılan hayal kırıklığı da işin cabası.
(bkz: bir çocukluk tramvası nedeni olarak 31)
ucan bir adamin gelip mahallenin cocuklarina hediyeler verdigini ve tekrar ucarak gitmesini, (hala bunun gercek olduguna ve gozlerimle gordume inaniyorum yaa)
+yemek ve ekmek bırakınca tabakta şehrin bütün köpeklerinin peşine düşeceğini sanmak,
-doğum yapan kadınların karnının yavaş yavaş şiştiği gibi yavaş yavaş ineceğini sanmak,
+gece ağlayarak uyursan hortlakların seni götüreceğini götüremezse korkutan bayıltacağını sanmak,
-ailenin üvey evledı olduğuna her kardeş kavgasından sonra kesin gözüyle bakmak,
+göbek deliğinin bir tür patlak olduğunu sanıp korkup ağlamaya başlamak,
-düştüğün yeri bir ebeveyn öpünce anında iyileştiğini sanmak, (ne kötüdür buna büyüklerde inanıyordu sanki)
haber bültenlerinde eski görüntüler gösterilirken sağ üst köşede beliren "arşiv" yazısını türkiye'nin bir ili sanıp anne bu arşiv neresi neden orada hep olaylar oluyor diye sormak.