gök gürlediği zaman çocuk aklıyla ve şu tabirle " bulutların üzerinde minareler yuvarlanıyor allah baba çok kızmış " demek. ne alakaysa niye minare yani niye büyük kayalar değil çocukluk işte vay be.
yüksek yüksek tepelere türküsünde geçen "kardeşlerim yollarımı bilse de gelse" sözlerini evlendiğimde çok yüksek yerlere gidicem ve nerde olduğumu anneme babama söylemicekler sanıyodum çok üzülüodum bu şarkıya evlenmicem diyodum ve buna canı gönülden inanıyodum.
kücükken babannem dünyanın en güzel kızının ben oldugumu soylerdi. cevreme bakar buna inanırdım. ne zaman büyüdüm serpildim adriana lima'yı gördüm "ah babanne" dedim. kücükken bayagı inanıyordum halbuki.
*birisiyle öpüştüğünüz zaman hamile kalacağınıza inanmak
*televizyon karsında soyununca televizyondakilerin sizi göreceğine inanmak
*Tanrinin ak sakalli bir dede olduğuna inanmak ve sihirli kuresiyle bizi takip ettiğine inanmak
*Casper gibi görünmez olup tüm kuyumcuları soyup cok zengin olacağına inanmak
*ikiz bebeklerin anne karnında kavga edince birbirlerine yumruk atabileceğine inanmak
*Kurbağayı öpünce prense dönüşeceğine inanmak
*uçan balonu tutunca uçacağına inanmak
*Kasetin içinde insanların şarkı sölediğine inanmak
*Ipana ile dişlerinizi firçaladığınızda kafanızda yıldızları göreceğinize inanmak
*birinin elini tutuğunuz zaman düşüncelerinizin ona geçtiğine inanmak
vs...vs...vs...
benim küçükken dondurma kutusunda yaşayarak istediğim her dondurmayı annemden izin almama gerek kalmadan yiyebileceğimi, hiç de para vermeyeceğimi hayal ederdim. kendimi Algida kutusunun içinde hayal ederdim.