hebebebe diye birşeye inanıyordum ben. abimin kıçından uydurduğu, beni korkutmak için ödümü sidiğime karıştıran birşeydi hebebe benim için. baya bir 8 yaşıma kadar hebebebe diye bir yaratığın varlığına inanmıştım resmen.
sonraları aile meclisi toplanıp hebebebe nin hiç bir zaman gelmeyeceğini, böyle birşeyin olmadığını söylediklerinde entresandır çok üzülmüştüm. hatta bazen iç çekerim hala "keşke hebebebe diye birşey olsaydı" diye...
anneannemin küçücük bir veletken gözümün önünde foşurt diyerekten tavukları kesmesi sonucu bir sürü abidik gubidik soru sormam ve en sonunda anneannemin beni susturmak için:
-konuşma kızım kesilen hayvanın yanında konuşursan ölmez, can çekişir demesi.
benimde buna inanmam.
not:aslında pekte velet sayılmazdım 11 yaşındaydım.
yıldızları sayınca aileden birinin öleceğine inanmak. bi kez denemiştim korka korka sonra yanlış saydım herhalde demişliğim olmuştur. şimdi düşündüğümde güldüğüm olaydır.
çocukken izlediğim filmlerde ya da dizilerde oyuncuların hiç tuvalete gitmediğini farkeder ve onların g..süz olduklarını düşünürdüm. Aslında bunu itiraf olarak mı yazsaydım ne.
Köydeyim 4-5-6'lı yaşlar. O zamanlar doğuda sık sık elektrikler kesilir.Ama ne hikmetse karşı köyün sokak lambaları hep yanardı...Azcık yaramaz oldugumuzdan ninem bak HATTAT geldi aha lambası orda şimdi ordaki yaramazları götürüyor derdi...O evi dört dolaşan bende bir ölüm sessizliği. Üç buçuk atardım lan öyle böyle değil...
Yemekte pilav varsa ve tabakta kaç tane pilav tanesi bıraktıysam ileride o kadar çocuğum olacağını söylemişlerdi 5-6 yaşındayken. Korkudan hepsini yer bitirirdim. Yine o yaşlarda karpuz çekirdeklerini yutardım,ananemde içinde karpuz ağacı çıkıcak derdi. ilkokula başladım ve karpuzun ağaçta yetişmediğini öğrendim. Öğrendiğimde de ister istemez bi hayal kırıklığı oluştu tabi.
öcü. öcü ne lan ? hepimiz 5-6 yaşlarında bu tongaya bastık kabul edelim. salonun kapısını açma öcü çıkar yok iğneli cadı gelir. demedi demeyin büyüklerin* hayal dünyası daha geniş.