Anne karninda nasil olustugumu dusunup, annemin yediklerinin birlesiminden meydana geldigim kanisina varmistim. Ozellikle kurufasulye yemegi tam olarak neremin olusumunda katki sagliyor diye merak eder dururdum. (bkz: anne ben salak miyim)
elektrikli süpürgenin içinde canavar olduğunu düşünmek ve annemiz her çalıştırdığında evden kaçarcasına uzaklaşmak, bu suç işleme durumlarında silah olarak da kullanılabiliyor tabi anneniz tarafından. Yaramazlık yaptığınızda annenizin üzerinize elektrikli süpürgenin sapı ile vuuuuuuuuuvvvv sesleri eşliğinde yürümesi.
kuzenimle el kızartmaca oynarken halamın uydurduğu bir yalan vardı. ellerinize vurmayın, ellerinizden beyin damarları geçiyor. evet abuk subuk inandık ve senelerce oynamadık.
bi keresinde tabağımın tamamını bitirememiştim. ardından ateşlenmiştim. annem ' bak yemedin arkandan ağladı' dedi. ve ben buna fütürsuz inandım. bu büyük tesadüf sayesinde artık tabağıma daha az yemek koyar oldum.
"yerlere tükürme. çünkü o tükürdüklerin geri ağzına geliyor" diye laf ederlerdi küçükken. tabi o zaman buharlaşıcak falan hikayesini bilmiyoruz. ne zaman yere tükürecek olsam, tükürüp hemen kafamı başka tarafa çevirip, hızlı hızlı uzaklaşırdım tekrar ağzıma girmesin diye. tükürüğümden kaçarak geçti yani çocukluğum.
çocukken inandığım abuk subuk bir şey söyleyeceğim ama gülmek, dalga geçmek yok. tamam mı? söz verin. daha öncede bir entryde yazmıştım ama dalga geçmişlerdi. adı üstünde çocuğum oysaki.
küçükken yabancı film izlediğimde dublaj olayından bihaber ben yabancı oyuncuların sadece dudak kıpırdattığına, kamerenın görmediği alanlarda gizlenen türklerinde replikleri söylediğine inanırdım. ama çocuktum işte. şimdi sıkıyorsa inandırsınlar buna beni. yer miyim? yemem. eskidendi o. hey gidi...
+baba
- efendim çüklü.*
+ biz nasıl taşıncaz şimdi.
-oğlum ben şimdi eşyaları toplucam, onları kamyona doldurucam, evi kamyonun üstüne koyucam. kamyonu da sırtıma alıcam gidicez.
+ babaaa sen çok güçlüsün demiii?
- evet çüklüm.
televizyonda haberlerdeki görüntülerde polis kamerası yazardı ya bazen ekranın sağ üst köşesinde, ben o kamerayı bütün olarak düşünürdüm, polis kamerası diye ayrı bir kamera çeşidi var sanardım. can-ı gönülden de inanırdım lan!
işlek bir caddedeki köşede bir karton kutunun içinde yaşayabileceğimi sanmak.
o anki hayalimde resmettiğim yaşam tarzı hala gözümün önünde. çok ciddi düşünmüşüm bunu.
açıklama: "baba" demeye başladğımdan beri film izlerim. izlediğim bazı filmlerde new york'un fakir bölgelerinde bu şekilde yaşamaya çalışan insanlar vardı. niyeyse özenirdim onlara. sonrasında böyle inançlar falan.