elektrikli süpürgenin içinde canavar olduğunu düşünmek ve annemiz her çalıştırdığında evden kaçarcasına uzaklaşmak, bu suç işleme durumlarında silah olarak da kullanılabiliyor tabi anneniz tarafından. Yaramazlık yaptığınızda annenizin üzerinize elektrikli süpürgenin sapı ile vuuuuuuuuuvvvv sesleri eşliğinde yürümesi.
Anne karninda nasil olustugumu dusunup, annemin yediklerinin birlesiminden meydana geldigim kanisina varmistim. Ozellikle kurufasulye yemegi tam olarak neremin olusumunda katki sagliyor diye merak eder dururdum. (bkz: anne ben salak miyim)
tv izlerken onların da beni gördüğüne inanırdım.mesela burnumu televızyon önünde asla karıstırmazdım.televizyon arkasına geçer orda halladerdım.arada gaz yapınca kıpkırmızı olurdum utancımdan..
tabakta kaç tane pirinç tanesi bırakırsan o kadar çocuğun olur derlerdi.hep 1 tane bırakırdım. daha beteri çocuğum engelli olmasın diye kırılmış pirinç tanelerini tabakta bırakmazdım, dakikalarca çatalın ucuyla o taneyi alıp yemek için sinir harbi yaşardım.
arabayla herhangi bir yere gittiğimizde sürücü sinyal verir dönmek için ve ben onu arabanın kendi yaptığını düşünürdüm.
-aaa ne akıllı araba gene bildi gene dönecek babaaaam araba bilmese kesin kaybolacaz akıllı araba güzel araba...
fotokopi makinelerinin, kâğıdın üzerindeki yazıyı değil, direkt kâğıdı kopyaladığını sanmak. bunun yanında, "bu insanlar mal ha, boş kâğıt kopyalasalar, boşu boşuna ağaçlar da kesilmemiş olur" gibi cümleler kurabilmek.
caminin minaresini allah sanıyordum. ciddi ciddi öyle sanıyordum. ta ki bir gün annemin o allah değil demesine kadar. büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım. *