çobanla profesörün 1 oy hakkına sahip olması

entry170 galeri0
    125.
  1. 126.
  2. aysun kayacı isimli şahsın ntv de yayınlanan son programlarında karşı çıktığı hadise. gerekçesi vergi ödemekmiş. herkesin 1 oy hakkı vardır, ancak önemli olan bu oy hakkını satmıyor olması ve bilinçli oy kullanabiliyor olmasıdır. eğer bir torba kömüre veya dini olgular üzerinden yapılan siyasete inanıp oyunu veriyorsa ister çoban olsun ister profesör olsun farketmez. sosyal statü oy verme hakkında etkili olamaz.
    0 ...
  3. 127.
  4. insanlar her alanda eşit değildirler. halkçı ya da sosyalist eğilimli kişiler ezilen ya da henüz elinde kendi maddi ve manevi değerlerini oluşturamamış kişileri, maddi ve manevi anlamda yüksek olan kişilere eşitlemeye çalışırken bazı hatalara düşmektedirler. eşitlik ilkesi demokratik süreçlerde her alana yayılmaya çalışılarak hata yapılmaktadır. bilenle bilmeyenin bir olamayacağı noktalardan birisi yönetimin seçildiği noktadır. burada çoban aşağı görülmemektedir. bu onun iyiliği içindir. burada önemli olan verilen oyun kalitesini arttırmaktadır.
    1 ...
  5. 128.
  6. birisi şayet

    1 ay tek lokma yemeden durabiliyorsa, damla sıvı almadan yaşıyorsa
    kafasına göre uçabiliyor, yağmuru yağdırıp güneşi söndürebiliyorsa
    yanlış olan durum

    ikiside 20 santimetre mesafeden aynı deliğe sıçıyorlar bilindiği kadarıyla.
    0 ...
  7. 129.
  8. çoban lakaplı bir profösörün dersimize girdiğinden yadırgamadığım durum. *
    yamulmuyorsam bu tartışmayı gündeme çıkaran aysun kayacı idi. gayet matıklı açıklamalar yaparak beni dehşetler içinde bırakmıştır. anlatmaya çalıştığı hiç bir şart eşit değilken ülkede demokrasinin tartışılması idi. vergi kaçıranla vergi verenin, elektriği kaçak kullananla, parasını tıkır tıkır ödeyenin aynı şartlar altında eşit görülmesini kınadığını belirtmişti.
    1 ...
  9. 130.
  10. burada dağdaki çoban okumamış insanı, profesör de ilim irfan sahibi kişiyi sembolize eder. bu insanların devlet yönetiminde aynı oy hakkına sahip olması tabiki saçmadır. fakat bu kişilere verilecek oy hakkının hangi kriterlere göre belirleneceği bilinemediğinden ve bilinmesi de mümkün olmadığından herkes eşit oya sahip olur. demokrasilerin en büyük dezavantajı da budur.

    örneğin aynı şey parasal kazanç konusunda da kendini gösterir. çok para kazanan bir adam doğal olarak daha çok risk altındadır. hangi hükümetin onu yöneteceği 5 kuruşu olmayan bir insana göre daha önemlidir. dolayısıyla çulsuz birinin hiç iplemediği o 1 oy zengin için gayet önemlidir. ama gelin görün ki bu işin çıkar yolu yoktur. bu da demokrasinin paradoksu.
    5 ...
  11. 131.
  12. anayasada bütün türkiye vatandaşları kanun önünde eşittir. dolayısıyla gayet normal bir durumdur. çok sevdiğim bir söz var. "hayat bir satranç oyunudur. oyundan sonra şah da piyon da aynı kutuya konuyorsa o halde nedir bu büyüklük sevdası."
    2 ...
  13. 132.
  14. demokrasinin en büyük handikapı olarak görülen ve antik yunandan günümüze tartışılagelen bu sorunun demokratik sistem içerisinde çözümü mümkün değildir. çünkü eşitlik günümüz demokrasisinin vazgeçilmez parçasıdır ve insan hakları bildirgesinin ilk maddesinde bütün insanların eşit haklara sahip olduğu vurgulanmaktadır. yani sizin karşı çıktığınız demokrasinin su sızdıran bütüne zarar vermeden tamiri mümkün ufak bir çatlağı değil evrensel eşitlik paradigmasıdır.

    diğer taraftan demokrasiye yöneltilen bu eleştiri aynı zamanda temelsiz olduğu için de sürekli havada kalmakta, insanların midesini bulandırmaktan, farklı sınıflardaki insanları psikolojik olarak da birbirlerinden uzaklaştırmaktan başka sonuç vermemektedir. temelsiz olmasının sebebi ise eleştirinin yanında bir alternatif çözüm sunmamayışıdır. tezler antitezleriyle çürütülür ama eleştiri sahiplerinden kimse bugune kadar demokrasiye karşılık meşru bir seçenek sunamamıştır. bundan dolayı da ''demokrasi en kötü yönetim biçimidir,diğerlerini saymazsak''. elbette demokrasi içinde önemli sorunlar barındıran bir sistemdir ancak doğrusu fantastik sistemler üretmeye çalışarak değil, yine insanlık onuruna en yakışır yönetim olan demokrasinin içinde çözümü aramaktır.

    tekrar başa dönmek gerekirse diyelim ki bu sorunların hepsinin üstesinden geldik ve yönetimimiz elitist bir sisteme dönüştü. kollevtivist fayda açısından yararlı olabileceği iddia edilse bilse birey merkezli düşndüğümüz zaman bu her bireyin kendinin yönetilmesindeki söz söyleme hakkını gasp etmektedir.demokrasinin eniyi yönetimi sağlayacak sistem olduğunu tartışabiliriz lakin sıfatı ne olursa olsun bir insanın kendi hayatını ilgilendiren bir konuda tamamen pasifize edilmesini kabul edemeyiz.

    netice olarak, bir ülkenin yönetimyle ilgili rasyonel analizi tabii ki bir profosorun bir cobandan daha iyi yapmasını bekleriz. ancak bu sorunun önerilen çözümü bizatihi demokrasiye ve evrensel insan haklarına aykırı olduğu için, işe bunların tasfiyesiyle başlamak zorunda kalırız. dolayısıyla biz yine çözümü demokrasinin içerisinde aramalı , mesela vatandaşlık görevinin ve hakkının sadece ritmik aralıklarla oy vermek olmadığını anlamaya çalışmalıyız. ve o akıllı vatandaşlar baskı grupları oluşturmalı,sivil toplum kuruluşları kurmalı ve iktidarı denetlemeye çalışmalıdırlar.

    aslına bakarsak şimdiye kadar konuştuklarımızın hepsi boş. çünkü türkiyeyi akıllı olsun akılsız olsun hiç bir zaman halk yönetmemiştir. zaten 1946 ya kadar tek parti diktasıyla yönetilen türkiye bu tarihte amerikanın baskısıyla çok partili sisteme geçmek mecburiyetinde kalmıştır. o günden günümüze askeri-sivil bürokratik oligarşinin vesayetinde yönetilen türkiye bu durumun hala devam ettiğini 27 nisanda ve yeni açılan kapatma davasında görmüştür. oynadığımız bu demokrasicilik oyununda bize çizilen çerçevenin dışına çıkmaya çalıştığımız anda ''memleketin asıl sahiplerinden'' tokadı yemekteyiz. bu halde alın oyların hepsi sizin olsun alın ister profösörlere kullandırın ister yardımcı doçentlere.

    son olarak bi soru : ne bilgisi ne kötü niyeti olan nötr bir çobanın mı oyu daha zararlıdır , 2008 de darbeyi öven bir danıştay başsavcısının mı?
    0 ...
  15. 133.
  16. demokarsi denilen şeyi yaratıcıları bile * çeşitli yönden eleştirmişlerdir. kimse kusura bakmasın "eşitlik" adı altında bir profesörle bir çobanı aynı kefeye koyamazsınız. o zaman üniversitelerde çobanlar ders versin... tabiki oy hakkına sahip olacaklar, bu herkesin hakkıdır. bir ülkede eğitimli insan sayısından daha fazla eğitimsiz insan varsa; o ülkede bir şeyler ters gidiyor demektir. iktidarların amacı profesörleri çeşitli yönlerden kısıtlamak değil; eğitimsiz insanları eğitmek olmalı!
    2 ...
  17. 134.
  18. güzel bir durumdur. begenmeyen var ise, sözlükte birinci nesil yazarla, besinci nesil yazarin 1 oy hakkina sahip olmasi da biraz sacmadir * *.

    ayrica dagdaki cobanin halini, sehirdeki profesör ne bilir.
    1 ...
  19. 135.
  20. profesörler devlet yönetimine zaten binbir şekilde müdahil olurlar. birçok profesörün görüş bildirmesi için devletin herhangi bir kurumuna davet edildiğini görmüştürsünüz. profesörlerin seçildiğini-atandığını görmüştürsünüz.
    hiç çoban gördünüzmü atanan, seçilen, görüş bildiren??

    arkadaşım, normal bir insan zekası bunları düşünür sonrada;
    "e oy hakkında eşitsizlik yapsak eşitlik ilkesine aykırı, direkt atatürkün değerleriyle çelişiyor, e öğrenim görmüş insanlar zaten devletin yönetiminde başka şekillerde söz sahibi" diye oturur bi düşünür.

    tabi sonrada atatürkün "köylü milletin efendisidir" lafını hatırlayıp, oturur çenesini kapar. ha tabi bunu yapabilmek için normal bi zeka'ya-hatta en azından bi zeka'ya ihtiyaç vardır o ayrı mesele.
    1 ...
  21. 135.
  22. bu başlık profesörü mü yüceltir, çobanı mı küçültür anlayamadım.

    türkiye'deki profesörler ya dışarıda iş bulamayan yeteneksiz hödüklerden ya da gençliğinde kazandığı asistan maaşı "olsa da olur olmasa da olur" gibisinden zengin züppelerinden meydana gelir. bunun ortası yoktur, ya öyledir ya böyledir (yazarınız fena sabit fikirli ayrıca odun kafalıdır, hemen eksileyiniz).
    çoban dediğin de dağda gezen, taşa toprağa sıçan, kıçını da yıkamayan, üstelik hayvanlarla çiftleşen, yani sizin kafanıza uymayan, hayal dünyanızda yarattığınız çağdaş türkiye resmiyle bağdaşmayan bir ayıoğluayıdır.

    oysa ben derim ki aslolan iştir. işinin hakkını veren, sürüyü kurtlara kaptırmayan çoban, yabancı dil bilmeyen, yazdığı kitabın yarısı çalıntı olan (alemdarloğlu mu? haspinallaah, aklıma o geldi ne uyapayım) yani ilim dünyasında taş üstüne taş koymayan profesörlerden daha makbuldür (yine genelleme yine genelleme, olmuyor olmuyor).

    ayrıca buradan yetkiklilere sesleniyorum, lütfen dünyanın ilk 500 çobanı seçin artık, aralarında mutlaka bir türk olacaktır (burası şaka hemen atlama).

    bir işi bilen yapar, yapamayan yönetir, ikisini de yapamayan öğretir. (profesör bunlardan 3. saydığım gruba girer)

    ayrıca şeker kardeşim memleketi profesör kalkındırmaz, o izler, görür, yazar çizer, uzun vadeli öngörülerde bulunur, insanlık adına çalışır.

    kardeşim bu ülkede profesörün seçtiği adam da çoban seçtiği de 70 milyonluk bir insan kalabalığını yönetmeyecek midir?

    peki bu insanlar çobana mı daha yakındır profesöre mi?

    peki profesöre 2 oy hakkı versek chp akp'den fazla mı oy toplamış olacaktır?

    herkes profesör olsa müreffeh bir ülke mi olacağız yoksa hepten mi batacağız.

    acaba çobandan, profesöre ait oksijeni yaktığı için hesap mı sormak gerekir?

    ulan çoban mı akıllıdır profesör mü?
    1 ...
  23. 136.
  24. aysun kayacı ve pınar kür ün müjde ar ve çiğdem anadla tartışmalarına yol açan konu.
    recep tayip erdoğanın çiftçiye:"ananı da al, git" demesi kadar kınanacak bir durumdur.
    bu ülkede, aynı havayı soluyan zenginin fakir; okumuş, okumamış herkesin hakkı aynıdır. eğitimsiz diye cahil damgasını vurup oylarının değerlendirmesini yapacaklarına, o insanları nasıl bilinçlendirebileceklerini düşünsünler, önce bu soruna bir çözüm bulsunlar.
    0 ...
  25. 137.
  26. çoban veya profösör olunmadığında bizim için önem taşımayacak durum olabilir kanımca, yukarıdaki entry lerde aynı havayı soluduğumuz ama sevmediğimiz ortak şahsiyetler var. Sonuçta çobanlık ve profösörlük bir meslek olarak kabul edilecekse eğer; kişisel anlamda daha belirgin cins insanlarla aynı ortamda olmamız daha vahim bir olaydır. Yararlı olan çoban profösörleri ben seviyorum. Siz ne düşünürsünüz bilmem..
    0 ...
  27. 138.
  28. demokrasi de temel olan her kesimden ve her zümreden insanın ortak bir karar çıkarması olduğu için mantıklı olandır.
    burada birer sembol olarak kullanılan profesor, ülkenin başka başka gerçeklerini görür öte yandan çoban daha farklı şeyleri görür.
    söz gelimi, ekonominin nabzını en iyi esnaf tutar, okuma yazma bilmese de, doğuya giden hizmeti doğulu memur bilir, devletin tarım politikasını entelektüel değil çiftçi bilir.
    öte yandan ideolojik gerçekleri, içsel ve dışsal açılımları bir akademisyen, bir avukat, bir doktor daha iyi değerlendirir.
    bunların hepsinin karmasına demokrasi diyoruz.
    2 ...
  29. 139.
  30. her insanın 1 oy hakkı vardır ve doğal olan bir durumdur. anormal olan ve tartışılması gereken çobanı ve prof.u yaratan ve bu iki insana farklı değeri yükleyen sınıfsal ayrımdır. takdir edersiniz ki şartlar herkesin istediği insan olmasına izin vermiyor ve daha da öncelikli olarak dağdaki çobanın başka bi dünyadan haberdar olmasını engelliyor.
    ilkel toplumların ihtiyaç fazlasını üretmeye başladığı ve sınıfsal farklılıkların oluşmaya başladığı zamanlardan beri eşitlik diye bir şey yoktur ve mevcut kapitalist sistem içinde çobanın da sesini duyurabileceği tek yönetim şekli demokrasidir. bundan rahatsız olan beyincikler de çok kastıysa servetlerini çobanla paylaşıp eşitlesinler birbirlerini, ondan sonra da sandığa birlikte gidip oy versinler gönül rahatlığıyla...
    0 ...
  31. 140.
  32. ülkenin gelişmesi için o kadar çaba göstermiş, sayısız başarılara imza atmış, aydın insan, bilge insan, büyük düşünür aysun kayacının bile isyan ettiği durumdur.
    1 ...
  33. 141.
  34. akp li profesörleri düşününce onların o 1 hakka bile sahip olmaları tehlikeli diye düşündürendir.
    4 ...
  35. 142.
  36. 143.
  37. demokrasi eşit sınıflar arasında olur. burada bahsedilen meslek değil 2 si arasındaki sınıf farkıdır. bu nedenle demokrasinin temel hakkı olan seçme özgürlüğü ancak aynı medeniyet, sınıf bilinci, yaratıcılık, ulusa katkı gibi etkenlerin oluştuğu ortamda gerçekleşebilir. aksi takdirde yapılan seçim zaten demokratik olmaz, kuşlara böceklere de oy hakkı tanısaydın bari derler.
    0 ...
  38. 144.
  39. demokrasi'nin ikisini de aynı kefeye koyma hadisesidir. ilk defa necip fazıl kısakürek tarafından

    '' Bir imam-ı Gazali ile keleş bir çoban arasındaki farkı daima aziz tutan ve tutacak olan ölçümüz, keleş çobanla uyuz keçinin de hakkını kendilerinden daha emniyetle tekeffül edecek nizamın nihaî hak ve adil tecellisi içinde fenaya ermiş ve nefslerini aşmış entellektüeller hâkimiyeti olduğunda asla tereddüt sahibi değildir.
    Bir imam-ı Gazalî ile bir çobanı kemmiyet hesabiyle bir tutan bir rejim, onu ehramlara taş taşımaya mahkûm edici Firavunlar rejimi derecesinde bâtıldır. ''

    diyerek dile getirilmiştir çook önceden.
    1 ...
  40. 145.
  41. demokrasinin yumuşak karnı.

    ama unutulan bir durum vardır. demokrasi halkın bilinçli olduğu varsayımına dayanarak oluşturulan bir rejim. ama halk bilerek cahil bırakı8lırsa ortaya bu durum çıkar.

    çoban diyerek geçtiğimiz insanların da kendilerini yetiştirmeleri gerekmekteyken benim hayatım bu deyip geçmeleri sonucu bu kötü durum ortaya çıkmaktadır.

    demokrasi çobanların bile veterinerlik eğitimi aldığını varsayar!
    2 ...
  42. 146.
  43. 147.
  44. söz konusu profesör haydar baş ise çobana hakarettir.
    1 ...
  45. 148.
  46. zaten demokratik düzlemde bir sorun teşkil etmemesine rağmen bir çobanın koca ülkeyi yıllarca yönettiği, pardon güttüğü düşünülürse belki profesörün aleyhine sonuçlanacak durum.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük