hisarüstü'nün yeni modasıdır. sapır sapır çiğ köfte dükkanları açılmış ya da kebapçılar yüklü miktarlarda çiğ köfte satımına girmişlerdir. öğünlük doyuran dürümün de 3 tl'ye sayılması civardaki öğrenci popülasyonunu da sevindirmiştir.
marula özenle yerleştirilen çiğ kofte limonlanmanın akabinde serpiştirilen birkaç damla nar eksisiyle , bir bebegi kundaklıyormuşcasına özenle lavaşa sarılmalı,ayran eşliğinde tüketilmelidir. izmitte bu akımı baslatan bünye ise her usta kadar meshur sait ustadır.
şanlıurfa'da yedikten sonra izmir gibi bi yerde artık yenilemeyen ve urfa da urfa diye inleten muazzam tat. olabildiğince acı olacak, böyle kulaklardan duman çıkacak. o denli. yanarım bunca yıl "ben eti çiğ yemem" dediğim yıllara yanarım. neler kaybetmişim de haberim yokmuş.
güneydoğu bölgemizdeki çoğu evin tavanını süsleyen eğer gerçek isot biberi kullanılırsa meksika halkına bile zulmedecek kadar acı olabilen, rakı şalgam veya ayranla löpür löpür götürülen dehşet-ül vahşet yiyecek...
ilginçtir ki buğün yumurtalısının yapılışına tanık olmuş ve tadına bakma şerefine ermişimdir.
bunu yapan adamı izlemek de ayrı bir olay... adam ileri geri gidip geliyor hafiften yaylanıyor falan.
gerekli malzemelerin alınışından,hazır hale getirilişine,yapılışına ve sonrada yemesine dek geçen süre zarfında şöyle çayınıda yudumlarken olan biteni analiz ettiğin zaman gerçekten "mantığı olmayan bir yemektir" diyebileceğim tek şey.
lanet gelsin haftada bir yemekten de kendimi alamıyorum.çok yaşa çiğköfte