önce böyle bi adiliği yaptığım için oldukça tiksindim kendimden, sonra yazdıklarını okudukça ondan tiksindim. biraz da kızdım kendime. belki gözlerindeki simsiyah perdeyi kaldırabilmesi için yeteri kadar telkin edememiştim onu. tiksindim çünkü, çirkin olduğunun farkındaydı ve aşk antenlerini hep çirkin erkeklere çevirmişti. çünkü yakışıklı erkekler ona bakmazmış, kafana sıçayım dedim içimden. yer yer benden de bahsetmiş zaten günlükte, daha da bi sinirlendim. neymiş ben onun ulaşılamaz yakışıklı platoniğiymişim. kendisi benim mahremim olduğu için benimle ilgili olan fantezi dolu yazılarından bahsetmeyeceğim.
alt kattaki, tipten yoksun pattes kafalıya yazdıklarını okudukça, on kutu ilaç içip intihar etmeyi bile düşündüm bi an. sonra kendine güvenen ve barışık, güzel kadınların finosu olmayan, çirkin erkekleri iplemeyen ve havasından geçilmeyen çirkin kadını düşündüm, yüzüme bi sırtarma gark oldu, vazgeçtim. buradan tüm çirkin erkeklerle bile platonik yaşayan, yakışıklı erkeklerden ise çekinen çirkin kadınlara lanetlerimi bildiriyor, diğerlerinin önünde ise saygıyla eğiliyorum bir kez daha.
eğer varsa içinizde hala böyle platonik günlükler tutan çirkin kadınlar, rulo yapıp sokun bu çirkin erkeklerin biçimsiz kıçlarına. geçin aynanın karşısına şuh bi göz kırpın kendinize ve aramaya başlayın o, sizin kıymetinizi bilecek akıllığı erkeği.
içimi en burkan ve sinirlerimi zıplatan düne ait yazısını ibret olsun diye sizlerle paylaşıyorum:
bugün apartmanın kapısında karşılaştık. ben çıkıyor, o * giriyordu. gözlerimin onun üstünde olduğunu yakalamıştı. ama istediğim bakışlar bunlar değildi. boka bakar gibi bakıyordu.