hoop bilim insanları, size sesleniyorum. elinizdeki tüm işi, gücü bırakın şu çingene çocuklarını mercek altına alın. insanoğlunun kurtuluşu bu çocuklarda.
bu çocuklar, normal bir insan evladını anında hasta edecek hatta öldürecek ne varsa hem de fazlasıyla maruz kalmalarına rağmen, sanki şerbetliymişçesine hiç bir şeyden etkilenmezler.
yürümeye başladıkları andan itibaren yaz, kış demeden, taş toprak dinlemeden çıplak ayakla dolaşırlar. elalemin çocuğu yere düşmüş bisküviyi eline bile almazken bunlar neredeyse çöplükten bile beslenirler.
bizlere sağlığın olmazsa olmaz kuralı diye öğretilen temizlik ve hijyen bunların yanından bile geçmez.
fakat tüm pisliğe, yalın ayak dolaşmalarına, betonlarda yatmalarına rağmen bu çocuklar aslan gibi de büyür, yaşar giderler.
en ufak bir şeyde hastalanıp, yataklara düşen bizim gibi fanilerin bağışıklık sistemi yanında bu çocuklarınki tam anlamıyla bir mucize.
eğer bu çocukların bağışıklık sisteminin sırrı çözülür ve tüm insanlığa uygulanırsa, ondan sonra bırakın domuz gribini, dinozor gribi gelse kimse tınlamaz.
özellikle ankara konur ve karanfil sokakta mevzilenenlerin bağışıklık sistemleri daha da kuvvetlidir. yaz kış demeden penye blüz ve şortla oturup hasta olmayan tek varlıklardır. başkasının elinden dilenerek aldıkları hamburger, kola ve benzeri gıdaları saymıyorum bile.
evde kalan öğrencinin (bkz: öğrenci evi) bağışıklık sistemi ile benzer özellikler taşır.
elbette çingene çocuklarının bağışıklık sisteminin daha sağlam bir bağışıklık sistemi olduğu su götürmez bir gerçektir bu da tamamen zamanla alakalıdır. zira bir çingene çocuğu doğmadan önce her türlü hastalığa gebe bir ortamda anne karnında gelişir. her türlü hastalığa karşı da savunmasını geliştirir. doğumdan sonra direkt maruz kalacağı dış etkenlere de yıllar boyunca müthiş bir savunma geliştirir.
öğrenci öyle mi? 19 bilemedin 18 yaşında öğrenci evine kapağı atmış. aynı yaştaki çingene genci ile arasındaki fark minimum 18 yıl.
daha ayrıntılı bilgi için; mehmet öz'ün fındık yiyin, badem yiyin, yoga yapın tavsiyelerini anlattığı kitabına bakmanıza gerek yok.
bağışıklık sistemleri o kadar kötüdürki yetersiz ve dengesiz beslenme yüzünden, özellikle çadırlarda yaşayan çingeneler 35 yaşını göremeden ölürler ne yazik ki.
dikkat ettiyseniz saçları beyazlamış 50-60 yaşlarında roman görmek çok zordur. çünkü 5-6 yaşında sigara ve içkiye başlarlar. ama yine de bağışıklık sistemleri güçlüdür.
gerçekten dikkatimi çeken bir meseledir. mesela kışları kat kat giyinmezler, yazları ayaklarına terlik giymeyenlerini görmüşümdür. hatta bir gün caminin tuvaletinde su ısıtıp yıkananlarını bile gördüm. sakınan göze çöp batar deyimini doğrular nitelikte.
Bağışıklık sistemleri müziğe karşı aşırı reaksiyon vermektedir. Eğer bu durumda hareket edip geleneksel oynayışlarını sergilemezler ise müzik titreşimleri kan akışını yavaşlatıp ölümlerine sebep olabilir.