evet bildiğimiz çağrı filmi, the message. filmin başlarında pazar yerinde mi panayırda mı ne, yüksek bir yere çıkıp, halkı karşısına alarak şiir okuyan adam.
çok ilginç bir şiir anlayışı var bence. şiire yeni bir soluk getirdiğine inanıyorum. çoktan getirmiş de biz değerini bilemedik kendisinin belki de. benim merakımı cezbeden konu şu; bu usta şiir anlayışı türkçeye de güzel çevrilmiş, inanılmaz bir üslup. türkçeye çeviren abiler, edebiyat alanında tanınmış simalar olmalı, kesin. hani denilir ya, o dönem arap yarım adasında şiir almış başını gidiyormuş. gerçekten öyle, tüylerim diken diken oldu.
bu yeni bir varoluşçu şiir akımının mistik imgeleri bu dizeler... zor yani, kulak vermek lazım, baktığında adam şiir miir okuduğu yok, sallıyor trişkadan gibi geliyor, gelsin. gelecek zaten. alkışları topluyor ya, ona bak sen. bir yandan da şiirin abc si gibi, ilk örneklerinden sanki..
nasıl bir kafiye, uyak, ulama, yalama yutma anlayışıdır. yani alayım kalemi kağıdı elime, yazayım bu tarz... zor kardeşim zor. misal;
ebu süfyan gelir sözlüğe, yazarı sever kollar,
her gece ayrı bir trol, ispiyonlar ve,
ayar manyağı yapar nick altlarında.
herkes mutlu ayrılır sabah olduğunda,
ebu süfyan bu nihayetinde...
olmuyor yok biz en iyisi orjinaline kulak verelim...
--spoiler--
ekmek ve su verilir şaire,
hakimin evinde,
ama nesir ve şiir her gece öldürülür acımasızca... *
ekmek dedimse,
yeminle söylim size,
kıldan incedir o evde... *
h-açılın yol açın şiir aşıkları,
ebu süfyan geliyouıır.
çok zengindir kendisi,sanatçıyı korur..
ebu süfyan şairi davet etti mi evine,
kucak dolusu sevgi ikram eder..
taze ekmek çeşit çeşit şarap,
o evde bütün düşler şarkılarla başlar
ve ebu süfyan şairi ağırlar... *
--spoiler-- * http://video.google.com/v...%B1&view=3&dur=3#