dün aradı, bankada misyoner pozisyonu boşalmış, ''bu pozisyonda tecrübeli olduğun için seni tavsiye ettim gel'' diye. sabah gittik beraber şubeye, bankadaki bütün çalışanları tanıdığım için oturduk hep beraber makara yapıyoruz başımıza geleceklerden habersiz. benim görüşme bitti, çıktım. öğle yemeğinde buluşmak için birbirimize sarılıp vedalaştık, görüşmeyi ayarladığı için ''takım elbise çok yakışmış'' diyerek çaktırmadan elini kıçıma götürmesine sessiz kalmak zorunda kaldım bu dakikada.
öğlen döndüğümde herkes pis pis sırıtıyor bana, ''lan ne oluyor?'' demeye kalmadan sardılar etrafımı ''oğlum sıçtın, şapa oturdun'' car curt. meğerse bir eleman daha gelmiş görüşmeye benden sonra, elemanın cv'siyle benimkini yan yana koyunca cin ali okulda serisinin ilk baskısıyla tolstoy'un bir romanı gibi oluyor. referanslar referanslarla, iş tecrübeleri sertifikalarla yiyişiyor herifin cv'sinde. ne yapalım ne edelim diye düşünürken cv'de ufak çaplı değişiklikler yapmaya karar verdik, bunlardan en güvendiğimiz değişiklikler mezuniyet durumunu 'ilkokul 4 terk' cinsiyetide 'kız' yapmak oldu. bu arada diğer banka çalışanlarıyla birlikte masa etrafında dönen geyiğin haddi hesabı yok tabiki. oh tamam yırttık derken kafamızı çevirdiğimizde şok edici manzara bizleri bekliyordu, herif japon gözlerini dikmiş bizi izliyor...
+arkadaşlar cv'mi alabilir miyim?
-....
derin sessizlikten sonra herkes çil yavrusu gibi kaçıştı, iş umudumuz başka yarınlara kaldı.
bir daha gelmem oğlum cenabet şubene, haberin ola.
ulan oysa, daha cuma günü birlikte entry girmiştik.
...
saat sekizde gelecekti
bana bir kaç karma borç verecekti
...
bir keresinde, hiç unutmam
üç-beş zibidi eksiye dadandı;
cagdas, klavyeyi kaptığı gibi
herifleri hastaneye kadar kovaladı!
...
ulan cagdas, ne hayallerimiz vardı oysa.
ne acayip entryler yazacaktık.
totoyu bulunca sözlük açacak
adını dostlar sözlük koyacaktık.
eğer amerikalı olsaydım, cagdas icin "haydi elele tutuşalım ve onu düşünelim" derdim veya o da (bkz: sol frame gibisin sıçırtmak istiyorum) verirdi, "haydi hep beraber onun için bu bakınızı verelim" derdim. ama amerikalı değilim dostum. sen de çok iyi biliyorsun bunu. amerikalı değilim.
neyse, silikle silinmez, sözlük devam ediyor. seni çok özleyeceğiz haceliz. hehe, biz cagdas'la msn'den konuşuyoruz. aha titreşim yolladı. bundan sonra, yazmak istediği entryleri benim nikimden bulabilirsiniz. fake'di ya. o bakımdan. "eğer tespit yapmaksa fakelik, ayar vermekse fake'lik, yazın cagdas fake'liğe devam ediyor diye."
yanlış yapmış eski yazar. olayını tam bilmiyorum ama bir şeylere sinirlenip gitmiş demekki, yoğsa buraları bırakacak bi insana benzemiyordu, sevenlerini üzdü. haceliz yazarlığı bırakıp sadece okuma olayına girdiysen çay içmeye bekliyorum.
buradayken kendisine söyleyemediklerimi, arkasından gözyaşları içinde dile getireceğim adam:
abi allah'ını seviyorsan kim nick olarak kendi ismini seçer, çok saçma..
'ayıp etmiş' ağır bir itham ama en azından kötü yapmış yazardır nezdimde.. okuduklarımızdan biri daha eksildi.. drnirvana'yı falan okuyacağız artık, dönecek diyorlar..
sağol abi..
bazen bir kuş gelir sıçar kafanıza. bu bir şans göstergesi, kesin bana çıkıcak deyip milli piyango bileti alırsınız. sonra babayı alırsınız tabi. ve anlarsınızki sizinki sadece umut arayışında bir bahaneden ibaret.
bazen yerde para bulursunuz. mesela 50 ytl. bulduğunuz zaman sevinirsiniz. ama düşünmesziniz ki siz sevinirken aynı anda üzülen bir insan var. belkide düşürdüğü paraya sizden 50 kat ihtiyacı olan bir insan. ama siz nasıl olsa haydan geldi deyip huya harcar, mına koyarsınız paranın.
bazen anlamsızca bir internet sitesine kaydolur, saçma sapan yazılar yazıp kendinizce eğlenirsiniz. sonra hiç hesapta olmamasına rağmen iyi arkadaşlıklar edinirsiniz. bu adamlardan bazılarıyla alakasız ortamlarda bulunur, yer içer eğlenirsiniz. kırk yıllık dost gibi inceden küfürleşir, sonra siktir olup gidersiniz sonra görüşmek dilekleriyle birlikte. görüşürsünüzde. bilirsiniz ki sözlük gelip geçicidir ama baki kalacak arkadaşlıklar edinmişsinizdir.
hayat gariptir. cidden garip. hiç rakı sürmediğiniz ağzınıza bazen üç dubleyi birden sürer, sonra damı dötü dağıtıp böle yazılar yazarsınız.
fasıl - türk rakısı... her kadehte aynı tat aynı muhabbet
olum rakı çok pis çarpıyo beni..uyumayın hüleynnnnnn..
dur bak yine kendimden bahsederek başlayım muhabbete. bir vakit "sözlük eğlence mekanıdır, gülmek, güldürmektir tek amacım, birkaç muhabbet ehli edinirsek o da ekstrası olur, derken, asıl kazancın onlar olduğunu öğrendim" tadında kelam etmiştik. bikaç mahalle karısı meşrepli dedikodu bülbülü "kimleri tanıyosun, herkesi tanıyosun, kimlerle buluştun" tadında haddini aşarak üslubunun şaftını kaydırmıştı, lan bırak yazalım, siktir olup gidelim, neyi kovalıyosun? neyse, önemli değil, geleceğim nokta şu; işte o birkaç muhabbet ehli adamdan biri de bu herif, cagdas.
cagdas ya da çağdaş, bir akşam commodore64 gibi, sensible soccer gibi, 80lerin sonu 90ların başı döneminin futbolcu ve maçları gibi hayatımın en keyifli muhabbetlerinden birini yaptığım bir adam oldu, ki o akşam gerçekten özeldir benim için.
ve rakı masasına sakladığımız muhabbetlerimiz var henüz, doğru zamana ve hatta bence gerçek zamana geri sayım var birader. bunları cagdas'a bizzat söyleyebilirdim ama buraya yazmam gerekti, önemsediğim bir adam çünkü. sözlüğe atılmış bir çentiktir, lakin en büyük sığırlığı entrylerini silerek yapmıştır kanaatimce. sözlüğün sonraki nesilleri hasbelkader cagdas başlığına uğrarlarsa, kimmiş lan bu diyecekler. dürzü.
dediğimi deme, kıllı çükümü yeme, eğer seni s.kersem, nohut gibi terledin.
türk dil kurumu büyük sözlüğe göre iki anlamı olan kelime.
1. Aynı çağda yaşayan, çağcıl, asri, muasır.
şimdi birinci anlama göre yaşadığımız zaman dilimindeki bütün insan toplulukları çağdaş. kriter falan yok.
2. Bulunulan çağın anlayışına, şartlarına uygun olan, çağcıl, uygarca, modern, asri:
dananın kuyruğu dahil bütün organlarının koptuğu anlamı bu. türkiye anlaşıldığı üzere çağdaş olmak kemalist düşünce sistemine bütün varlığı ile iman etmek. oysa gerçeği konuşmak gerekirse, kemalizm ve veya atatürkçülük belki 1930 lar dünyasında modernleşme hareketi olarak değerlendirilebilinse bile bu günün dünyasında demodeliği ve geriliği temsil etmekte.
unutmadan sevan nişanyan, nişanyan sözlükte çağdaş kelimesinin ilk kullanıldığı kaynağın 1935 osmanlı türkçe cep sözlük olduğunu söylüyor. [çemkirecek arkadaşlar çağ demedim çağdaş dedim öperim. ]
müslüman olmayan, namaz kılanları, türban takanları hakir gören, kendinin elit olduğunu hissettiren okullarda yetişmiş kendi gibileri toplumun üst tabakası gören ve aşağı gördüğü müslümanların gerici olduğu iddiasıyla haklarını gaspetme, darbe yapma hakkı olduğuna inanan insanlar topluluğu...
mesela ruhat mengi'yi izleyin. toplum dehşet içinde, toplum korkuyor, toplum kuşanmış hissediyor gericiler şöyle böyle diye atıp tutarken kullandığı toplum sadece kendi gibileri işaret eder. alt tabaka gördükleri dindar insanların eleştirilerini böyle insanlar bize lazım değil zaten diyerek okumayıp hakaret ederek, bunlar bizi izlemesin diyebilmektedir. düşünün bu basın yayın organı...
türk milletinin beynine şeriat kelimesi nasıl negatif bir kelimeymiş gibi kodlanmışsa bu çağdaş kelimesi de sanki pozitifmiş gibi kodlanmıştır.
etrafımda konuşanlara bakıyorum, kim çağdaşlık peşindeyse kesin bir bozukluk, yamukluk var.
kullanım alanı ve gerçek anlamı olarak çağdaş demek, gerideki çağlarda kalanları unutup bu çağa göre yaşamak demek. bunun içinde peygamberin sünnetleri de var, aklına ne gelirse o da var. yalnız bir şey yok. sidikli papazların ticari kaygıyla yarattıkları christmas silinmemiş nedense. o hala çağdaş.
bıraksanıza şu işleri.
islamdan uzak demek çağdaş. birbirimizi kandırmayalım.
not: ha bu arada, hayatımın bir bölümünde izmir'de 3 sene kadar yaşamak durumunda kaldım. oradan tanıdığım hala telefonu olan 3 arkadaşım var. ikisinin adı çağdaş. hayatımda bunların dışında da çağdaş diye biriyle tanışmadım. şans işte...
"din ve ahlak düşmanlığı". kendi materyalist ahlaki anlayışını zorla dikte ettirmeyi amaçlar. önceki ahlak anlayışı da "bazılarına göre" kendini zorla dikte ettirdiğinden aralarında zıt kutuplar olması dışında uygulamada fark yoktur. şimdiki çağımızda çağdaşlık geri kalmış bir ideoloji. artık insanlar başkalarının ahlaki anlayışlarını zorla değiştirmekten vazgeçiyor. insanları olduğu gibi kabul ediyor.
eskiden çağdaşlar dindar ve geleneklerine göre yaşayanlara gerici veya yobaz derdi. günümüzde çağdaşlık gericilik oldu. şimdi çağdaş olanlara da gerici ve yobaz diyoruz. çünkü çağdaşların anlayışları insan hakları ve hürriyetlerine aykırı bir çok öge barındırıyor ve bir faşizme dönüşüyor. kemalizm, hitler ve mussolini'nin çağdaşlığından sonra bu yoldan dönüldü. son olarak amerika'nın çağdaşlık götürmek için afganistan ve ırak'a saldırması ile son kalelerini de kaybetti. dünya bu yoldan dönmüşken bizde hala çok miktarda olması garip. maalesef bizim dünya ülkeleri arasında geri kalmışlığımızın sebebi de bu çağdaş anlayışı. çünkü gelişmişlik "insan hakları ve demokrasi" ile ölçülüyor.
kendisine haksızlık ettiğim, dostluğunu hiçe sayarak saçma sapan bir kapris ve ego ile kendisini kırdığım yazardır. kendisinden özür dilediğim halde özürüme cevap vermeyen ancak yıllar sonra belki affeder de özürümü kabul eder diye düşündüğüm yazar.