sağ tarafta tekrar gördüğüm, butonların en canisi.
- lan, kapıyı tıkla demedik mi öküz?
+ pardon abi.
- çık dışarı, kapıyı tıkla, ben gel diyince gel.
+ tamam abi.
(tık tık tık)
- kapıda bekletiyorsunuz süresini söyleyin bari!
+ pardon canım bir şey mi dedin?
- yok abi, ben bekliyorum sen devam et.
-yazar olmak için aşağıdaki formu doldurun yazısını görünce formu doldurup aaa yazar oldum heyooo diyip yazmaya başlayıp, sonra sağda çaylak yazıp duruyo ne olaki bu diyerekten bakıldığında insanın kendisinden utandığı, okadar entrye neden kimsenin oy vermediğini anladığı ve hayatın acı gerçeklerini birkez daha tattığı küçük emrahımsı durumdur.
sözlükte millet birilerine ana avrad derecesine yakın hakaretler ederken, moderasyon tarafından zevk için ayda birkaç kez içine düşürüldüğüm durum. işin enteresan tarafı, o arkadaşlar hala çatır çatır yazabiliyor, bense burada karanlıkta beklemekteyim tahliye sürecini. kıçımızı kırıp 2 sayfa uzunluğunda bilgi içerikli entry yazıyoruz, ona laf yok ama akabinde kılçık kadar bir laf tespit ediliyor başka bir entry'mizde ve hoop çaylaksınız. çok güzel, böyle devam.
yazarın* formata uygun olduğunu düşündüğü entry'sinin silinmesi sonucu moderatöre ayar vermek amacını güderek* aynı entry'yi tekrar ve tekrar girmesi sonucunda karşılaştığı durum.
evet bende bir çaylak oldum ..ne mutlu bana ki uludağ sözlükte çaylaklık dönemine girmiş bulunmaktayım.elbet ben de bir gün çaylaklıktan çıkacağım..yazacağım yazılarımı site de herkese sunacağım.
çaylak yani acemi,çömez,çırak bu deyimlerden rahatsız olduklarını belirten yazıları okuyunca garipsedim..bu kelimeler, bir şey öğrenmeye başlamayı belirtriyor.başlangıçta bize çaylak yani çırak ve acemi denilmesinden rahatsız olmanın asıl sebebi bilinç altında ki düşünce, kişinin kendisini görmesinden kaynaklanıyor..
biz çaylaklar hep burda mı yazacağız acaba? bu konu hakkında kimlerden ve nasıl bilgileneceğim bilmiyorum. her hangi bir başlığa görüşlerimi yazsam ne gibi bir tepkiyle karşılaşacağım bilemiyorum. işte çaylaklık denilen olay bu. ama her çaylağın bir öğreticisi vardır. ne yazık ki bizim böyle bir şansımız da yok. öyle ise çaylaklığa devam diyorum kendime.
çok uzadı ama??!!? diyerek küplere * bindiğiniz, biraz daha sabır ve özen gösterseniz atlatabileceğiniz süreç.
unutmayın her çaylak potansiyel bir yazar, her yazar potansiyel bir çaylaktır. öyle köprüyü geçince de koyvermek yok afedersin.**
doktora tezimi yazsam bile kurtulamayacakmışım gibi duran, yetersizliği yüze vuran yazı. buradaki tüm yazarları takdir ediyorum, mükemmel yazılar, bilgiler katmış olmalılar ki yazar olabilmişler buraya. hepsi birer cemil meriç, hepsi birer emile zola adeta.
bunyeyi kin ve nefret dolduran sozluk cemkirisi. ben caylaksam sen de gotsun olm got! diye hoykurtme potansiyeli vardir. ayrica sizli bizli konustugu icin sozluk sanki araya mesafe koymaya calisiyormus izlenimi verir o da pis koyar adama... daha dun "lan sozluk" diye hitap ettigim resmen enseye saplak, gote parmak oldugum sozluk bugun karsima gecmis sizli bizli konusuyo... aklinca bana haddimi bildiriyor bak sen bak hele bak bak bak... gotsun olm iste... bohu.
yeni başlayanlar için caylaklık yerine belli bir süre normal olarak entry girilmeli ki bu entrylere ve entrylerin reaxiyonuna göre moderatorler tarafından yeni üyenin yazar olarak devam edeceği yada sözlük hayatının bitmesinin kararının verilmesi daha doğru olur. du.
yazarlar burjuva ise çaylaklar koledir, işçidir, hakları yoktur, yaşam belirtisi hiç yoktur.Hele 'sen mesaj bile atamazsın ezik' lafı yok mu işte bu çok koyuyor insana...