çaylak asker faciası 3 mağdur 2 tutanak

entry6 galeri0
    1.
  1. bir yanlış anlaşılmadan kaynaklanan ve okurken sıkılmayacağınızı umduğum ibretlik askerlik hikayesi... şimdiden "özet geç piç ve cool story bro" dediğinizi duyar gibiyim. *

    Hayatım boyu yanlış anlamaktan mütevellit birçok skandala imza atmışlığım vardır. Ancak içlerinde bir tanesi var ki, ileride torunlarıma anlatılacaklar listesinde bir numara olmayı çoktan garantiledi.

    Yıl 2011, yer askerlik görevimi tamamlamak için teslim olduğum usta birliğim Hakkari Dağ ve Komando Tugayı…
    Askerlik yapanlar bilirler. Acemi birliğinizi eğitimlerle geçirir, usta birliğinizde de sivildeki mesleğinize göre sınıflandırılırsınız. Benim de kısmetime yazıhane düştü. Bölük astsubayımız A.S’nin yazıcılığını yapacaktım. Tugay içinde yoğun yazışmalar olduğu için benim dışımda yazıhanede tecrübeli iki asker daha vardı. ilk bir hafta çok yorucu geçti. Ancak şöyle bir sorun vardı: Uzayan saçlarım. işimiz gereği tabur binasında yüksek rütbeli subaylarla iç içeydik. Dolayısıyla beresiz çalıştığımız için saç mevzusundan fırçayı yemem an meselesiydi.

    Dağıtım izni dönüşü diğer devrelerim berberde saçlarına çeki düzen verdirmişti. Çeki düzen verdirdi derken, “Yanları hafif al birader, üstler kalsın” şeklinde değil. Direkt üç numara. Zaten görevli berber koyun kırpar gibi birkaç hamlede işi bitiriyordu. Fakat ben bir türlü vakit bulamıyor, bulsam da yeni asker olduğum için cesaretimi toplayıp bölük astsubayımıza konuyu açamıyordum. Açıkçası onun da pek umurunda değildi. Zira tek derdi, mümkünse mola verdirmeden bize işlerini hallettirmekti. Her neyse, durumu bir gün komutanımız A.S’ye anlattım. “Görevli berbere git, benim gönderdiğimi söyle, hemen tıraşını halletsin, oyalanmadan” gel cevabını alınca koğuşların bulunduğu binaya gittim.

    Bina girişinde, gölgede dinlenen bir askere berberin yerini sordum. Koğuşta yatıyormuş, yanına kadar götürdü beni. Berber arkadaşa durumu izah ettim. Sonrası malum, tıraşımızı olduk, hoş sohbet ettik. Ne yalan söyleyeyim on numara çocuktu. Saçımı bile yıkadı. “Ne var bunda” demeyin a dostlar, askerde berbere saç yıkatmak büyük lükstür. Bunu yapabilmek için ya bir komutandan torpilli olmanız ya da berberin devreniz olması gerekir ki nazınız geçsin.

    Her neyse, tıraş işi hallolunca içim rahat bir şekilde yazıhanenin yolunu tuttum. işte her şey bundan sonra başladı. Akşam saatlerinde yazıhanenin kapısı çaldı. içeri girip, ağlamaklı gözlerle “Bir maruzatım var komutanım” diyen beni tıraş eden berberdi.

    Durumu kısaca şöyle özetleyeyim; başka bölüğün berberine tıraş olmuşum. Esasında bu fazla sorun teşkil edecek bir olay değil. Ancak akabinde, domino taşı gibi birçok skandala sebebiyet veriyorsa, işler o zaman değişir ki fazlasıyla değişmiş.
    Berber, acil olarak bölük astsubayları U.P’nin beni çağırdığını söyledi. işte şimdi yusuf yusuf olmuştum. Bunun üzerine bizim bölük astsubayı A.S, “Tamam gidin bakalım sorun neymiş” dedi. Ardından bana dönüp, “Merak etme, bir şey olmaz. Ben şimdi ona telefon ederim” diyerek (tabii ki aramamış) telkinde bulundu. Odadan çıktık. “Usta hayırdır, ne bu halin, bir sıkıntı mı oldu?” dedim. “Sorma başımıza gelenleri kardeşim” diye yanıtladı. Kısaca şunlar olmuş:

    Beni tıraş eden berberin saat 17.00’de, görevli bir arkadaşıyla birlikte çöpleri dökmesi gerekiyormuş. Ancak o saatte beni tıraş ettiği için (kendi bölük astsubayı gönderdi sanmış, ulan ben de niye isim vermediysem) çöp dökme işini yapmamış.
    Bunun üzerine ona çöp dökme işinde yardım edece kişi, üzerinde kamuflaj yani asker elbiseleri olmadan çöpleri tek başına dökmeye kalkmış. Bunu yaparken de eşofmanlı bir vaziyette, yarbay rütbesindeki tabur komutanına yakalanmış. Ki birlik içerisinde akşam yemeği yenmeden eşofmanla gezilmesi tümden yasaktı. Bunun üzerine berber hakkında işten kaytardığı, diğeri içinse kamuflajsız iş yapmaya kalkıştığı için tutanak tutulmuş.

    U.P komutanın odasına vardığımızda kamuflajsız yakalanan askerle, bana berberin yerini tarif eden asker esas duruş pozisyonunda bekliyordu. Kısacası bana adres tarif eden askerin de başını yakmıştım. Biz de yanlarında esas duruşa geçtik. U.P komutan hepimizi teker teker, özellikle de beni süzdükten sonra konuşmaya başladı: “Ulan hadi bu adam çaylak, neyin nerde olduğunu bilmiyor. Siz kaç aydır buradasınız lan. Neden dikkat etmiyorsunuz! RDM’siniz (psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle günün büyük çoğunluğunu koğuşta yatarak ve sadece içtimalara katılarak geçirenler) diye sizi rahat bırakıyoruz. Ne diye bana tabur komutanından fırça yediriyorsunuz” diye gürledi. Ardından üçüne de pata küte girişti. Bakın bana tek fiske vurmadı, çünkü farklı bölüğün askeriydim. Ki keşke dövseydi de o suçsuz üç askerin ödediği bedele ortak olsaydım.

    Odadan çıktık, çocuklardan yüzlerce kez “Başınızı yaktım” diye özür diledim. “Senin canın sağ olsun. Askerlikte olur böyle şeyler” dediler. Utancımdan temelli yerin dibine girdim. Yazıhaneye vardığımda durumu anlattım. Bölük astsubayımız A.S ve diğer yazıcılar kahkahalarla güldüler. Benim içinse durum hiç öyle değildi. Üç suçsuz asker, ciğeri beş para etmez bir komutandan, üstelik gözümün önünde dayak yemişti.

    O gece üzüntümden uyuyamadım desem yeridir. Asıl şoku ise ertesi gün yaşadım. Bölüğümüzdeki diğer komutanlara teslim edilmesi gereken evrakları ulaştırmak için yazıhaneden çıkmıştım. Öğle içtiması vaktiydi. O esnada Sahra Bölüğü’nde üç ismin diğerlerinden öne çıkarılmış halde bekletildiğini gördüm. Bunlar, benim yüzümden komutanlarından dayak yiyen çocuklardı. Karşılarındaki de bölük astsubayı U.P… Sote bir yere saklanıp olacakları izlemeye başladım. U.P o üç askeri önce yerde, herkesin gözü önünde dakikalarca yüz üstü vaziyette süründürtüp, ardından çöp bidonlarına tekmil verdirtti. Ki bir asker için bundan daha onur kırıcı bir şey daha olamaz. Çocukların kamuflajları sürünürken mahvolmuş, dizleri de yırtılmıştı. Kahrolmuştum ve ağlamamak için kendimi zor tutuyordum!

    Akşamı zor yaptım ve ilk fırsatta o üç askerin yanında aldım soluğu. Hayatıma hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyorum. “Ne olur affedin beni” dedim. “Sen gönlünü ferah tut, bize yapılan bu muamele tamamen kendi komutanımızın şerefsizliği” dediler. Haklıydılar da… Sebep her ne olursa olsun, kendi askerine, diğer arkadaşlarının önünde köpek muamelesi yapmak rütbesi ne olursa olsun hiçbir komutana yakışmaz. Sonra ne mi oldu, hepsiyle sarılıp kucaklaştım ve herkesin RDM diye uzak durduğu bu üç arkadaş, tezkerelerine kadar beraber yiyip, içtiğim en iyi arkadaşlarım oldu.

    Bu olayın üzerinden kısa bir süre sonra, komutanları astsubay U.P Hakkari’deki görev süresini tamamladığı için başka bir yere tayini çıktı. En azından o meymenetsiz yüzünü bir daha görmeyeceğimiz için hepimiz adına en hayırlısı oldu!
    5 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. güzel anı. ben beğendim. sıkmıyor okurken.
    0 ...
  5. 4.
  6. 5.
  7. mesaj yoluyla beğenilerini ileten arkadaşlara teşekkür ettiğim anıdır. 15 ay askerliğin gözü kör olsundur!
    0 ...
  8. 6.
  9. Kardeş ne yazmıssın ya okuyamadım nerde benim dinlendirici gözlüklerim.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük