anadolu insanın müptelası olduğu içecek. bu kadar bağlı olunur bir içeceğe hayret edilecek bir durum. kimilerine türk çayı kimilerine göre kaçak çay, beğeni göreceli olduğundan bu konuda konuşmak olmaz. öyle adamlar var ki gün boyunca yaklaşık 50 bardak çay içiyorlar, hayretengiz bir şekilde izliyorum bunları....
çinceden türkçeye girmiş kelime. ayrıca el yapımı* hint çayı içmeden türk çayını değerlendirmemek gerek.
not: trabzonlu olmama rağmen hint çayı diyorum. tabi nerde bulursunuz... bana çayperver bir fransız turist yapmıştı. türkiye'de nerde bulunur bilmem ama nezih semtlerdeki tuhaf uzakdoğulu tuhaf şeyler satan dükkanlar denenebilir.
dünyada nerdeyse bütün ülke dillerinde tea, tee, te' gibi birçok versiyona sahip olan, fakat sadece türk ülkelerinde çay denilen, böylece bizi bizden yapan içecek.
kahvenin pabucunu dama atmış bitkidir kendileri.
zaten kırk yıl hatırı vardı efendim. o da çoktan bitip tükenmiştir.
artık kahvehane, kahvaltı yerine de çayın hakimiyetini ortaya koyucu yeni kelimeler türetmek gerekmektedir.
ilkbaharda mutluluk verir, yazın harareti alır, sonbaharda hüzünlendirir, kışın insanın içini ısıtır. kendinizi nasıl hissetmek istiyorsanız o hale getirir. yazdıklarımın tamamı doğru olmasa da sırf tadı için yine içilir.
tamamen ortamın muhabbetine göre tad alan içecek.
mesela babam eve hep en kalite çayları getirirdi. başka her şeyden çok çaya önem verirdi... ama evde hiç konuşma, muhabbet yoktu... hep soğuktu ev... oysaki teyzemlerde muhabbet ve güzel ortamda hep 2. sınıf çayları içerdik. ama evimizdeki çayın tadı teyzemlerdekiyle karşılaştırılamaz bile. en büyük lezzeti teyzemin evinde tattım... sıcak ortam ne demek biliyor insan. gerçekten bir "birey" olduğunu hissediyor... bir de ne kadar kalabalık ve sevecen bir ortam olursa o kadar güzel...
tek kişiliktir aşk
kanmayın yalanlarına
iki kişilik diyenlerin.
çay ve sigara birlikteliğini
kıskanır aşk
tek başına yaşatırken kendisini
bünyelerinde insanların.