rüzgarına ve manzarasına kurban olduğum memleket.yılda sadece 1kez 18mart ta hatırlanan şehirdir. küçüktür ama sakindir. huzurlu bir havası vardır. sahili yaz ve kış cıvıl cıvıldır. her gidenin aklında farklı duygular bırakır tarihiyle,doğasıyla...
biga gibi allah ın unuttuğu bir ilçeye sahip şehirdir. üstelik bu unutulan şehirde bir de çomü iibf bulunur ki köyden bozma bir fakülte allahım nerelere düştüm.
dönüp bir kere düşündünüz mü? çanakkale geçilmez şehirde mehmetciklerimiz nasıl bir mücadele vermiş nasıl bir çaba, uğraşla düşmanı yere sermişler. bize bu toprakları bırakmak çin seyid onbaşı o gemiyi nasıl vurmuş akşam olunca çanakkaleyi geçmesinler diye görünmeden denizin altına askerlerimiz nasıl mayın döşediler. lütfen bunları düşünerek bir daha arkanızı dönüp bakınız.
türk milletinin varını yoğunu ortaya koyduğu savaşlardan yalnızca biridir.
mart ayı bilindiği üzere çanakkale zaferinin kazanıldığı aydır. ne zaman bu vakitler gelse gazetelerde bir yığın kitap reklamı görürsünüz. çanakkale savaşı çanakkale gidenler dönmeyi düşünmediler vs. vs. okullar da falan da kutlandığından milletimizde bir milli heyecan oluşur. oluşan bu heyecanlar saldırırlar bu kitaplara. sanki çanakkaleyi anlamak bu kitapları almakmış gibi. çoğu da alıp okumaz ya neyse. diyeceğimi o ki ey bu milletin sırtından para kazanan çakallar mart ayı dışında çanakkaleyi niye hatırlamazsınız, milletinin kanını emen sülükler niye 29 ekim 10 kasım dışında atatürk ü hatırlamzsınız anlatmazsın. niye biliyor musunuz? ben söyleyeyim bu millete tarih şuuru verilmedi de ondan biz tarihi orada burada bazı cemaatçi yazarlardan vatansız aydınlardan öğrenmeye çalıştık ama olmadı. sen tarihini bilmezsen elin kapitalisti gelir senin tarihini sana parayla satar. yazık lan hem kızıyorum hem de acıyorum halimize. ama elbette bir umut vardır?!
bu $ehrin kendisine özgü bir havası var. o şehitlikler, her yerin kanla sulanması, her yerde bir tarihin yatması, kendisinin barındırığı o savaş anıları ve de en önemlisi türkiye cumhuriyeti'nin temellerinin atılmasında kilometre taşlarından birisi olması.
herkes ömründe en az bir defa da olsa, gidip görmelidir bu $ehri...
dört yılımın geçtiği, gençliğimin en güzel günlerine tanıklık etmiş şehir. eve asla yalnız dönemezsiniz; ya bir martı, yada o meşhur rüzgarı eşlik eder size. istediğinizde kalabalık ve gürültülü, istediğinizde sessiz ve sakin söz dinleyen bir şehir olur kendisi. çanakkale'de yaşanan her şey ömür boyunca kalbinizin bir yerinde kalır, unutulmaz
Övün ey Çanakkale, cihan durdukça övün!
Ömründe göstermedin bin düşmana bir gün.
Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün,
Başına yüz milletin birden üşüştüğü yersin!
Sen savaşa girince mızrakla, okla, yayla.
Karşına çıktı düşman çelikten bir alayla.
Sen topun donanmayla, tüfeğin bataryayla,
Neferin ordularla boy ölçüştüğü yersin!
Nice tüysüz yiğitler yılmadı cenk devinden,
Koştu senin koynundan çıkar çıkmaz evinden.
Sen onların açtığı bayrağın alevinden,
Kaç bayrağın tutuşup yere düştüğü yersin!
Toprağından fazladır sende yatan adamlar,
Irmağın kanla çağlar, yağmurun kanla damlar.
O cenkten armağandır sana kızıl akşamlar,
Sen silahın inançla son döğüştüğü yersin!
Bir destana benziyor senin bugünkü halin.
Okurken duyuyorum sesini ihtilalin.
Övün ey Çanakkale, ki sen Mustafa Kemal'in,
Yüz milletle yüz yüze ilk görüştüğü yersin!
Evdir çanakkale minik bir ev. içinde huzuru hissettiğin yanlız kaldığında bile seni yanlız hissettirmeyen kucaklayan bir şehirdir çanakkale. Çok duygusal şeyler bunlar çok. ama böle gerekmekte idi.
övgüler düzülesi şehir. her şeyiyle güzel olanından.
yalı hanı'ndayım.*
bahar.
o kocaman morsalkım açmış; masaların, sandalyelerin üstü düşen minik eflatun çiçeklerle bezeli.
buz gibi bira içiyorum.
üst katta birisi keman çalışıyor, bir ezgiyi üstüste çalıyor, ama kötü değil çalışı, sanki son şekillendirmesi, mükemmele yakın.
murathan mungan okuyorum, kırk aynalı kırk oda; girişteki iki kitabevinin (paradigma ve ayışığı) birinden yeni almışım.
hemen dizimin dibindeki sandalyede şişman, kocaman bir tekir kedi sırtüstüne yakın bir şekilde yatmış mırıl mırıl uyuyor. arka ayağı dizimde.
ben gemiyi bekliyorum.
gökçeada'ya, sevdiğimin yanına gideceğim.