çakma nike ı gerçek diye yutturmaya çalışan insan

entry5 galeri0
    ?.
  1. "aman nerden bilceklerki" diye düşünüp kerizleyen insan.
    1 ...
  2. 1.
  3. 2.
  4. bazen çaresizliğin kurbanı olmuş insandır.

    sene 1998. saylon kardeşiniz lise 1 öğrencisi, ergenliğinin zirvesinde. hesapta aşık bu ergen robot, 10 sos a'nın çakma sarışını burcu'ya karşı konulamaz bir aşk ile bağlanıp orhan gencebay dinlemeye başlamıştır. burcu kızımız ise kendisine aşık birini peşinde koşturan her götü kalkmış liseli triplerini başarıyla tatbik etmektedir.

    burcu kızımız malesef tikkydir, baştan aşağı marka takılmaktadır. gelgelelim ergen saylon'un bütçesi, yaklaşmakta olan burcu kızımızın doğum günü hediyesi konusunda yetersiz kalmaktadır. ne yapmalı ne etmeli noktasındayken elinde le cola-döner ile akın denen hıyar belirir, facia geliyorum dememiştir, direk gelmiştir.

    o dönem ortalama bir göt büyüklüğündeki kırmızı puma çantalar oldukça revaçtaydı ve akın denen hıyar bunu bana hatırlattı. mantıklıydı ama nasıl alacaktım? hangi parayla? işte o anda akın diye kısalttığımız bu hıyar, kapalıçarşı civarında bu çantaların birebir çakmasının çok iyi fiyatlara satıldığını söyledi. hatta önce gidip orjinaline bakarız, sonra çarşıda çakmasını bulup karşılaştırırız, kafana yatarsa alırız diye de ekledi. akla uygundu.

    bakırköy'de keşif yapıldı önce, nike-puma satan comet isimli ciks mağazaya gidildi, çanta oldukça detaylı incelendi. hemen beyazıt otobüsüne binilip çarşıya doğru yola çıkıldı. oraya ulaştığımızda manzara pek iç açıcı değildi, çantalarda belirgin farklar vardı. tam o anda çantacı gezen tanımadığımız bir elemanla saçma sapan bir diyaloga girilip bu çantaların tıpkısının aynısı çapa'da satıldığını öğrendik, inandık. bir sonraki durağımız çapa civarıydı, bulduk o çantacıyı. aman yarabbi, olamazdı böyle bir çalışma. o çantayı puma'dan daha iyi bile yapmışlardı, en ufak bir dikiş hatası, en küçük bir falso yok. fiyatı ise orjinalinin yarısı bile değil. satıcı gururluydu, 'puma'nın amına koyim benimki gibi bir mal bile yapamazlar' açıklaması ise bizi iyice coşturmşutu. hiç düşünmeden parayı ödeyip çantayı aldık, nefis bir hediye paketi ile birlikte. o dükkandan çıktığımda yazı boyunca akın diye bahsettiğimiz o hıyara sarıldım, ağlamaklıydım. adeta kazanılmış bir zaferi önceden görüyordum, burcu benim olmuş gibiydi, şampi.. olmuştum. o akşam bitmek bilmedi, ertesi gün yaşanacak güzel manzaraların hayaliyle, hatta belki bir öpücük falan...

    ve ertesi gün... burcu'yu gördüm, aziz yıldırım bakışlarıyla yaklaştım kendisine, oldukça emindim kendimden. 'burada bekle, hediyenle birlikte geliyorum' dediğimde soran bakışlarla 'peki' cevabını verdi, 'o bakışlar götüne girecek biraz sonra' şeklinde sınıfa gidip çantamdan hediyeyi çıkardım ve yanına yaklaştım, 'doğum günün kutlu olsun sarı şeker' sempatikliği ile hediyesini verdim.

    paketi açtı, hediyeye baktı, 'aldığın yere geri ver, çakmasını satmışlar sana' diyip hediyeyi kucağıma bıraktı ve gitti.

    olduğum yerde kaldım, hayırdı, olamazdı. o kadar mücadele, çaba, ulaştığımı sandığım başarı...

    peki nasıl anlamıştı? akın'a koştum hemen, çantaya bir daha baktık, mümkün değildi, kimse farkı anlayamazdı. kafayı yemek üzereyken sınıfımızın eziklerinden gülçin isimli şahıs yanımıza geldi, halimizi sordu. anlattık, böyleyken böyle dedik. 'verin bakayım şu çantayı' dedi, baktı, güldü ve çantayı elimize verirken hayatımız boyunca unutamadığımız o laflar çıktı ağzından:

    '' olm bunun kaplanı sağa bakıyor, sola bakması lazım''
    4 ...
  5. 3.
  6. -olm bu nike neden ters
    -abi o açıdan bakınca sana öyle geliyo, şu an tersten bakıyosun. (bkz: bakış açısı)
    3 ...
  7. 4.
© 2025 uludağ sözlük