Ne bileyim lan, hani cebi dolu taşağı rahat adam ağlamaz ki. Şirketi batınca yakını ölünce adam gayet sakin bir biçimde çıkarıyor alt dolaptan viskiyi, yudumlayıp kendine geliyor evinin taşaklı camından dışarıyı seyrederek.
yedi kişi ile yenilen bir tava kıymalı yumurtanın tadının başka hiç bir şeyde olmadığı, bütün mahalle oynanan saklambaç oyunlarında yer olmadığı için aynı yere saklanmak zorunda kalmayı bilmezler atadan zenginler...
eskiyen ayakkabıyı hergün silip adama benzetmeye çalışmanın ne kadar bezdirici olduğunu
otobüse bindiğinde kartının boş olmasının nasıl bir his olduğunu bilmezler.
en aşşağı 100 kağıtla çıkılan mekanlardan aldıkları hazzıda fakirler bilmez. ha bi de facebookta arabalarına plakalarıyla hitap ediyolar ya sikikler. hakettiler vurun kahepeye!
kışın sobanın yanında mayışamaz ya da çayını onun üstünde demleyemez ya da kestane pişiremez.
fakir edebiyatına kaçmamak lazım iyice ama çok şey kaçırdıkları kesin.
sahip olunan parayı kuruşu kuruşuna hesaplamayı. bu yüzden arkadaşla dışarı çıkılıp gezdikten sonra bir fırından sıcacak çıkmış simit ve su ile karın doyurmanın keyifsiz tarifini.