eleştirilmesini zerre anlamadığım adam. neymiş dany'yi almış. ya arkadaşım mancini de burdisso'yu aldırdı, sadece onu da değil 9 tane adam aldırdı devre arasında, 1 tanesini oynatıyor. ersun, kadlec'i getirdi göndersen alan çıkmaz ki fb'nin transferlerine bi girersek çıkamayız zaten. bu adamların hiç biri eleştirilmiyor. önder özen, pedro franco, ramon motta, kerim frei, gökhan töre gibi adamları bu klübe getiren adam. bi enaramo, bi dany'yi *aldı diye yüklenilir mi? aklınız mantığınız eriyor mu? açık ara en başarılı transfer politikasını biz izledik geçtiğimiz sene, ha dersniz ki bu adamlar iyi güzel de yıldız da gerekiyor, e bütçemiz mi var ki alalım? önder özen, kaka gelecekti de, 'yok o gelmesin, olcan'ı alalım' mı dedi?
belçika'da feeder klüp anlaşması imzalattı ki geleceğimizin temelidir bu anlaşma, yarı profesyonel(yani doğru düzgün para vermediğimiz) bir scout ekibi kurdu, yönetimin hedeflediği büyük isimler olmazsa onların yerine alabileceği adamları izletti (ki bu yaz pedro gibi adamlar gelebilir gene), alt yapı için her ne kadar f.orman 'ben yaptım' dese de çalışma ortamlarına el attı, taktik çalışmalarını a takımla düzenli hale getirdi. şu anda bjk türkiye'nin en iyi yönetilen takımı çünkü diğer tüm takımların başında futboldan anlamayan adamlar var, teknik direktöre işi olmayan şeyleri de yaptırmaya çalışıyorlar, sonra 9 oyuncu alıp uefalık oluyorlar. biz bjk olarak sabredebilirsek bu adama (ki dediğim gibi yaptığı yanlışlar, doğruların sayısı yanında çok az kalıyor) ileri de türkiye'den stabil şekilde yükselen ve avrupada adı bilinen bir takım çıkartabiliriz. bir porto, bir ajax gibi olabiliriz, zaten hedefimiz bu olmalı. yoksa biz niye real madrid değiliz? diyen akıllı taraftarlarımızı dinlersek işimiz zor.
karşısındaki bayıltırcasına konuşuyor resmen. en son dany transferi konusunda 10 a yakın olumlu madde sayıyordu. ya da sallıyordu. önder bey için ikisi de aynı gibi nasılsa.
bir tarafları tutuşunca kendi aklınca kelime oyunları yapmaya çalışan sportif direktör.
sen en yakın rakibini iki maçta da yeneme sonra gel ikincilikten bahset. *
sen ilk önce sabahlara kadar eğlenen futbolcularına sahip çık sonra ikinciliği düşün önder özen. ulan bjk' de isimler değişiyor ama şu mağdur edebiyatı hiç değişmiyor.
bjk sırf bu yüzden büyük kulüp ve orta sıra kulüp arasında kalıp duruyor.
önder hoca güzel konuşmak yetmiyor, icraat lazım. gelecek sene takımda olursa bu seneki hatalarından ders çıkarır, takıma daha faydalı olur demek istiyorum. dediğim ancak galatasaray'ın ve fenerbahçe'nin ikisinin birden kötü olması durumunda geçerli olacak.
bjknin ikinciliği tehlikeye girince kelime oyunlarına başlamış,
"hakemler izin verirse ts Galatasaray'ı yener" diyerek aklı sıra baskı altına almaya çalışıyor hakemleri ve aynı kafada olduğu tff&mhk yı...
takıma yaptığı dany transferiyşe büyük sıçmıştır. ulan zate niye aldık ki biz bu adamı. gs, karabük, sivas şu an aklımdaki maçlar bu maçlarda puan kaybına neden oldu bu dany denen zaar. gs postalamaya çalışıyodu önder özen ligi bilen adam diye bu canlı bombayı getirtti takıma sonuç kadro dışı. bu adam yerine kaplumbağa escude oynasa daha verimli olurdu hiç yoksa adam gs maçında ki saçma penaltı ve karabük maçındaki adamkaçırmayı yapmazdı. büyük sıçtın hocam büyük.
yorumculuk dışında iyi yapabileceği bir şeyi olmayan kişi.
dany'i galatasaray neden gönderiyor sadece kontenjan mı? hayır dany saatli bomba. peki ne yapıyor (kendince haklı da olabilir) hazır bir futbolcu diye dany'i aldırıyor. iyi de arkadaş bir düşün bu adam neden gönderiliyor kulübünden. dany'nin yeteneklerine bir şey demiyorum lakin sakar ve bir defans oyuncusu için aşırı özgüvenli ve bu o mevki için tehlike. gaziantep'in yapısında sırıtmamış lakin üst düzey takımlara çıkınca tüm defoları ortaya çıkmış. çok iyi maçlarda çıkardı her iki dönemde lakin karşısındaki kendi tarzı bir oyuncu olacakta ağamız başarılı olacak.
tekrar söyleyeyim zeki önder özen'den süper yorumcu olur romantik futbolseverler de ne kadar güzel yorum yapıyor der geçer.
beşiktaş a geldiği günden beri profesyonel bir çalışma tarzını benimseyen, benimsetmek isteyen, fakat türkiye'de işlerin bu şekilde ilerleyemeceğini henüz öğrenemeyen spor adamı.
kendisini eleştirmemizin acelecilikle bir alakası yok.
dany transferindeki açıklamaları ile ne kadar amatör ve eski kafalı bir futbol adamı olduğunu göstermişti. o gün bugündür kendisinden bir beklentim yok.
şimdi eline yüzüne bulaştırdığı transferlerin ceremesi ile birlikte büyük sıkıntılar içinde.
Beşiktaşın başına gelmiş en iyi şeylerden biridir. bütçesiz olmasına rağmen çok yerinde transferler yapmayı başarmıştır, har vurup harman savurmayı herkes bilir, kar edemeyeceği oyuncuyu, kontratı korkunç olacak oyuncuyu almayı reddediyor adam, doğru da yapıyor. parayı harcayacağın yer, kesinlikle katkı alacağın adam olmalı. bu kadar basit. gazeteler şimdiden kendisini göndermeye çalışıyor. bazı futboldan inanılmaz anlayan yöneticiler sanırım kendisinden rahatsız. bizi de bu mantık yakıyor zaten. adam terzi ama kalkıp araba motoru tamir etmeye çalışıyor, bırakın futboldan anlayan futbolla ilgilensin, siz gidin beyaz eşya satın.
ayrıca transferlerini eleştiren arkadaşlara şunu hatırlatırım, getirdiği hiç bir oyuncuya 5 milyon euro bonservisi yıllık 2.5 milyon euro gibi şeyler vermedi, göndermek istediğimiz her futbolcuyu içimiz acımadan gönderebiliriz. senelerdir bu takımı tutanlar ne çabuk unutuyor oyunculara göndermek için verdiğimiz paraları. o paralarla bi takım daha kurardık biz.
bizim çok sabırlı taraftarın başını yemeye çalıştığı sportif direktör. geçen yıl samet aybaba'nın oynattığı rezil şeyi ancak 4 yenen akhisar maçından sonra fark eden güruh, sivas maçından da felaketle çıkınca önder özen ve bilic'e ayar olmaya başladı. 2013-2014 sezonunda maç sonuçları beşiktaş taraftarı tarafından en az umursanması gereken şey. ben 21 senelik hayatımda beşiktaş'ı sahada izlerken bu kadar duygulandığımı hiç hatırlamıyorum.
iptal edilen kasımpaşa maçında golden sonra herkesin tolga abi'ye gitmesi, almeida ve motta'nın fernandes'e saldıran adama girişmesi, mustafa ve almeida arasındaki öğrenci-öğretmen ilişkisi, oğuzhan, olcay ve veli'nin maç sonu lig tv mikrofonlarında yaptıkları geyikler, antrenmanda kalede de denendiğini düşündüğüm attiba, tüm ilk yarı kadroya giremeyip ikinci yarıda 40 yıllık beşiktaşlı gibi takıma yerleşen franco, bilic'in oyuna yumruk tokuşturarak gönderdiği ismail, asist yaptıktan sonra ilk gittiği isim yedekteki ismail olan motta...
hayatımda 2001-2002 sezonu dışında bu kadar duygusal bir beşiktaş sezonu yaşamadım. o zaman küçüktüm, her maçı izleyemiyordum ve bu kadar her şeyi idrak etme şansım yoktu. artık var. şu üstteki takıma şans verilirse gelecekte birden fazla şampiyonluk kazanacak. şans vermek dediğim de elbette önder özen ve slaven bilic'in yaptıklarına saygı duyulmaya devam edilmesi. ne önder özen ne bilic buraya tek sezonda mucize yaratmaya gelmedi.
beşiktaşlılık duruşu dediğimiz her şeyi iki isim de temsil ediyor. asla geri adım atmıyorlar. bu adamların hakemlerin katlettiği hangi maçımızdan sonra (ki çok var) sözünü sakındığını gördünüz? bilic tüm lig tv'yi karşısına aldı, şansal öküzü hala her fırsatta ona giydirmeye çalışıyor. geri adım atma demişken takım stoper diye bağırırken, tüm yönetimin bastırmasına rağmen ibrahim toraman'ı affetmeyen de onlar. o ibrahim ki kaptanlığın verdiği sorumluluğu hiçbir zaman anlamamış, her fırsatta kavga etmeyi kendine görev saymış bir adam. saha içinde ne kadar kalifiye bir isim olursa olsun artık takımdan gitmesi gerekiyordu. zaten yönetimin kararıyla takımda kalmıştı. sezer de yönetimin isteğiyle alınmıştı. sorun önder özen'de değildi, sorun yönetimin bu adamlar üzerinde hala otorite kurmaya çalışmasından kaynaklanıyordu.
derbi sonrası gece kulübü olayı nedeniyle bütün taraftarlar kızgın elbette. kızılması da gerekir. ancak işin bütün suçunu önder özen'e atmak ayıptır. zamanında sinan engin (ki büyük bir otorite figürüydü) menajerken yaşanan tonla olayı da biliyoruz. futbolcunun kapısına kilit vuramayacağınıza göre yapacak bir şey yok. olayın sorumluları cezalandırılıyor işte. kaldı ki sivas maçından galibiyet çıkarılsaydı bugün önder özen'in başını yemeye çalışan taraftarın konuşacağını da hiç sanmıyorum. zaten bu sezonu aldığımız puana, maç sonuçlarına göre değerlendirmek hatadır. tamamlanamayan galatasaray maçı, iptal edilen kasımpaşa maçı, ikinci bursa maçında yediği saçma kırmızı karttan dolayı olmayan ersan'ın yerine oynayıp galatasaray maçını kaybettiren danny, yine o galatasaray maçının maç sonunu hatırlamayan bir kaleciyle tamamlanması, hakemlerin ağır biçtiği maçlarda kaybedilen puanlar, milli oyuncu patentiyle alınan serdar kurtuluş... bunlardan iki tanesi aynı sezonda galatasaray ya da fenerbahçe'nin başına gelse önümüzdeki 100 yıl anlatır taraftarları bu durumu. biz hepsini tek sezonda yaşadık yahu. mustafa demirtaş, four four two'nun sitesinde yazdığı bir yazıda bu sezon bir tek uzaylıların sahaya inmediği kaldı demişti. gerçekten de öyle. biz niye hala maç sonucu tartışıyoruz?
ben önder özen'e güveniyorum. ben bilic'e de güveniyorum. bu iki adamın başını yersek, onların ahını alırsak burnumuz hiçbir zaman boktan kurtulmayacaktır. kurtulmasın da zaten.