bugün

He yarram her iş bitti bi bu kaldı aminakodumun dünyasında.
celal şengöre söylemek lazım: bazen geçmişe gidemezsin ama dokunursun. geçmiş de sana dokunur.

Muhtemelen zaman yolculuğuna en yakın şey şudur:
https://www.youtube.com/watch?v=7a7IaS3ml4g
buraya nasıl geldim sanıyorsunuz?

aramızda olan yolculara selam olsun...
dede paradoksuna göre geçmişe gitmek imkansızdır.
Yani geçmişe gidip dedenizi vurursanız, siz de doğal olarak hiç doğmamış olursunuz.
Geçmişe gidip hiç kimseyle konuşmasanız bile yaptığınız en ufak bir eylem, zamanın akışını ve hayatın normal dengesini bozacaktır.
Biriyle göz göze gelip onun 1 saniye dikkatini çekmek, çeşmeden bir yudum su içmek, birşey yemek vs.
Çünkü Zincirleme olarak birbirine bağlıdır herşey.
Ve sonuç olarak kartopu etkisi yaratır.

Ama geleceğe gitmek mümkündür.
Saniyede 300.000 km'ye yani ışık hızına ulaşmak sizi geleceğe götürür. Fakat dünya'da ışık hızına ulaşmak imkansızdır.
Bu ancak Uzayda mümkün olabilir.
(bkz: ikizler paradoksu)
"yuvarlakta düz" gibi bir saçmalık ve mantık hatası ve gerçekliğe muhalefet ihtiva eden terkip.

zaman, sadece bir kavram, ve soyut bir kavram. zaman üzerinde durulabilen, işlenebilen bir şey, bir mekan, bir aralıksız bir süregelme, bir boyut değil.

evet ! aynştayn yanıldı, en azından bazı noktalarda.

evet ! onun yanılabileceğine hükmedebilecek kadar aklıma ve bilgime güveniyorum.

hayır ! düşündüğün gibi kibirli, kendini beğenmiş, çok bilmiş biri değilim.

hayır ! insanları putlaştıran, ve "bilim" dini rahiplerinin "hata yapmaz" ve dokunulmaz olduklarına inananlardansan, hemfikir değiliz, kafamız uyuşmaz.

"zaman" diye isimlendirdiğimiz mefhum, tıpkı bizim "video" , "film" diye isimlendirip -bildiğimiz halde, bile bile- kendimizi aldattığımız, yanılsamaya hakikat muamelesi yapıp, gerçekle yer değiştirttiğimiz bir "ilişki". nasıl ki bize 1 saniyelik gelen bir video kaydı aslında 24 'sabit' resim/fotoğraf karesinin, ardarda çok hızlı bir şekilde birbiri ardına gelmesiyle oluyor ve biz onu "gözlerimizin yaratılışı icabı" yeknesak, tekdüze, aralıksız, mütemadi, sürekli gibi hissediyoruz, zannediyoruz. zaman da birbiri ardına, çok küçük zaman birimleriyle gerçekleşen hadiselerin art arda gelmesi neticesi bize tek parça gibi gelmesi yanılsamasından ibaret.

yani "dün" aslında yok. evet çünkü "dün" bir yer değil. şu anda durmuyor, dün mevcut değil. 'dün'ü oluşturan art arda gelen oluş ve kılışların, milisaniyelerle ölçtüğümüz toplamına zaman desek de, dün aslında yok. yani bir nesne olarak, bir 'şey' olarak yok, durmuyor. zaman çizgisel bir boyut değil, belki farkedilemeyecek kadar küçük ve çok noktaların kronolojik sırayla art arda algılayışımıza verdiğimiz isim. tıpkı saat, dakika, saniye gibi kavramlar da gerçekte elle tutulur şeyler değil, bizim bazı şeyleri basitleştirme, sembolize etme ve kolaylık olması için mevcut olan ölçüler. tıpkı metre gibi.
ama büyük bir farkla, metreyle ölçülen şeyler gözle görülen, elle tutulabilir somut gerçek nesneler. zaman mevzu bahis olduğu zaman elimizde böyle oynayabileceğimiz, üzerinde durabileceğimiz, işleyebileceğimiz, inceleyebileceğimiz bir oyuncağımız YOK ! yani üzerinde durduğumuzu sandığımız tahta, ayaklarımızın altında değil aslında !

yine insanın "şiddetli bilme arzu"sunun sebep olduğu bir başka netice. bilememe'yi kabullenemiyor. ve her şeyi anlayabileceğini, idrak edebileceğini, kavrayıp kuşatabileceğini, hakim olabileceğini sanıyor, gülünç şey ! bundan dolayı da adına zaman dediği "efsane"yi bir bilimkurgu filmi evreni, bir uydurulmuş süperkahraman misali, yahut yaratılmışlar gibi, insana benzer "hayali" tanrılar gibi bir varlık olarak kabul ediyor. yine büyük bir fark var:
bir bilimkurgu filmi izlerken, -en azından- öncesinde ve sonrasında -en azından birkaç dakika sonra- onun gerçek olmadığının, uydurma ve insan ürünü olduğunu bilir, ve böylece inanırız, tabi 12 yaş altı hayalperest bir çocuk yahut psikiyatrik bir klinik vaka, veya biçare bir meczup değilsek.

fakat zurnanın zırt dediği yer, ve işin sırrı, sihri şurada, ki bu şey aynı zamanda bu "yanılsama"nın ve "kabul"ün bu kadar -hem de katiyet derecesinde- "inanılmasına" sebep oluyor. evet, 'bilim' dini inançlarla dolu. ve keza dürüst ve sahte din alimleriyle de. yanlışların yüzünden doğruların varlığını inkar filan etmiyor, onlara söz filan söylemiyorum. ama bu yanlışların yanlışlıklarını doğru yerine de koyamam ya ! akıl var mantık var.
bu "kutsal (!)" "bilim insanları"nın buyrukları "şüphesiz"ce kabul ediliyor. son zamanlarda bu 'din' gitgide daha da revaç buldukça, bildirileri de daha sorgulanamaz oluyor, hele de "sıradan" insanlar için. yani çoğunluğun söylediğini, düşünmeden, muhakeme etmeden, ölçüp biçmeden kabul etmeye meyilli olanlar, veya şu veya bu mercilere akıl ve vicdan'ı yok sayarak bazı menfaatleri uğruna taparcasına söylediklerini kabul edenler.
einstein ve başkaları, ve bugünküler, "bilenler" bilirler ki 'bilim' bir "tasvir"dir. fakat herkes bu 'kainat' resmini doğru okumaz veya okuyamaz. yani "bilim" de üretilmiş bir başka kavram, soyut bir mefhumdur. haddizatında "bilim" diye bir şey yoktur. "insanlar" olmaksızın 'bilim' diye bir şey düşünülebilir mi ?
"insani; düşünme, bilme, ölçme vs. melekeler"i düşünmeksizin bilimden bahsedilebilir mi ? tıpkı matematik gibi, sayılar gibi.

bilim denen meret, insanların üretip dahil olduğu bir disiplin, bir platformdur. eğer bir kere bu gerçeği anlayıp farkına varılabilirse, yani işin içindeki 'insan' faktörü anlaşılır, dahası işin tamamıyla insanlar üzerinden ve onlara muhtaç olarak yürüdüğü "gör"ülürse, o zaman insan'a dair var olan ne zaaf varsa, aynılarının o insan'ın ürünü olan, eli değen, eliyle şekillenen "bilim" nesnesi için de geçerli olduğunu şüphe götürmez şekilde kabule mecbur olur.
yalan, yanılma, noksanlık, eksiklik, eğrilik, sınırlılık, acizlik, şaşırma, unutma, hile...

şimdi, beni "akl-ı selim" vicdanlarla muhakeme edin. tabi önce vicdanınız'ı, "akl-ı selim"e sahip mi diye...
Keşke böyle tur gibi bir şey olsaydı da 60'ların 70'lerin istanbul'una, 1800'lerin amerika'sına, mö 300-500 yıl zamanlarına 30'ar dakika kadar gidip vakit geçirebilseydim.
Keşke zamanda yolculuk yapsam. Siktir olup gitsem bir daha asla dönmezdim amk zamanına.
Eski fotoğraflarda ki teknolojiyle geçmişe gidildiği iddaa ediliyor ama geçmişe gidince icadını yapmamış olur ve buga girer sürekli cihazı üretir ve geçmişe dönünce tekrar icadı yapmamış olur. Bu şekilde hayatını buga sokar.
Çocukluğumdan bu yana en merak ettiğim konu. çok güzel olmaz mıydı istediğimiz zamana gitmek ? ölenleri görmek, doğmayanlar ile konuşmak.
nikola tesla başkanlığında 1943 yılında yapılmıştır.
(bkz: philadelphia deneyi)
Aradan 1000 yıl da geçse insanoğlunun hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceği şey.
Yapmak istediğimdir. Cennete gidince yetkili şahıslardan rica edeceğim. Tüm kalbimle istiyorum bunu.
Şuraya gelendir yaklaşık her saniye kalbine elektriksel uyarı veriliyor ve bu beyin tabanlı frekanlara sahip bu beyin kalp bağlantısı nasıl oluyor da ölene kadar tekrar tekrar seni canlandırıyor ve kalbini canlı olarak her saniye senin hayatına ateşleme yapıyor ve dahi bunu frekansa alarak atımını fazla ya da az olması için artırıp azaltıyor bunu hiçbir insan kendisi yapmaz otonom yani insan kontrolü olmaksızın gerçekleşir şimdi her frekansta bu ayarı yapana bağlıyken onun senden önde ya da arkada olamayacağını iddia edebilir misin sonu zamanda yolculuk anlayamasan da her zaman olmaktadır.
Güney Kore'nin başkenti Seul şehrinden 1 Ocak Cuma 2021 saat 03:19 tarihinde kalkan uçak, 31 Aralık 2020 Perşembe günü 19:36'da San Francisco şehrine inerek zamanda 1 yıl geriye uçuş yapmış oldu.
görsel
atom altı parçacıkların her an yaptığı şey. fotonlar zamanda yolculuk yapabiliyor. hatta kütleye sahip elektronlar bile yapıyor. aslında farklı bir bakış açısıyla yaklaşırsak biz de yapabiliriz. dünyada bir ikiziniz olduğunu farz edelim. siz bir karadeliğin olay ufku etrafında belirli bir süre geçirip dünyaya geri dönerseniz ikizinizi kendinizden daha yaşlı bir halde bulursunuz. bu da bir bakıma zaman yolculuğudur.
Geçmişe değilde geleceğe yolculuğun bilimsel olarak mümkün olduğu son dünya bilim festivalinde kabul edilen teori(Işık hızına yakın seyehatle..)Gecmişe seyehat konusunda bilim çevreleri ikiye ayrılmış bir çok paradox barındırması açısından olumsuz yaklaşan bilim adamları olduğu kadar olabilir diyen çevrelerde var.Kanımca mümkün çok ama çok zor(ışık hızını geçmeyi boşverin o hayali,solucan delikleri ile mümkün olabileceği ta Einstein dan buyana bir teori.Gidilir ama geçmiş değiştirilemez diyorum.hep birşeyler engel olur yine kendi evreninde ki yaşama hayata devam edersin. Başka evrene geçilemez yani geçilse bile değişim yapılamaz.Yapılsa bile o evren değil kendi evreninde döner kaderine kaldığı yerden devam edersin..gibi gibi uzun bir insanlık düşü bu..velkelam.
internette bazı videolar var gelecekten veya geçmişten gelen insanlar diye önceleri saçma geldi ama sonradan düşünmeye başladım ve hatta senelerdir kayıp olan Malezya uçağının tarih yolculuğu yaptığı antik yazıların okunmasıyla ortaya çıktığı görünüyor.
(bkz: güzel çalışma ama yemez)
gerçekleşmiş olandır.

görsel
Geleceğe yapılsa şu anla gittiğimiz gelecek arasında ne yapmış olacağımızı merak ettiğim olay. Işık hızıyla bir şeyler yaşayıp geçecek miyiz yoksa hayatımızın bir dönemi bomboş mu olacak. Eğer ışık hızıyla (sonradan bakınca normal hızda yaşamışız gibi algılayabileceğimiz) bir şeyler yaşayıp geçeceksek o aralıkta hayatından ve hatta yolda yürürken yanından geçtiğimiz insanların bile bizimle aynı tarihe yolculuk ediyor olması gerekmez mi? Kafamda deli sorular.
uygun uzay zamanı geometrilerinin ya da uzayda belirli hareket biçimlerinin, bu geometriler ve hareketler mümkünse, geçmişe ya da geleceğe seyahat etmeye izin vereceğini ileri sürmektedir.
imkansıza yakın olandır. Bu olursa zaten tarihte her şey değişir. Evet.
parçacık inşası yöntemi tutmaz. her yeniden inşada veri kayıpları oluşur. daha eski geçmişe gitmek için yeniden yeniden inşa gerektireceğinden bu veri kayıpları bizim yeniden sağlıklı biçimde inşamızı önleyecek, hatta yaşamamızı önleyecek boyuta ulaşır.

sürekli oradan oraya paylaşılan caps gibi düşün, her paylaşımda görüntü kalitesi düşüyor.

tam bir bilim insanıyım yeminlen, iki dakikada çözdüm olayı.
olması imankansız ama olasılık dahilinde bir durum.