gazete değildir. ağaç israfıdır. dünya da gazetecilik dediğimiz olgu her zaman iktidarları eleştirel gözle değerlendirmek halkı uyandırmaktır.
bunların ki ise halkı uyutmak. zaman gazetesi dizayn ve grafik olarak yurtdışında çok beğenilir ama içeriği ve gayesi ele alındığında ise yurtdışında müfettişlere yandaş gazete olarak örnek gösterilir.
en çok satan gazete olmak adına bünyesindeki kişilere bile zorla satış yapmaya çalışan, abone olanlara da gazetesi ulaşmayan fakat parası alınan, neden gelmiyor diye sorulduğunda sevabın* denilen oluşumdur.
bir ev aynı gazeteden on tane alır mı?
bu nasıl mantıktır.
tek olumlu yönü su geçirmeyen sayfalara sahip olması.
fotoğrafçıların takdirini toplayan gazetedir.türkiye getirdiği ünlü fotoğrafçıların yanı sıra her hafta cumartesi ekinde bir tam sayfa bir fotoğrafçı hakkında bilgi ve fotoğraflarını yayınlıyor.röportajlarını ise nete koyuyor.
neyin kafasında olduklarını hakkaten merak ettiğim cemaat dediğimiz kurumsallaşmanın legal ve kendilerince resmi yayın organı.bugün rastladım okuyayım dedim.bir yazar cemaat değil camia diyor ve sütten çıkmış ak kaşık diye realize ediyor kendilerini.tamam tamam olmasınada bir insanın kendi kurumsal yapısını övmesi tanrısallaştırması kadar ağlakça birşey olabilir mi diye düşünmeden edemiyor insan?kemal kılıçdaroğluna gönderme yapıp dersimi hatırlatıyor.allah aşkına uludere olayında pek bir demokratik gazetemiz zaman yapılan katliama kılıf aramıyor muydu?pkklılar vardı ölenler içersinde demiyor muydu?
bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti içerisinde devletim tüm kademelerini badem bıyıklılarla dolduran demokrasi güvercinleri camia dedikleri olgusal mekanizmanın herkesle görüşeceğini ve fikir alışverişinde bulunabileceğini söylüyor.kürt sorununda ise silaha abanmayı kutsallaştırıyorlar.
ne diyelim?su testisi su yolunda.kck devlet içinde devlet kurmaya çalışıyorsa cemaatte devlet içinde kurumsallaşmaya çalışıyor.tek farkı var:biri dini kullanıyor biri ise bir halkın milliyetçi duygularını.
sadece bir yanılsamadan ibarettir. velhasıl geçmiş, gelecek, şimdi gibi kavramlara takılmamak lazım. beynin kıyas yapma ihtiyacı, daha doğrusu kendine bir sabit araması ihtiyacı neticesinde vuku bulan bir olaydır.
zaten bilimsel olarak bakıldığında da tek gerçek olan şey "an" dır. "an" dan başka bir şey de hiç bir "an" cereyan etmemektedir.