normaldir. zaman gazetesi almak için uğraşmaz kimse. kapıya gelir o gazete. her cemaatci üyedir ona. hatta 3-5 üyelik birden alır çoğu. kenyadan getirilen cemaatciler bile üyedir. e bırakın da yapsın hamuagoyim.
1 milyon traj yapmasının gerçekçi olmadığı kabul edilebilir bir gerçektir ancak postadan daha ciddi bir gazete olduğu kesindir. haydar dümen için her sabah kalkıp o gazeteyi alanları ne yapıcaz?
benim de yapabileceğim tirajdır.
şöyle ki; ben de otursam, s.kimsonik de olsa bir gazete çıkarsam, bir kısmını satılması için bayilere göndersem, büyük bir kısmını da dağıttırsam...
1 milyonu bırak 5 milyon da yapabilirim yani.
ama millet okur mu, g.tünü mü siler bilemem tabi.
gerçi zaman'dan ne kadar kötü bir gazete yapabilirim, o da bir muamma.
şuan yaklaşık 50 apartman olan sokakda, neredeyse her apartmanın önüne koli şeklinde 20şer tane bırakırlar her sabah. bütün gün çocuklar, gazeteleri yırtıp sokağı batırırlar. çocukların eğlenmesinden başka, bir boka yaramaz bu satışlar.*
ilgili siyasi partinin destekçisi olan esnafa zorla satılan, oturduğum apartmanın kapısınada hergün en az 3 adet bırakılan iteleme oluşturulmuş trajdır.
zaman gazetesi'nin başarısıdır.
bazı sivri zekalılar "yahu o bayi satışı değil, kapılara bırakılan gazeteler" diyerek zaman gazetesi'ni karalamaya çalışsalar da tek başardıkları şey kendi cehaletlerini ortaya koymak. evet "abonelik" sisteminde şaibe arayan, bu sisteme güvenmeyen, salt bayi satışına bakan kişi bildiğin zırcahildir.
zira "bayiden gazete almak" gelişmiş ülkelerde artık iyiden iyiye terkedilmiş bir sistemdir. abd'de, japonya'da, iskandinav ülkelerinde gazete satışlarının %80'i, %90'ı abonelik sistemiyle gerçekleşmektedir. ancak kemalist tosuncukları dünyayı 100 yıl geriden takip ettikleri için ilkel yöntemleri kendilerine kıstas belirliyorlar.
cahilliğiniz de boğulun tosuncuklar, zaman gazetesi avrupa standartındaki kalitesiyle 1 milyonu yakalayarak büyük bir başarıya imza attı.
askeri birlikler de satışı yasak olmasına rağmen, en çok satan gazetedir ülke bazında.
not: hiçbir apartmana boş yere gazete bırakılmaz. ya o apartmandakiler abonedir, yada başka bir hayır sever abone olup o adrese postalatıyordur.
not2: ben aboneyim mesela; adresime gelmiyor, falancı bir okula yollatıyorum herkes okusun diye.
cemaatçilerin gördükleri iltifat ve teşrifat vedahi kayrılmayı temaşa eden az kazançlı taşralı esnaf abiler kendilerinin de transporter sahibi bir kobi olabilmek için bazı şeyler yapmaları, kendilerini göstermek gerektiğinin bilincindedirler. öyleyse adres ? zaman aboneliği. bu gazete öyle patronun asma kattaki odasında tek sayfası okunmadan akşama kadar durur maksat gelen giden cemaatçi esnafa eşe dosta görüntü vermek. zannetme sen 1 milyon tiraj var diye 1 milyon da okuyan olduğunu. çoğu öğlen arasında yerlere ekmek kırıntısı dökülmesin maksadı ile sofra bezi niyetine kullanılıyor.
hatır,gönül işi sayesinde insanları hayır işlediğine inandırarak ulaşılan rakamdır. zira çevremde birçok bu gazeteyi alan olmasına rağmen okumayan sayısı bir o kadar etkileyicidir.
Ayrıca ali ünla denilen yalancı ve iftiracı bir yazarı olması sayesinde nefretimi kazanmış bir haber şeysi yaptığını sanan gazetemsi.
gariban öğrencilere zorla aldırılarak ağaç katliamı yapmaktan başka işe yaramayan gazete. çünkü alan okumuyor, sokakta bir sorun bakalım zaman gazetesinin kaç köşe yazarı tanınıyor.
eminim ki büyük çoğunluğunu aboneler oluşturuyordur. Çoğu zaman abonesindeki amaç gazeteyi okumak değil malum kadroya bağış yapmaktır. Yani bahsi geçen rakam bu şartları da göz önüne aldığımuzda sıradanlaşıyor.
#11459260nolu entryden de anlaşılacağı gibi insanların beyni ele geçiriliyor. "bir insana kırk defa deli derlerse insan deli olur" gibi güzel bir lafımız vardır. bilinç altı denilen hadise insan için karmaşık ve önemli bir yapıya sahiptir. kendimi ulusalcı veya imamcı olarak görmüyorum. sadece okuduklarıma kayıtsız şartsız inanmak yerine muhakeme yapıyorum. ama yinede ne kadar hür bir iradeye sahip olursanız olun cumhuriyet, milliyet, posta, vatan, veya zaman gazetesini kırk gün okuduğunuz takdirde farklı düşünmeye başlarsınız. verdiğim entryde de görüldüğü gibi her haltı cemaatle bağdaştırmaya başlarsınız. bütün bunların kasıtlı olarak yapıldığını düşünmekteyim. esas konuya dönersek gerçekten abonelik sistemi gibi gösterilerek gazetenin propaganda malzemesi olarak kullanıldığı aşikardır. asıl verilmek istenen mesaj biz güçleniyoruz bize gelin çağrısıdır.
üniversite okuyup sadece karı kız peşinde koşmayan ve gözünü açıp biraz olan biteni inceleyen ve irdeleyen bir insan rahatça bu gazetenin nasıl tiraj yaptığını görebilir.
hizmet neferlerinin nasıl abone sayısını arttırma çabasında olduklarını, ikna etmek için ceplerinden para vererek gazeteyi istemeyen evlere gönderttiklerini, bir gazete eğer bir bayide elde kalıyorsa hızlı bir organizasyonla o gazeteleri nasıl satın aldıklarını iyi bilirim ben.
hizmet neferleri hizmet aşkıyla yanıp tutuşurken öğrenci evimize her sabah kimin gönderdiğini anlayamadığımız beleş gazeteyi kullanmanın verdiği anlamsız hazzın tarifi yoktu. bir dönem sonra, gelen o beleş gazetenin aniden kesilmesi de bizi şaşırtıyor kendimize dönüp bakmamıza neden oluyordu. demek ki tüm çabalarına rağmen yine adam olamıyorduk onların gözünde.
tabi dershanelerindeki ve okullarındaki, hademesinden, öğrencisine kadar herkesi abone yaparlarsa bir milyon da az kalır. okullarında okumuş biri olarak tezgahın nasıl döndüğünü çok biyi biliyoruz. milleti nasıl sızıntıya, yeni ümite, yağmura abone ettikleirini. bir araştırma yapılsın, kimin nasıl abone yapıldığını herkes öğrenir, demokrtasi çığırtkanlığını yapanların, bu denli pislik oluşu tahammül edilecek gibi değil, yazık çok yazık kaybeden yine bu ülke ve ülkenin düşünen insanları.