türkiye'nin yetiştirdiği en başarılı, kariyerli teknik direktör. kendisi fransız, hollanda vb. vatandaşı olsa şuan barcelona, real madrid, manchester united gibi takımların teknik direktörü olurdu. milli takım hocalığı görevine layık tek türk antrenör.
teknik direktörlüğü tartışılır belki (fena antrenör değil) ama sempatik bir adam olduğu kesindir, yıllardır büyük takım çalıştırma arzusundadır fakat trabzonspor un teklifini kabul edince birkaç yıl sonra olacak fenerbahçe işini yatırmıştır.
unutmadan; kendisini bir kemal sunal filminde alamancı rolünde görmüşüzdür.
an itibariyle bizim stadyumda fırtına gibi esmektedir. dauma kokainman iması yapmış ve trapattoni gelecekmiş, kimsin lan sen dünyayı mı kurtaracaksın demiştir. trapattoni ne yapar hocam, sorusuna altına yapar demiştir.
mircea lucescu = 4 milyon euro
sir alex ferguson = 7 milyon euro
luis felipe scolari = 8 milyon euro
fabio capello = 9 milyon euro
jose mourinho =11 milyon euro
yılmaz vural = paha biçilemez
zamanın efsane aktörlerindendir. sinemada figüranlıktan öte gidemeyince bari teknik direktör olayım demiştir. Ancak artistliği hala devam ettirmektedir. *
dün oynanan beşiktaş-kasımpaşa maçında takımının attığı gollerden sonra sevinen teknik heyet ve oyuncularını neden ısrarla sert şekilde uyardığına anlam veremedim. ilk golde kel oyuncuyu, ikinci golde de teknik heyetin sevincini kursaklarında bıraktı.
az önce yaptığı açıklamayla milli takıma talibim diyen hoca. 25 senedir bu işi yapıyorum kimseyi tanımam dedi. helal be hoca 70 lik dedeler yerine senin gibi adamlar lazım, umarım duyarlar seni.
maç esnasında arada bir kafayı yiyip dövüş tekniklerini uygulasada özünde iyi bir insan ve teknik direktördür. küme düşecek gibi olan takımlar sezon ortasında falan bunu göreve getirirler. ve genelde hepsi düşerler.
Neden böyle şişirildiğini anlamadığım teknik adam!
Altı üstü Fenerbahçe'yi yenmiştir. Tamam, Fenerbahçe türkiye'de önemli bir takımdır ama "başarı" uzun vadeli bir şeydir.
Kaldı ki, amaç türkiye liginde başarılı olmaksa, ertuğrul sağlam çok daha iyisini yapmaktadır.
ne zaman ki, bir türk takımıyla avrupa'da isminden söz ettirir o zaman başarılı olur. Yoksa türkiye'de başarılı olmanız bence bir şeyi değiştirmez. Son 2 senenin yıldızı Sivas'ın avrupa'da ne duruma düştüğünü gördük zira...
çalıştırdığı takımdan çok günü kendi gününü kurtarmayı düşünen bir teknik adam.
son takımı kasımpaşa'ya bakın. bu kadrodan kaç futbolcu bırakın üç beş yılı, gelecek sezon o takımda kalır acaba.
bu ligde öyle yada böyle isim yapmış, biraz yetenekli futbolcuları topla, kadro oluştur. ne kadar zor değil mi?
kasımpaşa'nın geleceği ne olur? iki sezon sonra nasıl bir kadro olur? kimin umrunda bunlar.
hani nasrettin hoca der ya, hırsızın hiç mi kabahati yok diye. yılmaz hoca'da yıllardır etrafı suçlar durur. yöneticileri, futbolcuları, sistemi. ya hocam senin hiç kabahatin yok mu bunca yılda bu kadar gezgin olmanda?
son kale programına telefon ile bağlanmış ve içini dökmüş adamdır. ben severdim zaten kendisini, ama bu akşam yeri geldiğinde içindekileri kusmuş, yeri geldiğinde serhat ulueren, reha muhtar, ahmet çakar üçlüsüne gereken ayarı vermiş adamdır.
genel olarak her programda söylediği sözleri tekrar etmiştir ama mesela modern dünyanın gladyatör savaşları futboıldur. bizde arenadaki gladyatörleriz....' demiştir. tabi sonra çok güzel örneklemiştir de. sonra kendi alman vatandaşlığına vurgu yapıp ordan örnekler verdikten sonra, ''bizler ünvanlarımızı mesai saatleri içinde bırakamıyoruz, adam ölünce mezar taşına profesör yazıyor, halbuki öbür tarafta ona faydası yok onun'' demiştir. bunun peşinden de ''bu ülke bana yetişemedi, hayat görüşü olarak gerimde kaldı'' demiştir. ki özellikle bu akşam dinledikten sonra ben kesinlikle kendisine hak verdim.
teknik taktik yeterliliği, becerisi, bazen aşırıya kaçan tepkileri tartışılır bu adamın. ama türk futbolcusunu en iyi türk antrenör anlar sözünü sonuna kadar destekliyorum. yanlış hatırlamıyorsam oğuz sarvan bir kaç hafta önce türk futbolu kalite olarak yükselmedi, sadece yakalanan jenerasyonlar ve bazı yıldızlar sayesinde avrupa'da başarılı oldu demişti.
oğuz sarvan'nın bu tespiti bence yılmaz hocayıda desteklemektedir. şöyle ki, futbolumzun kalitesi bence de yükselmemiştir. uefa kupasında, avrupa şampiyonalarında kazanılan başarılara baktığımız zaman genel olarak belli bir jenerasyonu görüyoruz. ve uefa kupasında fatih terim gibi gaz verme konusunda doktora sahibi bir hoca söz konusu. ben hatırlarım o dönem galatasaray maça kötü başlarsa, etrafımdaki herkes, 'hoca devre arasında ayarı verecek bunlara' derdi, gerçektende fatih hoca kızgın bir suratla soyunma odasına girer, aynı ifade ile çıkardı. takımda aşka gelirdi. mustafa hocayı ise ben mourinho'ya benzetiyorum biraz. basına verdiği demeçler ve yarattığı polemikler ile takımını çok güzel motive ediyor. şenol hoca için diyecek bir şeyim yok. çok sakin ve entellektüel bir adamdı. zaten karizması yok diye eleştirilmedi mi, tabi bu başarılarda altın jenerasyonun payını unutmamak lazım.
son avrupa şampiyonasında ise yine kenarda fatih terim vardı. ve dikkat edelim o kamp döneminde o futbolculara ne yapıldıysa, bütün dünya ağzı açık izledi 120 dakika deli gibi koşmamızı, ve sonraki sezon o kadroda olan hiç bir oyuncu uzun süre kendine gelemedi....
yani demek istediğim bizim başarılarmızda, teknik ve taktik kalitenin yanında, özverinin, gaza getirmenin, insanları bazı şeylere inanmanın çok büyük payı vardır. yine yılmaz hocanın deyimiyle, biz inandığımız bir adamın bir sözüyle kaç günde yalın ayakla afyondan izmire koşarak düşmanı denize dökmüş bir milletiz.
konuyu çok dağıttım lafı da çok uzattım ama yılmaz hocanın demek istediğini özetleyen bir örnek de uefa kupası finalinde bülent korkmaz'ın son dakikaları çıkmış omuzla oynaması, maç sonunda sahada röportaj yapan spiker kolun nasıl dediğinde, kolunun çıktığını hatırlayıp, acı falan yok abi acı mı kalır demesidir.
değinmek istediğim bir konuda hocanın çalıştığı takımlarda yaşadığı şanssızlıklar. antalya'nın başında iken ilk yarı sonunda takım ilk sekiz içindeydi, sonra özellikle son dakika golleri ile bu takım küme düştü. ayrıca yılmaz hoca takımın başına geldiğinde mali açığından iflas etmek üzereydi takım.
bu sezon küme düşmenin en büyük adayı kasımpaşa ile oynadığı maçlarda, özellikle ankaragücü ve eskişehir maçlarında çok güzel top oynamış ve son dakika golleri ile berabere kalmış bu formun işaretini vermişti.
son olarak hocanın tahmininden çok seveni var. ama hoca her yayına bağlanıp, beni anlamıyorsunuz diyerek, beni milli takıma getirmiyorlar, şans vermiyorlar diyerek biraz da antipati oluşturmaya başladı her ne kadar haklı olsa da.. bence bu yılmaz vural'a biraz zarar vermeye başladı. bunun yanında bence bu söylemler, çok iyi bir form çizen kasımpaşalı futbolcuları da olumsuz etkileyebilir. ve yılmaz hoca için bence şu günlerde olabilecek en güzel şeylerden birisi kasımpaşa'nın bu formu uzun vadeye yayabilmesidir. bunun da hocanın demeçlerinden etkilenmemesi için hoca biraz dikkat etmelidir.