yaşar kemal romanı. anadolu'nun töre konusundaki bağnazlığına bir de o taraftan bakmayı bilmiş bir eserdir. konusu bir aile içi dramın sürüklenmesi ve hiç beklenmedik yerlere doğru yol almasından çıkan romanın bir de sinema filmi uyarlaması bulunmaktadır.
son satırları okuyup bitirdiğimde böğrüme öküz oturdu. bu nasıl bir iştir? nasıl Allah vergisi bir yetenektir. hem bu kadar gerçek hem masalsı nasıl yazar insan? Yaşar Kemal'in marquezden daha az ünlü olmasi Osmaniye li oluşundan galiba. bir de kitabı okurken ne zaman Hasan'ın babaannesinin bahsi acilsa Aliye rona geldi aklıma. sonra öğrendim ki filmde aliye rona oynamış zaten. kadın nasıl bir etki bırakmış zihnimizde.
Dilinin akıcılığıyla, betimlemelerinin gerçekçiliğiyle insanı o köyde ve o köylülerin içinde hissettiren ve Bir “kanın yerde kalmaması” uğruna tüm köy halkının nasıl da büyülendiğini * Anlatan yaşar kemal romanıdır.
Bir çırpıda okunabilecek nitelikte kısa ve sürükleyicidir.
okuduğum ilk yaşar kemal romanıdır. roman demek biraz zor, yüz sayfalık bir uzun öyü desek daha yerli yerine oturur kanımca. toplumumuzun en büyük yaralarından birini masalsı bir üslupla dile getirmiştir usta bu romanda.