televizyonun ve bizimkilerin birkaç nesli nasıl etkisi altına aldığının kanıtıdır.
bizimkiler yerine uzay araştırmaları belgeseli koysalardı bugün nerelerde olurduk diye sormama sebep olan dizi.
çalışan anne babaya sahip çocukların her pazar yaptığı geleneksel aktivitedir.
annenin zaten tek bir günü boştur, o da pazar günüdür. o gün bütün işler sıkışır. önlükler yıkanır, ev temizlenir. akşam olduğunda ise alelacele banyoya koşturulur, dalin ve hacı şakir eşliğinde güzelce temizlenilir,üşümemek için hemencik giyinilir, sobanın yanına oturulup bizimkiler dizisi izlenir. o esnada anne kan ter içinde ütü yapmaya koyulmuştur. önlükler yakalar itina ile ütülenirken çocuk huzur içinde uyuyakalır.
herkesin yaşadığı ve en gizli kalmış tespitlerden biridir.
entry okunduğu zaman, insanın yüzünde bir tebessüm, içinde ise " şaka maka zaman nasıl geçmiş" düşüncesi yer alıyor.
belkide bizimkilerin bu kadar bağımlılık yapmasının sebebidir, çünkü ne zaman bizimkileri hatırlasam aklıma bornozlu halimle yerde otururken annemin saçımı kurutması ve 2de bir sesi duymak için sesi açmam, babamında ağzıma soyduğu mandalinaları vermesi geliyo. çocuk zevk-i sefa içinde tv izliyo bundan daha güzel ne olabilir..
ilkokulda pazarları yapılırdı. ertesi gün okul olduğu için yıkanılır ve tüm aile ile beraber izlenirdi. hatta o günlerin çoğunda yemekte marul salatası ve balık olurdu.kabus gibi geçerdi pazarları.o yüzden çoğu kişi sevmez -ki sanayilerin de tatil günü olduğu düşünülürse pazarın.
eskiye özlemin sözlüğe en güzel yansımalarından. akşam olmuştur bütün haftasonu dışarda oynamışınızdır toz toprak üzerinizi kaplamıştır ve haftalık banyonuzu yapar hemen sobanın yanına koşarsınız, sobaya kadar gidilecek mesafe sanki hiç bitmeyecek gibi gelir bünyeye ve ulaştığınızda kıvrılırsınız yanına. aklınıza banyonun çağrıştırdığı iki şey gelir; birincisi okul, ikincisi ise bizimkilerdir. okul olduğu için suratınız asılsa da, ailecek izlenen bizimkiler keyfi aklınıza gelince gülümsersiniz.. anne, baba, kardeş, abi.. hep beraber oturulur izlenilir, haftanın belkide çoğu günü bir araya gelemeyen aile fertlerini biraraya getirirdi bu dizi ve bu anın en mutlu kişiside şüphesiz o günün çocukları olan bizler olurduk...
dizinin ali karakteri ile aynı sınıfa gitmenin heyecanını yaşardım hep, hatta sırf o beşiktaşlı diye ilkokul 4.sınıfta beşiktaşlı olmaya karar vermiştim, lise sona kadar hep aynı sınıftaydık, sonra ali ilk sene kazanamadı üniversiteyi, onunla olan yarışımımda bir sınıf öne geçmenin hazzı hala dimağımdadır.
evimizin banyosu odanın içine yapılan bir bölmede olmasından dolayı annem beni yıkarken de çok seyretmişliğim vardır ayrıca.
çok normal günlük hayatta karşılaşabileceğimiz tiplerin bulunduğu enteresan hiç bir yanı bulunmayan bir diziyi pazartesiye temiz girmek için banyo yaptıktan sonra izlenmesi.
sonrasında müthiş müziğiyle star tv de (o zamanlar logo maviydi) parliament sinema kulübü nün sunduğu pazar sineması diye devam eden eski güzel geceler.
her hafta rutin olarak tekrarlanan ve o zamanlar farkına varamasam da bugüne hoş bir anı olarak kalmış saatlerdi. banyodan çıkılır, sobanın önünden ısıtılmış pijamalar alınırken başladı mı başlamadı mı diye bir göz atılır acele giyinilir ve salonun televizyonu en iyi gören bir koltuğuna kıvrılınırdı. sonra kapıcı cafer, sabri bey, tak tak, katil, baykuş falan derken kıvrıldığım yerde dizinin sonunu getiremeden uykuya yenik düşdüğümde çok görülmüştür benim.