şakirt dostlarım... insanları kendiniz gibi aptal yerine koymayın.
bakınız, eskiden alınan öğrenim kredisi ile 2 çeyrek altın alınırdı. şimdi de iki çeyrek alınıyor. ama eskiden öğrenim kredisi 50 lirayken, şimdi 240 lira.
"eskiden 50 liraydı şimdi 240 demek ki artmış heyoo akp büyüksün" diye akp'yi savunmak, veya asgari ücret üzerinden akp milliyetçiliği yapmak en basit tabirle öküzlüktür...
sana 5 kuruş verip ekmeği 1 kuruştan satsam da aynıdır, 500 kuruş verip 100 kuruştan satsam da aynıdır.
enflasyon yüzde kaç olursa olsun, paranın değeri 10 senedir değişmeden milyar dolarlarca borç yapılmışsa, bize düşen görev, akp yalakalarının yaptığı anlam kargaşalığını bırakıp gerçekleri göstermektir.
at gözlüklerini çıkarmayan insanların işidir. "hangimizin cebine para girdi?" diye saçma sapan soru sorarlar. "akp hükümeti gelsin de gece pantolonumuzun cebine para koysun, uyandığımızda bulup sevinelim" tarzında düşünürler. "10 yıl önce asgari ücretle ne alınıyordu, şimdi ne alınıyor?" diye sormazlar kendilerine.
gelişmişlik endeksine göre (hdi) 2010 yılında 169 ülke arasında 0.679 puanla 83. sıradayız. ürdün , tunus , ekvator, ermenistan , azerbaycan, ukrayna, iran gibi ülkelerden gerideyiz. ülke zenginleşiyor fakat doğru orantıda değil.gelir dağılımı adaletsizliği sürüyor. cebimize 2-3 kuruş girince seviniyoruz fakat milli gelire oranla daha fazlasını hakediyoruz. artık hükümet öyle bir sadaka politikası uyguluyor ki birkaç lira fazla paramız olunca kendimizden geçiyoruz. cari açık artıyor, bütçe açığı artıyor, işsizlik düşük değil enflasyon %10'un altında olmasına rağmen hiç de düşük değil. iki üç rakamı gösterdiklerinde sevindirik olmayalım gerçeği görelim. pembe gözlük takanlar bir gün çıkarmak zorunda kalacaklar.
büyüme oranı ile birlikte cari açık da katlanarak büyüyorsa, asıl büyüyen ülkenin götüdür afedersin.
şöyle anlatalım : cari açık da uçuyorsa büyürken, senin büyümen, oturduğu yerde bütün gün ecnebi film izleyip cips, kola, pasta, pizza, bok püsür ne varsa yiyerek aylar sonra 200 kiloya ulaşmış ergen miskine benzer. büyümüş müdür? büyümüştür. nesi büyümüştür? götü büyümüştür. vatana millete, babasına anasına bir faydası var mıdır? yoktur.
ha aynı çocuk, yine aynı şeyleri daha dengeli şekilde yiyip, bunun yanında biraz da sağlıklı beslenip, üstüne çalışır, spor yapar, efor harcar, didinirse yine büyür mü? büyür. belki 200 kilo olmaz ama aldığı her kilo anasına babasına vatanına milletine fayda demektir.
koskoca makro ekonominin de böyle ırzına geçerim bir örneklemeyle işte.
--spoiler--
bugünkü gibi ekonomik kriz ortasında, zaten büyümüş bir devleti %9 büyütmek ile cumhuriyet döneminde %20 büyümek karşılaştırılamaz.
--spoiler--
yıl 1929... bir büyük buhran ki, tüm dünyanın ebesini sikmiş... buna rağmen türkiye, %5.9'luk bir büyüme göstermiş, bunun yanında tüm demiryollarını, deniz ticareti vs. birçok şeyi millileştirmiş, üstüne osmanlı borçlarını ödemiş... ekonomik büyüme, ekonomik kalkınmayla beraber fırlamış...
yıl 2011... akp, ekonomik krizi, sıcak parayla geçiştirmeye çalışmış, bu amaçla tüm fabrikalarını satmış, işsizlik ise tavan yapmış... borçlar ise cumhuriyet tarihi rekorunu kırıyor... ekonomik büyüme yüksek (sıcak para ekonomisiyle)... peki ekonomik kalkınma? yerlerde sürünüyor.
nankörlük mefhumunun karşılamayacağı tutumdur. übernankörlüktür, nisyanda sınır tanımamaktır.
şayet bir "büyüme" varsa bu büyümeden herkes pay alır. "sadece kodamanlar, yeşil sermaye zenginleşiyor ehemehe" diye zırvalamak hakikati perdelemez. sosyalist bir iktisadi sisteminiz yoksa makro ekonomideki iyileşme muhakkak mikro ekonomiye de yansır. toplumun çeşitli katmanlarının bu "ganimet"ten aldıkları pay farklı olabilir ancak sonuç itibariyle herkese pay gider. rakamlar da bunu kanıtlıyor. enflasyon oranlarının düşmesi, ihracatın artması, ekonomik büyüme halk düzeyinde karşılık buluyor ve asgari ücret, emekli maaşları, memur-işçi maaşları artıyor buna paralel olarak da insanların satın alma gücü artıyor. sonuçta sözlükte iktisat profesörü kesilip "bizim cebimize para girmiyor" diyen avanakımsı organizmaların da cebine para giriyor.
ama bu organizmalar "zenginleşme" konusunu yanlış anlamışlar. başbakanın bir gece vakti gelip yastıklarının altına tomarla para bırakmasını bekliyorlar. zenginleşmeden, büyümeden anladıkları bu. yoksa "satın alma gücü n'olmuş", "enflasyon rakamları ne" gibi sualleri sormazlar, sorsalar dahi mevzuyu kavrayamazlar. beyinleri ancak "türbanlılar x5 alıyor" tipi çıkarımlar yapmaya yetiyor. harbiden ak partililer aptal, muhalifler çok zeki... yani bu tip uzman analizleri yapmak her babayiğidin harcı değil ağalar.
bir de şu komik hadise var ki makro iyileşmeleri, halka pozitif bir katkı olarak görmeyen muhteremler, makro olumsuzlukları tüm kötülüklerin anası olarak görüyor. türkiye büyüyor ama onlara göre bunun halka etkisi yok; cari açık artıyor işte o zaman bunun halka etkisi var. istediği gelişmeyi istediği gibi yorumlayan klasik müzmin muhalif davranışı.
son olarak financial times, wall street journal gibi gazetelere dahi ağır gelecek derin(!) bir analizi sunuyorum;
siz de analizdeki entelektüel altyapıyı, aydın bakış açısını gördünüz mü?
1920'lerdeki, 30'lardaki %20'ye varan büyümeyi gündeme getirmiş zat-ı şahanaleri ve şimdiki hükümete haddini bildirmiş. ama muhterem zat bir şeyi atlamış sanki. 20'lerde, 30'lardaki büyüme zaten fazla olmak zorunda. zira osmanlı, dünya harbini kaybetmiş ekonomik olarak çökmüş, sıfırı görmüş bir imparatorluktu. siz salt temeli kalmış tamamen çökmüş bir binanın üzerine tek bir tuğla koysanız çok büyük bir artış olmuş gibi gözükür. büyüme %20'lerle ifade edilir. ancak bu reel değildir. bugünkü gibi ekonomik kriz ortasında, zaten büyümüş bir devleti %9 büyütmek ile cumhuriyet döneminde %20 büyümek karşılaştırılamaz.
Bu büyüme halka neden yansımıyor. Halkın ekonomsi çökerken nasıl oluyorda %9 büyüyor. Bu ekonomik büyüme zengini daha zengin, fakiri daha fakir eden bir büyüme olduğu için beğenilmemiş olabilirmi?
büyümenin en kaba tabirle işlem gören para olduğunu ve bunun sıcak para akışı ile sağlandığını; buna karşılık reel sektörün yani üretim yapan sektörün büyümediğini bilmeyen şahısların garibine giden durumdur.
üretmiyorsanız kazanamazsınız. üretmiyorsanız davos'ta kendiniz one minute ve bir daha gelmem dersiniz ancak ali babacan'ı davos'a yollarsınız.
anladın?
vatandaşın cebinde büyüme yaratmadığı için beğenmemek gayet normal bir durumdur.
arkadaşım bu ekonomiyi ne büyütüyor? bunu bir araştırın gelin. yarı sömürge durumundaki ülkemizin yabancılara peşkeş çekilmiş kurumlarının güzel işler yapması bu ekonomiyi büyütmekte. ayrıca büyüme her zaman güzel bir şey değildir. ekonomik istikrar ve başarı için tüm fonksiyonların bir araya gelmesi gerekiyor. şak şakladığınız adamlar birbiriyle çelişen bir çok ekonomik durumu düzelttik diye zil takıp oynuyor sizde gidip onları şak şaklıyorsunuz. sizin beyninizi sikeyim beyninizi.
not: aga ben ekonominin durumunu çöpümü karıştıran vatandaş sayısıyla ölçerim. son günlerde çöplerde maden arayan o kadar çok insan gördüm ki yemin ediyorum kendimden utanıyorum. ülke ekonomisinin amına koyuyorsun eyvallah senden öncekilerde öyle yaptı ama böyle gerizekalıları kandırıp ekonomimiz çok güzel taklidi yapma.
japonya'nın eksilerde büyüdüğü, avrupa ülkelerinin ortalama %1 civarında büyüdüğü, dünyanın en büyük ekonomisi olan abd'nin bile %2,9 büyüyebildiği bir ortamda bu rakamı küçük görenler gitsinler tez vakitte bi iktisat kitabı okusunlar...
zira cahillik oldukça zor ve gülünç bir konum. sonra birileri taşak geçince zorunuza gitmesin !