zenginin daha zengin fakirin daha fakir olduğu gerçeğini bir kenara bırakıp, büyümeden elde edilen geliri ve büyümeyi hangi ceplere girdiğinin saklandığı slogandır. ülkenin bütün hazır değerlerinin ve varlıklarının satılıp sıcak parayla ekonominin döndürüldüğünü ve dünyanın en yüksek borçlanma faiziyle borçlanma yapan bir ülkede bu rakam sahte bir rakamdır. gelir adaletinin olmadığı, genel olarak asgari ücretin altında ücretlerin alındığı hesap edilirse bu büyümeden hangi kesimin faydalandığı ortaya çıkar. komşusu açken bizden değildir diyen bir dinin temsilcilerinin yaşadığı toplumda aç yatan kaç milyon insan var? bu mu yani ''toplumun yüzde 99,99'u müslümandır'' diyerek övünenlerin eseri?. bu rakamlarla övünenlerin hepsine dokuz rakamı monte edilsin*.
ta 95-96 larda rodi den colins ten 35 40 liralara kot alabilen benim şimdi bir kota 20 lira verebilme imkanı bulamamam neticesinde ayırdına vardığım üzere evet ekonomide bir büyüme vardır. fakat bu büyüme ben gibi çalışanı değil vergi kanunlarından doğan boşlukları iyi kullanıp vergi vermek yerine ruhsati şirkete yapılmış bmw alabilen işini bilen iş erbabına yönelik büyümedir.ticarette şu vardır. bir biçimde avantaj yaratmadan rakiplerle rekabette öne geçemezsin. hah işte bizdeki bu avantajın karşılığı tam olarak hükümet tarafından kayırılmaya denk gelir.sabacı koç sürekli portföy boşaltiıp bir çok sektörden onca iş tecrübesine rağmen kaçarken(geçmişin kayırılanları)bu gün mağaza üstüne mağaza açan kilerler bilmemneler (dün ismi cismi olmayan bu günün kayırılanları)sazı eline alıp her yıl yüzde 9 ne ki yüzde dokuz senin köpeğin olsun dercesine semirmektedir.ha ilerde ortadoğu gibi isyan başlarsa işte bu biri yer biri bakardan çıkacak. ve böyle arsız kendini bilmez çalışanla dalga geçen söylemler ve politikalar günün birinde patlatacak halkı.
embesil beyinli arkadaşlarım %9 ekonomi büyüyosa %9-10 da işsizlik de büyüyo sen git orta okuldaki çocukları kandır.
sen akp iktidarın en fazla 2. sınıf betonla yol yapar.
2002 den 2009 a kadar, 7 yılda yapılan borç, cumhuriyet in ilanından 2002 ye kadar yapılan borçtan fazla... cumhuriyet tarihi boyunca yapılmış ne kadar büyük tesis, fabrika varsa, ucuz-pahalı demeden yabancıya sattılar...
buna rağmen, dünya savaşında bile ekonomimiz bu kadar küçülmemişti.
ay sonunu getirememekle direkt alakalı olabilir. her ayın 20'sinden sonra cebimde 5 kuruş para kalmıyorken kimse bana ekonomik büyüme masalları anlatmasın walla. fena bozarım.
--spoiler--
-> Fenerbahçe Spor Kulübü başkanı Aziz Yıldırım, basketbolda Türkiye Kupası'nı alan oyunculara futbolcu lisansı çıkartmak için girişimlere başladı...
--spoiler--
başlığı açan vatandaşın acaba gelirinde ne kadar bir artış oldu, satın alma gücü ne kadar arttı acaba diye düşündürten cümledir.
neymiş ülkede yüzde 9 büyüme varmış da, yok vay bu nasıl beğenilmezmiş de.ya arkadaşım bir kere bu büyümeyi açıklayan kim, bu büyümenin kriterleri nelerdir, bu bahsedilen makro büyüme, mikro ortama, yani reel piyasaya, yani vatandaşın cebine ne yansıtmış, soran yok. ya abi bu ne şakşakcılıktır, yahu adam açlıktan, geçim sıkıntısın kıvranıyor, ama neymiş: "yüzde 9 büyüme vağmış yaşasın hebele hübele... " vaziyetinde saçmalıyor hala ya.
vay efendim amariga %2.9 büyümüş de biz %9'u beğenmiyormuşuz.
vay efendim satın alma gücümüz artmış da, gsmh artmış da beğenmiyormuşuz.
şimdi basit bir mantık hesabı yaparsak...
1.... atıyorum, 20'nin üzerine 5 eklersen ne olur? 25. yani 20, %25 artmıştır. buna türkiye diyebiliriz.
bir de, 200'ün üzerine 50 ekleyelim. etti 250.* yani 200, %25 artmıştır. buna da almanya diyelim.
görüldüğü üzere, almanya ile türkiye'nin artış miktarı, yüzde ile bakıldığında aynıdır. fakat türkiye'nin %25lik artış oranındaki büyümesi, almanya'ya uyarlandığında, almanya'yı sadece gıdıklayarak %2,5 artırır. yani on misli küçük bir artış.
aradaki farkın matematiksel karşılığını anlayamayacak olanınız var mı?
var ise, bu arkadaşlar hemen hesaplarını sildirsinler ve ilköğretim 1. sınıfa kayıtlarını yaptırsınlar.
2.... satın alma gücümüzün artması, "toplam nüfusu baz aldığımızda" doğru olabilir. ama alım gücü yerinde olanların, yani hali vakti yerinde olanların güçlerinin daha da artması, zaten meteliğe ergenekon'dan çalıntı law atan fakir çoğunluğun hiç bir işine yaramadığı gibi, toplumsal gelir uçurumunun da artmasına sebep olacaktır. yani bu satın alma gücünün arttığı masalıyla kendimizi kandırıyoruz şimdi, günleri de tüketiyoruz yavaş yavaş, ama 10 sene sonra bunun acısı, toplumsal sınıfların arasındaki gelirsel uçurumun kültürel uçuruma dönüşmesiyle, dahası toplumsal şiddet boyutuna ulaşmasıyla daha da açık hale gelecektir. o zaman da, şimdi çiller'e küfredenlerin bir benzerini göreceğiz.
ekonomik büyüme ihracat ile mi büyüdü ? yoksa ithalat ile mi? tabii ki ithalat ile büyüdü hiçbir şey ifade etmez halk için. ithalat büyümesi daha fazla tükettiğimize örnektir ama üretemediğmizi gösteriyor ihracat rakamları.
