zenginin daha zengin fakirin daha fakir olduğu gerçeğini bir kenara bırakıp, büyümeden elde edilen geliri ve büyümeyi hangi ceplere girdiğinin saklandığı slogandır. ülkenin bütün hazır değerlerinin ve varlıklarının satılıp sıcak parayla ekonominin döndürüldüğünü ve dünyanın en yüksek borçlanma faiziyle borçlanma yapan bir ülkede bu rakam sahte bir rakamdır. gelir adaletinin olmadığı, genel olarak asgari ücretin altında ücretlerin alındığı hesap edilirse bu büyümeden hangi kesimin faydalandığı ortaya çıkar. komşusu açken bizden değildir diyen bir dinin temsilcilerinin yaşadığı toplumda aç yatan kaç milyon insan var? bu mu yani ''toplumun yüzde 99,99'u müslümandır'' diyerek övünenlerin eseri?. bu rakamlarla övünenlerin hepsine dokuz rakamı monte edilsin*.
bir yanda istatiklerin "allah kelamı" olmadığını, çarpıtılmış verilere dayanabileceğini, diğer yanda ekonomik büyümenin toplumsal adalet ve gelişmeyi garantilemediğini bilmekten kaynaklanan durum.
Vicdanlı bir iktisatci olarak, gsyih nin artmasinin cok onemli olmadigini dusunmektir.
Ekonomik buyumenin sosyal adalete ansiyip yansimamasina bakarim ben sahsen. Yansiyor mu? Hayir. O zaman birilerinin cebi doluyor diye sevinmem de gerekmiyor di mi?
ikinci bir nokta ise, ekonominin buyume grafikleri dalgalidir ve bu dalgada soyle bir kural vardir : buyuk dususlerin ardindan buyuk cikislar olur. Kaldi ki bu cikis hem buyuk degil, hem de aslinda oz sermaye tuketimi yapilarak saglanmaya calisilan bir cikistir. Boyle bir ekonomik buyumenin surekli olmayacaginin herkes farkinda. Ondandir ki sinirler gergin, ondandir ki is bankasi - Ali babacan kapismasini bugun izliyoruz.
Kisacasi:
1: yuzde dokuzluk buyume bir krizden sonra geldiyse o kadar zor degildir. Bu arada turkiye su anda ortalama buyume hizinin altindadir ve begenilmeyebilir.
2: para alt siniflarin cebine kaymadikca kimsenin umrunda degildir.
ekonomik büyüme halkın cüzdanına değil kapitalist devletlerin karına yansıyorsa beğenilmemesi doğaldır. zira ekonomik büyüme sosyal refahın arttığına işaret etmez, sosyal refah ekonomik büyümenin dengeli dağılımıyla orantılıdır.
cahil olmamak, akp ye körü körüne bağlanmamak, başbakanın kelamlarına saf saf inanmamaktır. kardeşim 10 liralık malı 2 liraya vererek devlet hazinesi finanse edilirse ekonomi tabii ki büyür.artık satacak bir şey de kalmadı bakalım şimdi ne yapacak hükumet. tabii gariban halkımın cari hesap açığı diye bir felaketten bi haber olması ve her fırsatta janjanlı rakamlarla ekonominin iyiye gittiği söylenmesi, ekonomi kelimesinin açılımını bile bilmeyen büyük çoğunluğun hoşuna gidiyor.
örnek : 290 milyona rakıyı satın alan yandaş, bir yıl sonra rakıyı Amerika' ya 810 milyona satmıştı. Amerika şirketinin bir yıllık cirosu 950 milyon dolar oldu.Tam bir yıl sonra bu şirket tam 2 milyar dolara rakıyı ingilize sattı. Rakı zarar ediyor diye haraç mezat satılan kuruluşumuzun öyküsü bu işte . . Yazıklar olsun. çıksalar da söyleseler ya bu rakamları, yemiyo değil mi? yüzde dokuzmuş, peeeeeh!
ülkemizde ki büyüme gini katsayısını arttırıcı nitelikte olduğu için beğenmemek değil de rahatsızlık duymaktayız.
ayrıca;
Türkiye'nin de aralarında yer aldığı gelişme yolundaki ekonomilerin cari açık ortalaması alınabilir. 2011 yılında bu ortalama yüzde 2,4 olarak hesaplanıyor. Türkiye'nin 2011 cari açığı ise yüzde 9,9 olarak açıklandı. Türkiye, içinde bulunduğu ülkeler grubunun 4 katından daha fazla bir cari açığa sahip durumda. mahfi eğilmez
"yoksulluğu azaltmadan zenginliği arttıran ve suç işleme bakımından, sayılardan daha hızlı artış gösteren bir toplumsal sistemin özünde çürümüş birşeylerin olması gerekir."
bu kadar yüksek maaşlara rağmen ay sonunu getiremeyen vatandaşın şerefsizliğidir. Oysa ki az harcasalar ne güzel geçinecekler her gün ekmek alıyorlar mesala almasınlar. Bir gün yesinler, bir gün yemek yemesinler.
yüzde 9 a yaklaşan ekonomik büyümeyi halktan aldığın yüksek vergiler ile sağlıyorsan sikerler öyle büyümeyi. Duygularıma tercüman olacak başka kelime olmadığı için kullandığım kelimeler adına şimdiden özür dilerim.